Zehir

649 67 33
                                    

Biraz uyumak için gözlerimi kapattım. Uyumak yerine yine düşüncelere dalmıştım. Kanima Jackson olabilir miydi? Sonuç olarak beni öldürmeye çalışması olağan bir ihtimaldi. Derek de yüksek ihtimalle o olduğunu düşünüyordu. Ancak bir somut kanıt olmadan birini suçlamak da saçmaydı. Bunları düşünürken uyumuşum.

Gecenin bir yarısı uykumdan cam kırılma sesiyle uyandım. Yavaşça yataktan kalkıp sesin geldiği yere doğru yürüdüm. Derek de uyanmıştı. Ses mutfaktan gelmişti. Bana geride durmam için eliyle işaret yaptı. Bir adım geriye çekildim. Derek sessizce mutfağa ilerlemeye devam etti. Korkuyordum. Derek mutfağa vardığında gördüğü şey karşısında ufak çaplı bir şok geçirip hızlıca geri çekildi. Ben de kanimayı ilk görüşümde bu tepkiyi vermiştim. Ben de biraz geri çekildim. Derek, bir hırlamayla kurt formuna dönüştü. Kanima yanımıza doğru geldi.

Derek: Stiles, evden çık.

-Hayır.

Derek: Stiles git, ben sana yetişirim.

Hızlıca evden çıktım ve kapıyı sonuna kadar açık bıraktım. Evden uzaklaşıp evin kapısından onları izlemeye devam ettim. Derek birkaç pençe darbesiyle ona zarar vermeyi başarmıştı ama kanima onun için daha güçlüydü. Kanima, kuyruğuyla Derek'i evin kapısına fırlattı ve Derek evden iki üç metre uzağa düştü. Yanına gitmeye yeltendim ama son anda kanimanın geldiğini görünce vazgeçtim. Hemen telefondan Scott'ı aradım. Telefon iki kez çaldıktan sonra açıldı.

-Scott hemen Derek'in evine gelmen gerek.

Uykulu bir sesle:
Scott: Ne, neden?

-SCOTT SORGULAMA.

Telefonu kapattım. Derek yerde doğrulmaya çalışıyordu. Kanima yine bana doğru gelmeye başladı. Derek hızlıca kalkıp bana yaklaşan kanimanın üstüne atladı. Git gide uzaklaşıyorlardı, bense evin yanından onları izliyordum. Yardım etmeyi çok istiyordum ama gittiğim anda yaralanıp bu kez daha büyük bir belaya sebep olmak istemiyordum. Biraz daha dövüştüler. Derek karşılık vermeye çalışıyordu ama daha ne kadar dayanabilir emin değildim. Biraz sonra kanimanın pençesi, Derek'in ensesini sıyırdı ve Derek olduğu yere yığıldı. Kanima değişik bir ses çıkarıp hızlıca ormandan uzaklaştı. Koşabildiğim kadar hızlı şekilde Derek'in yanına koştum. Kendimi yanına attım. Sanırım hala yangından sonra tam düzelmiş değildim ki koştuğum için nefesim kesilmeye başladı. Sanki yine o yangın etrafımı sarmıştı. Yine de nefes alamamak umrumda bile değildi. Tek umrumda olan Derek'ti. Onu hemen sırt üstü çevirdim. Gözleri açıktı ama hareket edemiyordu. Sanırım Deaton'ın anlattığı gibi anlık felç olmuştu. Deaton fazlasının öldürücü olabileceğini söylemişti. Bu beni daha da korkutuyordu.

-Derek, h-hey hey iyisin. B-birazdan düzelecek.

O sırada ormanın içinden Scott koşarak geldi. Birkaç dakika erken gelemez miydi? Hemen yanımıza geldi ve neler olduğunu sordu. Hiçbir şeyi anlatamıyordum çünkü nefes dahi alamıyordum.

Scott: Stiles iyi misin?

-B-ben iyiyim. D-Derek'i k-kliniğe g-götür.

Cümleyi kurmakta bile çok zorlanmıştım. Sanki ciğerlerime alabildiğim hava bana yetmiyordu.

-A-anahtar.

Evi işaret ettim. Anahtarlar kapı girişindeki komodinin üstündeydi. Hemen gidip anahtarları aldı. Derek'i kucağına aldı ve arabaya koydu. O şoför koltuğuna, ben de yan koltuğa geçtim. Hızlıca sürmeye başladı ve kendi evinin önünde durdu.

-Niye d-durduk??

Scott: Bir şey almam gerek.

Arabadan indi ve hızlıca eve girdi. Ben de arkamı dönüp Derek'e baktım. Gözleri yarı da olsa açıktı. Bense nefes alamadığım her dakika daha da kötü oluyordum. Scott, eşya molası için sence de uygun bir zaman mıydı? Bunları düşünürken Scott evden çıktı ve koşarak arabaya bindi. Elinde eskiden kullandığı astım ilacı vardı. Bana yaklaşıp ilacı ağzıma sıktı. Biraz daha derin derin nefes almaya çalıştım. Sanırım biraz daha iyi oluyordum. Scott arabayı sürmeye başladı.

-İşe yarayacağını nereden bildin?

Scott: Kurt adam olmadan önce aynı hissi her gün yaşıyordum. Belki işe yarar dedim ve oldu işte.

Biraz sonra kliniğe vardığımızda nefesim tamamen düzelmişti. Scott Derek'i tekrar kucağına alıp içeri taşıdı.

Scott: Stiles, cebimden anahtarı al.

Hemen cebinden anahtarı alıp kapıyı açtım. Daha sonra da ışıkları açtım. Scott, Derek'i oradaki metal sedyeye yatırdı. Deaton içeriden yanımıza geldi. Uykudan bu şekilde uyandırılmak, evet biraz tuhaftı. Neler olduğunu anlamaya çalışır gibi bir bakış attı.

-Kanima. Onu felç etti. Zehir fazla gelmiş olamaz değil mi?

Derek'e yaklaştı ve kollarını yokladı.

Deaton: Derek, hissettiğin yerlerde beni uyarabilir misin?

"Evet" anlamında başını salladı. Deaton kollarını tutup biraz sıkmaya başladı. Derek'te hala bir tepki yoktu. Omuzlarından dirseğine doğru indi, bileklerine indi hala bir tepki yoktu.
Hala bir şey hissetmemesi beni korkutuyordu. Buraya gelene kadar zaten 20 dakika geçmişti ama hala bir düzelme olmaması endişe etmem için yeterliydi. Deaton arkasını dönüp çekmeceleri karıştırdı ve bir neşter alıp önünü döndü. Derek'e yaklaştı ve elini tutup kaldırdı. Elindeki neşterle elini kesmeye başladı. Bir adım öne çıktım.

-Hey hey hey!

Scott elini göğsüme tutup beni durdurdu.

Scott: Acı iyileşme sürecini hızlandırır.

Deaton: Vücudu, bu kesikleri iyileştirmeye çalışırken felçliği de daha kısa sürede geçirecek.

Kesmeye devam ediyordu. Öteki eline de birkaç kesik açtı ve neşteri geri bıraktı. Biraz sonra Derek parmaklarını oynatmaya başladı. Gerçekten işe yaramıştı. Daha sonra bileğini, daha sonra da kollarını oynatabilmeye başladı. Bir saate kalmadan tamamen iyileşmiş sayılırdı. Yerinde doğruldu. Yanına gidip ona sarıldım. Ona sarılmak huzur veriyordu.

Forever <STEREK>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin