Aramızda olan iki adımlık mesafe beni korkutuyordu. Derek pençelerini tam bana geçirmek için elini havaya kaldırmıştı ki bir anda yere yığıldı.
-Derek. Derek!
Baygın gibiydi. Gözler yarım da olsa açıktı ama bilincinin yerinde olduğundan şüpheliydim. Elleri tamamen deşilmiş haldeydi. Yere yığıldığında insan halinde dönmüştü. Sanırım artık tamamen geçmişti, en azından bugünlük. Kolunu omzuma atıp onu içeri götürdüm. Fazlasıyla ağırdı ama sürükleyerek de olsa onu içeri taşımayı başarmıştım.
İçeri götürdüm ancak kanepeye çıkaracak kadar güce sahip olduğumu sanmıyordum. Yere eğildim.
-Derek, uyan. Bak geçti. Hepsi geçti, başardın.
Uyanması için yanağına hafifçe vurdum. Mutfağa koşup bir şişe su kaptım. Yavaşça içirdim. Şimdi biraz daha iyiydi. Nihayet tamamen kendine geldi. Bilinci yerine gelir gelmez söylediği ilk şey "Stiles, iyi misin?" oldu. Galiba dönüştüğünde neler olduğunu hatırlamıyordu. Soluk soluğaydı, bir yandan bana bir şey olup olmadığına bakmak için kolumu tutup kaldırdı ve vücuduma baktı.
Gülümsedim.
-Merak etme, ben iyiyim. Bana bir şey olmadan kendini kontrol etmeyi başardın.Rahatlamış gözüküyordu. Kanepeye oturması için yardım ettim. Fazlasıyla yorgundu. Elleri iyileşmek üzereydi ama hala kan lekeleri duruyordu. Bir bezi ıslatıp ellerini sildim. Odasından bir tişört getirdim ve üstünü değiştirmesini söyledim. Sanırım bu gece burada kalacaktım. Odasından kendime de bir kıyafet seçmemi söyledi. Sanırım haklı olabilirdi, benim de üstüme kan bulaşmıştı. Dolabını açtım ve elime gelen ilk tişörtü giydim. Salona doğru geçerken:
-Yatağına geç, kurt adamların da uykuya ihtiyacı var. Ben burada yatar...
Bunları söylerken henüz sözümü bitiremeden Derek'in uyuyakaldığını gördüm. Sessiz adımlarla odadaki battaniyeyi alıp üstünü örttüm. Eğildim ve bir süre onu izledim. Uyurken bile yorgun gözüküyordu. Gidip habersizce onun yatağında yatamazdım. Başka bir battaniye de ben alıp öteki koltuğa yattım. Ertesi gün hafta sonuydu. En azından iki gün dinlenebilme şansı fena değildi. Gözlerimi kapattım ve ben de uykuya daldım.
Sabah çalan kapı sesine uyandım. Derek de sesi duymuş olmalıydı ki uyanıp uyku sersemliğiyle doğruldu. Kapıya gidip delikten baktı. Panikledi.
-S-stiles ba-banyoya saklan çabuk.
Basılmış falan mıydık? Neler oluyordu? Ortada yanlış anlaşılacak bir şey bile yoktu. Gelen kimdi? Sorgulamaya fırsat bulamadan banyoya koştum ve kapıyı tam olmasa da örttüm. Kapı aralığından izlemeye başladım. Buradan dış kapı görünmüyordu ancak sesleri duyabiliyordum. GELEN BAYAN BLAKE'Tİ. O iğrenç sesi nerede duysam tanırdım.
Bayan Blake: Hey Derek.
Derek: A, hey.
Bayan Blake: İçeri davet etmeyecek misin?
Derek: Aslında pek müsait bir zaman değil. Ortalık çok dağınık ve ders çalışmam gerekiyor bilirsin sonra gelsen?
Bayan Blake: Bunca yolu geri gitmemi mi istiyorsun? İmkanı yok.
İçeri girmeye çalıştığını kapı tıkırtılarından anlayabiliyordum.
Bayan Blake: Bugün neyin var senin?
Derek: Bir şeyim yok, sadece yorgunum şimdi gider misin, lütfen?
Derek yapmacık, şirin bir tavır takınmaya çalışıyordu ve bu tavır midemi bulandırmıştı.
Bayan Blake: Pekala yarın akşam dokuzda.
Derek bir şey demeyip kapıyı kapattı. Belki de başıyla onaylamıştı. Gerçekten öğretmenle mi Derek? KENDİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİNLE Mİ?
Banyonun kapısını kapattım ve kilitledim. Derek gelip kapıyı açmaya çalıştı.Derek: Stiles, kapıyı açar mısın?
-Stiles şu anda kusmakla meşgul, yarın dokuzda tekrar deneyebilirsin.
Derek: Stiles. Lütfen. Kapı...
En azından bunu o yapmacık tavrıyla söylememişti. Öyle söylemiş olsaydı gerçek anlamda kusabilirdim. Kapıyı açtım. İğrenmiş bir surat ifadesi takındım.
-Derek cidden mi? Kendi öğretmeninle mi?
Derek: Açıklamama izin ver. Geçen dönem notlarım berbattı. Okula sadece spor takımları için gittiğimi biliyorsun. Sınıfta kalmamalıydım. Bayan Blake'i ayartırsam belki sınıfı geçebilirim diye düşündüm. Evet geçtim ama bu kadar bağlanacağını ben de tahmin etmemiştim.
Hiçbir şey söylemedim. Ona laf etme hakkım yoktu. Ne de olsa tanışalı bir hafta falan olmuştu. Her neyse diyip konuyu unutmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever <STEREK>
WerewolfBir hayat nasıl bu kadar boktan olabilir? Bir insan nasıl sahip olduğu her şeyi kaybedebilir? Bugün buna bir son verecekken kaybettiğim bunca şeye karşın ilk kez bir şey kazandım.