Sarılmayı bıraktık.
-Şimdi ne yapacağız?
Derek: Gerçek katili bulmamız gerek.
-Kim olduğunu biliyor musun?
Derek: Biliyorum, hatta tanıyorum.
Arabayı tekrar sürmeye başladı. Camı açıp telefonumu fırlattım. Sonuçta izimizi kaybettirmemiz gerekiyordu. Bir eve vardık. Oldukça kasvetli bir havası vardı ve yüksek bir binaydı. Derek, arabayı binanın altındaki garaja soktu ve garaj kapandı. Arabadan inip içeri girdik. Evin içi, dışından daha kasvetliydi. Sadece temel eşyalar vardı. Oldukça büyüktü ama fazlasıyla boş ve dağınıktı. Derek, dağınıklığı biraz düzeltmeye çalıştı.
-Bir yıldır burada mı yaşıyorsun?
Derek: İdare ediyorum.
Dağınıklığı biraz daha düzeltmeye çalıştıktan sonra koltuğa oturdu.
Derek: Gittikten sonra son iki aya kadar hemen her günüm seni izlemekle geçiyordu. Sonra bir sürüyle karşılaştım, alfalardan oluşan bir sürü. Benden, sürülerine katılmamı istediler. Eğer katılırsam, Peter'ın bize karşı kullandığı sürü, bize bulaşmaya cesaret edemezmiş. Kabul ettim, ikimiz için. Sonra bir şeyler ummadığım gibi gitti. Sürünün tamamını öldürdüler. Bana böyle olacağını söylememişlerdi. Orada onları engellemeye çalıştım ama beş alfayla baş edemedim. Sonraysa bütün sürünün cinayeti üstüme kaldı.
Daha demin, ona bana ulaşmak için hiç çabalamadığını söylemiştim. Şimdiyse söylediğim lafların her birinden utanıyordum. Beni görmek için her gün Beacon Hills'e gelmişti, benimle olabilmek için şu an başı beladaydı. Yanına oturup elini tuttum.
-B-ben özür dilerim.
Derek: Niye?
-E-ettiğim laflar için. Tam bir salak gibi davrandım.
Derek: Sorun değil. Birçoğunda haklıydın.
-Hayır değildim.
Derin bir iç çektim.
-Her şey düzelecek, söz veriyorum. Şimdi bir plan bulalım.
Başını "tamam" anlamında salladı.
-Alfa sürüsünün nerede olduğunu biliyor musun?
Derek: Hayır ama öğrenmek çok uzun sürmez.
Bir süre plan yaptık. Aslında yapmaya çalıştık. Pek bir sonuca varamadık çünkü Derek her ne kadar melez olsa da beş alfayla birden dövüşebilmesi mümkün değildi. En mantıklı yol kaçmaktı. Zaten alfaları yakalasak da kimsenin bize inanmayıp gerçek katilin onlar olduğuna ikna olmayacağı açıktı. Kaçmak da kolay değildi, şu an yüksek ihtimalle Derek'i yakalamak için birsürü ekip kurulmuştu bile ve tabi beni kurtarmak için.
Derek: Her neyse. Yarın bir çaresine bakarız, hem iyi tarafından bak, yine birlikteyiz.
Pek iyi tarafından bakabilecek havamda değildim ama haklıydı. Ufak bir yalandan tebessümün ardından iç çektim ve kafamı eğdim, yine düşünmeye başladım. Üstünü değiştirmek için çekmecelerden birini açtı. O sırada karnındaki yarayı fark ettim. Bu kez farklıydı, kan siyahtı. Henüz üstünü giymeden yataktan kalkıp hızlı adımlarla yanına gittim.
-B-bir dakika bu da ne?
Derek: Ufak bir çizik.
-Kör değilim. Ufak anlayışın bu mu, hem neden siyah?
Derek: Çünkü en sevdiğim renk.
-Bir kez olsun ciddi şeyleri ciddiye alsan ne olur?
Bir yandan elimi karnına götürdüm. Canının yandığını biliyordum ama neden hiç belli etmemişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever <STEREK>
WerewolfBir hayat nasıl bu kadar boktan olabilir? Bir insan nasıl sahip olduğu her şeyi kaybedebilir? Bugün buna bir son verecekken kaybettiğim bunca şeye karşın ilk kez bir şey kazandım.