ELİF'in ağzından
Burnuma gelen tanıdık bir kokuyla gözlerimi hafifçe araladım. Tam dibimde uyuyan Gürkan'ı gördüğümde bir süre nerede olduğumuzu idrak edememiştim. Hafızam daha yeni yerine oturmaya başladığında, aptal aptal Gürkan'nın yüzünü incelemeye dalmıştım. Yeni çıkmaya başlayan sakallarına her ne kadar dokunmak istesemde yapamadım.
Dün gece karakoldan kendi evime gelmiştim. Yani Gürkan'la beraber gelmiştik. Ancak geçirdiğim ağlama ve sinir krizlerinden beni yalnız bırakmamış, uyuyana kadar yanımda olacağını söylemişti. Şuan yanımda olduğuna göre ben uyuduktan sonra gitmeyip yanıma uzanmıştı.
Ne?
Yataktan kalkmaya çalıştığım anda iri kollarının belimi sarmasıyla olduğum yerde kalakalmıştım. Uykusunun ağır olduğunu bildiğim için omzundan dürterek uyandırmaya çalıştım.
"Uyan hadi çek şu kollarını üzerimden." Gözlerini yavaşça aralayıp bana baktığında bir kaç saniye öylece bakmıştı.
"Sana diyorum çek şu kolunu." Diye söylenirken kolunu hızla belimden çekerek yatakta doğrulmuştu.
"Uyumuşum ben ya." Kafasını kaşıyarak konuştuğunda aynı zamanda da esniyordu.
"Hani ben uyuduktan sonra gidecektin? Ayrıca yanımda yatmışsın."
"Uyuyakalmışım" ona gözlerimi devirip, yataktan kalktım ve komodinin üzerindeki telefonuma baktım.
Ne bir arama ne de bir mesaj vardı. Nehir kim bilir neredeydi?
"O Bahadır denen şerefsiz Nehir'e bir şey yapmaz değil mi ?" Beklentiyle yüzüne bakarken bakışlarını benden çekerek konuşmuştu.
"Ona bir şey olmayacak. Bulacağız."
Dün gece karakolda ki polislerin, Nehir'in ailesine haber vermemeleri için oldukça uğraşıp dil dökmüştüm. Yoksa yaşlı insanlar mahvolurdu. Dün gece onları arayıp Nehir'in bizde kalacağını ve uyuduğunu söylemiştim. Yalan söylemeyi kendime hiç yakıştıramasamda buna mecburdum. Ancak bugünde Nehir'i bulamazsak ailesine tüm gerçeği anlatmak zorundaydık.
Gece giydiğim kıyafetlerle uyuduğumu farkettiğimde hemen dolabımın önüne geçtim. Lacivert kot pantolonumu ve beyaz tişörtümü çıkarttığımda Gürkan'ın garip bakışlarıyla karşılaştım.
"Duş almam lazım çıkarmısın?" Diye sorduğumda hemen ayaklanıp üzerini düzeltti.
"Ben arabada bekliyorum. Ordan karakola geçeriz."
Başımla onayladığımda hızla odamdan çıkmıştı. Elimdeki kıyafetleri yatağın üzerine atarak çaresizce düşünmeye başladım.
Allahım lütfen onu bulalım. Lütfen ona bir şey olmasın.
~~~
UYGAR'ın ağzından
Bütün gece sabaha kadar Bahadır'ın mekanlarını aramış, ancak hiçbir şey bulamamıştık. Son baktığımız mekanda da bir bok çıkmamıştı. Ufacık bir ipucu bile yoktu. Lanet olsun!
Çaresizce etrafa bakıp ne yapacağımı düşünürken, telefonun çalmasıyla hemen ekrana baktım. Merih.
"Alo Merih" telefonu kulağıma götürüp açtığımda, beni aramasına oldukça şaşırmıştım.
"Olanları duydum. Bizimkilerle mekanları arıyormuşsun."
"O şerefsiz hiçbir iz bırakmamış. Nerede olduklarını bilmiyorum. Polis telefon sinyalinin en son şehir dışından geldiğini söyledi." Sıkıntıyla nefesimi vererek konuşmaya devam ettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/215951013-288-k863819.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SAHİBİ
Chick-Litİçimdeki yanan yangını daha da alevlendirmiş. Kalbimin ritminin artmasına neden olmuştu. Dudaklarıma bıraktığı öpücüklerle midemdeki garip sancı tarif edilemezdi. Dudaklarımın yandığını hissediyordum. Dudaklarımız ayrıldığında gözlerimin içine baka...