Bölüm 23

869 23 2
                                    

İkiside birbirlerine şaşkınlıkla bakarken yavaşça babamın koluna dokundum.

"Baba Uygar okuldan arkadaşım"  sesim oldukça güçsüz çıkmıştı. Bu durumda ne söylenirdi bilemiyordum. Babam ilk kez böyle bir duruma şahit oluyordu. Ve ben çok utanmıştım.

Babam bakışlarını bana çevirdiğinde yüz ifadesinden tepkisini anlayamıyordum.

"Merhaba efendim"

Uygar'ın selam vermesine babam başıyla onayladığında kısa bir an tekrar bana bakmıştı.

"Oğlum söndür şu ateşi mahalleyi yakacaksın" babam sonunda sessizliğini bozmuştu.

Normalde olsa bu cümlesine gülebilirdim. Ama böyle bir durumda sesimi bile çıkaramıyordum.

"Peki efendim " Uygar elindeki su şişesiyle ateşi söndürürken babam dikkatle onu izliyordu.

Sonunda ateşi söndürdüğünde masumca gülümsedi.
Babam ellerini dayadığı pencereden yavaşça geri çekilerek bana döndü.

"Arkadaşına söyle içeri gelsin" yüz ifadesinden ne düşündüğünü anlayamasam da kızdığını sanmıyordum. Şuan her ne kadar rezil olsam da babamın onu neden içeri davet ettiğini anlayamamıştım.

*

Uygar elindeki çay bardağıyla tekli koltukta otururken, bizde tam karşısında oturuyorduk. Anneannem hariç kimseden ses çıkmıyordu. Anneannem gayet sıcak kanlı bir şekilde Uygar'ı karşılamış, ailesi ve okul hayatı hakkında uzunca sohbet etmişlerdi.

Babam ve dedem yan yana oturmuş, Uygar'ın verdiği cevaplara homurdanarak sessizce aralarında konuşuyorlardı.

Uygar anneannemle sohbet ederken arada babama ve bana kaçamak bakışlar atsa da gergin olduğunu hissedebiliyordum. Anneannem kaza geçirdiğimizde bana kan verenin Uygar olduğunu hatırlamıştı. Konu kazadan açıldığında babam lafa girmişti.

" O çocuğun dikkatsizliği yüzünden kızımı kaybedecektim."

Uygar kaşlarını çatarak babamın üzerine sert bakışlarını atmıştı.

"Merih bunu isteyerek yapmadı zaten." Babam Uygar'ın bu cevabına sinirlenmiş olacak ki bir anda ayaklanmıştı.

"İsteyerek yapmadı öyle mi? Benim kızım ölseydi bunun hesabını kim verecekti küçük bey?" Babam sinirle solurken Uygar tam aksine sakin kalmaya çalışıyordu. Ona bakışlarımla sakin ol der gibi işaret ettiğimde başıyla beni onaylamıştı.

"Sizi anlıyorum efendim. Kimse Nehir'e zarar gelmesini istemez zaten." Uygar'da ayaklanıp babamın karşısına dikildiğinde ikisi de bakışlarını bir an olsun birbirlerinden ayırmıyorlardı.

"Baba lütfen sakin ol. Şimdi bunu konuşmanın sırası değil." Babamın kolundan hafifçe çektiğimde, sertçe kolunu benden kurtarmıştı.

"Arkadaşına söyle gitme vakti geldi." Yerin dibine girmiş gibiydim sanki.

"Benim bir adım var efendim. Uygar. Ayrıca kızınıza söyletmek yerine direk benimle muhattap olabilirsiniz."

"Seni bir daha kızımın yanında görmeyeceğim." Babam Uygar'ın omzundan sertçe ittirdiğinde istemsizce ufak bir çığlık atmıştım.

"Üzgünüm bunun için söz veremem." Uygar babamın bu hareketine tepki vermeden hızla kapıya doğru yönelmişti.

"Uygar durrr!" peşinden kapıya doğru koşarken arkamdan gelen seslere kulak asmadım. Ve koşarak Uygar'ı yakaladım.

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin