Bölüm 45

464 11 1
                                    


Parmağımdaki yüzüğün boşluğu bana tuhaf gelirken, kollarımı birbirine sararak camdan dışarı bakındım. Parmağımdaki boşluğa zamanla alışacak olsam da, kalbimdeki boşluğa alışabileceğimi hiç sanmıyordum.

Bana ölüm gibi gelen uçak yolculuğunun ardından hemen hastaneye yakın bir eve yerleşmiştik. Ameliyatıma 8 saat olmasına rağmen hiçbir şey hissetmiyordum. Ne bir korku ne de bir endişe, hiçbiri kalmamıştı. İçimi kaplayan tek şey boşluktu.

Yaşadığım hayal kırıklığını unutabilecek gibi değildim. Canım çok yanıyordu. Ancak bunu sadece içimde yaşamak istiyordum.

"Hazırsan hastaneye geçebiliriz." Emir'in sesiyle kendime geldiğimde, artık hastaneye geçmemiz gerektiğini anladım.

"Son kez dünyaya bir bakayım dedim. Belki bir daha uyanamam." Yanıma gelip önüme eğildiğinde elimi tuttu.

"İyi olacaksın bunu sende biliyorsun. Çok güzel bir hayat seni bekliyor."

Uyanırsam bir daha oraya dönermiydim bilmiyordum. Ancak bunu istemediğim belliydi.

"Burada yaşama şansım olabilir mi?"

"Nasıl yani? Almanya'da mı yaşamak istiyorsun?" Başımla onaylayarak gülümsedim. Yabancı bir ülkede olmak bende merak uyandırmıştı.

"Evet hatta ameliyattan sonra, şu sokakları tek tek gezmek istiyorum."

"Nehir neden vazgeçtin?" Konuyu değiştirmesini umursamadan omuz silktim.

"Beni aldattığını kendi ağzıyla söylerken duydum." Dediğimde şaşkınlıkla bakakalmıştı.

"Ne? Uygar'ın bunu yaptığına asla inanmam."

"Her şeyi konuşurlarken duydum Emir. İnanmayacak bir şey yok ortada."

"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum." Uzanarak yanağına dokunduğumda gülümsedim.

"Ben iyiyim üzülme. Ve o hastaneden çıktıktan sonra daha da iyi olacağım."

Daha da iyi olacaktım, ve kendime temiz bir sayfa açacaktım.
Telefon çalmaya başladığında Emir ayaklanarak arayan kişiye baktı.

"Elif arıyor, havaalanında da mesaj atmıştı. Ne diyeceğiz?"

"Bana ver ben konuşurum." Diyerek elimi uzattım. Elif'le konuşursam daha inandırıcı olurdu.

"Nehir bak emin misin?" Başımla onaylayarak telefonu elinden aldım.

"Alo?" Telefonu açtığımda bir kaç saniye cevap vermemişti.

"Nehir sen misin?" Belli etmemem gerekiyordu.

"Evet benim, neden hala arayıp duruyorsunuz bizi?"

"Kızım sen salak mısın? Ne işin var Emir'in yanında, seni ne kadar merak ettik delirdin mi sen? Babanın söyledikleri doğru mu?" Arka arkaya konuştuğunda kendimi sıkarak dolan gözlerime engel oldum. Elif'e yalan söylemek çok canımı sıkıyordu.

"Elif sen benim en yakınımsın ve sana bunu dürüstçe anlatacağım. Uygar'a bunu yapmak istemezdim ama ben evlilik için kendimi hazır hissetmiyorum. Ve üzgünüm ben Uygar'a aşık olduğumu sandım."

Yalan söylemek canımı çok yakıyordu.

"Uygar şuan çok sinirli, her yerde deli gibi seni aradık. Baban eve gelip Uygar'la konuşmak istedi. Ve Emir'le başka bir şehire gittiğinizi söyledi. Böyle olmaz lütfen gel her şeyi konuşalım."

Emir bana dikkatle bakarken, bir kaç saniye konuşamadım.

"Ben Emir'e aşık oldum. Artık onunla birlikteyim lütfen bizi bir daha rahatsız etmeyin." Diyerek telefonu yüzüne kapattım. Biraz daha konuşmaya devam edemezdim. Telefonu Emir'e geri verip bakışlarımı camdan dışarı çevirdim.

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin