Sanırım dediğimi duymuştu ki gözlerini bana çevirdi, ben de benimkileri başka yere.
Maç sonucu Derek attığı 4 sayıyla, bizim takımdan diğerlerinin de attığı 3 sayıyla toplam 7-7 berabereydi. Birkaç gün sonra maçın tekrarı olacaktı. Maçın kalanını aynı hevesle izleyemedim. Sadece düşündüm. Derek'in başka bir kızla böyle şeyler yaşıyor olması neden beni üzüyordu? Her neyse Stiles, bunlar seni ilgilendirmez.
Maç bitti ve Malia'ya birkaç uyarı yapıp evine gönderdim. Yarın onunla buluşup her şeyi anlatacaktım. Derek'le böyle şeyler olduğunda genelde aramız açılıyor gibi olurdu. Ben de arabanın oraya gitmek yerine eve yürümeye karar verdim. Son kez arkama dönüp Derek'e baktım. Herkes onu kutlamakla meşguldü. İmza isteyen kızlar, tebrik eden öğretmenler vardı. Kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım. Saat akşam 8 gibiydi. Yavaş adımlarla yürüyordum ki arkamdan bir araba kornası duydum. Derek olduğunu düşünerek arkama bakmadan yürümeye devam ettim. Araba benimle aynı hizaya geldi. Göz ucuyla baktığımda Derek'in arabası olduğundan emin oldum. Arabanın camı açıldı.
Derek: Bu arabada bir şey eksik. Sen gibi bir şey.
Umursamadan yürümeye devam ettim.
Derek: Stiles arabaya biner misin?
Hala umursamıyordum. Biraz üşümüştüm ama hala pes etmiş değildim. Araba durdu ve kapı açılma sesi geldi. Derek yanıma doğru hızlı adımlarla geldi.
Derek: Pekala sen gelmezsen ben gelirim.
Ceketini çıkarıp omuzlarıma giydirdi ve yürümeye devam ettik. Derek neye sinirlendiğimi veya kırıldığımı, her neyse işte neden olduğunu biliyordu. Yine de aramızı konuyu açmadan düzeltmeye çalışıyordu.
Derek: Biraz atıştırmalık alıp film izlemeye ne dersin?
Ona dönüp "tamam" anlamında başımı salladım. Köşedeki markete girdik. Bir alış veriş arabası aldı. Abur cubur reyonuna gittik ve arabayı doldurmaya başladı.
Derek: Senin istediğin bir şey yok mu?
Gidip birkaç cips alıp arabaya koydum. Neden bilmiyorum ama ona sinirli kalamıyordum. Her zaman aramızı düzeltmenin bir yolunu buluyordu. Alacaklarımızı alıp kasaya gittik. Poşetleri aldık ve eve yürüdük.
Eve vardığımızda poşetleri salondaki masaya boşalttık ve film seçmek için oturduk.
Derek: Korku, aksiyon, komedi?
-Fark etmez, sen seçebilirsin.
Rastgele bir filmi açıp izlemeye başladık. Sanırım bir korku filmiydi. Filmin yarısında sorma gereği duydum. Derek'in kolu koltuğun üst başında, benim oturduğum yerin arkasındaydı. Kafamı geri yasladım.
-Hey Derek.
Bana doğru döndü.
-Bilekliğine ne oldu?
Bileğine baktı, sonra da tekrar bana baktı.
Derek: Artık takma gereği duymuyorum.
Anlamamıştım. Yine de üstelemedim ve filme döndüm. Filmin sıkıcılığından değil ama yorgunluktan, sonlara doğru uykum gelmişti, artık gözlerim kapanıyordu. Başımı Derek'in omzuna koydum. Onun omzu, yastıktan bile rahat gelmişti. Koltuğun başındaki kolunu bana sardı.
Uyandığımda hala Derek'in omzundaydım ve o hala uyuyordu. Saçına dokundum. O an kendimi gerçekten mutlu hissettim. Sanki dün yaşanan bunca şeyi unutmuş gibi. Her şeyden uzak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever <STEREK>
WerewolfBir hayat nasıl bu kadar boktan olabilir? Bir insan nasıl sahip olduğu her şeyi kaybedebilir? Bugün buna bir son verecekken kaybettiğim bunca şeye karşın ilk kez bir şey kazandım.