Kendimize ait kurduğumuz bu düzende yaşamaya o kadar alışmıştım ki Uygar olmadan bir hayat düşünemiyordum. Sanki birlikteyken tüm sorunlarla baş edebilirmişiz gibi, sanki tüm olumsuzluklara karşı gelebilirmişiz gibi hissediyordum. 5 yıl önce şuan burada olacağım, aklımın ucundan bile geçmezdi. Onun peşinden İstanbul'a geleceğimi asla bilemezdim. Daha önce bilmediğim yaşamadığım bu şehirde olmak, en başta bana zor gelmişti. Ancak sevdiğim insan yanımdayken hiçbir şeyin önemi yoktu.
O umursamaz, serseri çocuktan bir aşk adamı yaratmıştım. Ve inanın bunu nasıl yaptığımı ben bile bilmiyordum. Her insan gibi çok hatalarım olmuştu. En başta babama. Onu Uygar için bırakmıştım. Bir yanım ona gidip sarılmak istese de yapamıyordum işte.
İzmir'den başka bir şehirde yapamayacağımı düşünürken, aşk için İstanbul'a gelmiştim. Kendime inanamıyordum. Şimdiyse sevdiğim adamdan evlenme teklifi almış, adeta mutluluktan uçuyordum.
Musluğu kapatıp küvetteki suyun sıcaklığına baktım. Gayet iyiydi. Üzerimdeki geceliği çıkarıp sıcak suyun içine girdim. Dünden beri heyecandan gözüme uyku girmemişti. Arkama yaslanarak parmağımdaki yüzüğe baktım. O kadar ince ve zarifti ki parmağımda harika görünüyordu. Dün gece Elif ve Sena'yı arayıp evlenme teklifi aldığımı söylemiştim.
Acaba şimdi ne olacak diye düşünürken, kapının açılmasıyla irkilmiştim.
"Bak sen hanımefendi ben uyurken küvette keyif yapıyor demek. " Uygar yüzüne yayılan gülümsemeyle bana doğru yaklaşırken, suya biraz daha girdim.
"Yaa Uygar napıyorsun çık dışarı." Diye ısrar etsemde çoktan üzerini çıkarmaya başlamıştı.
"Kaçışın yok güzelim." Ona bakmamaya çalışarak üzerine su sıçrattım.
"Git gelme sakın." Tamamen soyunmuş olacak ki, küvete girerek beni kendisine çekti.
"Bensiz keyif mi yapılır hiç?" Alnıma bir öpücük kondurduğunda utançtan bayılmak üzereydim.
"Seni uyandırmak istemedim." Elimi göğsüne koyarak gözlerinin içine baktım. Elimdeki yüzük oldukça tuhaf geliyordu. Ama alışmaya başlamıştım bile.
"Yüzüğünü beğendin mi bakalım?"
"Çok beğendim, o kadar zarif ki sürekli ona bakıyorum." Dediğimde elimi eline alarak öpmüştü. Bu hareketi midemde kelebeklerin uçuşmasına sebep olmuştu.
"Sen her şeyin en güzeline layıksın." Dayanamayıp dudağına bir öpücük kondurarak geri çekildim.
"Şimdi ne olacak, yani ne zaman evleneceğiz?" Merakla ona bakarken saçlarımı okşadı.
"Sen ne zaman istersen sevgilim. " Uygar'la evlenecek olma düşüncesi beni içten içe daha da heyecanlandırıyordu. Sanki yaşadığımız her şey bir rüyaydı ve ben asla uyanmak istemiyordum.
~
"Asla olmaz hayatta izin vermem buna."
Uygar'ın babasının bağırışı tüm evde yankılanırken, mutfakta sessizce konuşmalarını dinledim.
"Baba Nehir'i seviyorum neden anlamıyorsun?"
"Oğlum daha yaşınız kaç ne bu acele?"
"Zaten birlikte yaşıyoruz ve birbirimizi de seviyoruz. Bu bizim kararımız." Uygar babasını ikna etmeye çalışsa da nafileydi. Asla bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordu.
"Yeter Uygar daha fazla şımarıklığını göz ardı edemem. Sen önce okulunu bitirip, şirketi devralacaksın. Daha sonrada evlenmek istiyorsan evlenirsin. Buna karşı değilim. "
![](https://img.wattpad.com/cover/215951013-288-k863819.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SAHİBİ
Literatura Femininaİçimdeki yanan yangını daha da alevlendirmiş. Kalbimin ritminin artmasına neden olmuştu. Dudaklarıma bıraktığı öpücüklerle midemdeki garip sancı tarif edilemezdi. Dudaklarımın yandığını hissediyordum. Dudaklarımız ayrıldığında gözlerimin içine baka...