3 Ay Sonra
Dudağıma bırakılan minik öpücüklerle kıkırdayarak gözlerimi araladım.
Uygar elini saçlarımın arasına götürdüğünde onun bu hareketi esnememe sebep olmuştu.
"Sevgilim burda uyuyakalmışsın."
Kolumda ki saate bakıp, yavaşça yattığım salıncakta doğruldum. Uygar'la birlikte yaşadığımız evin bahçesinde uyuyakalmıştım.
Gürkan ve Uygar oyun konsolunun başından ayrılmadığı için kendimi bahçedeki salıncağa atmıştım.
"Off başım çatlıyor." Başımı ellerimin arasına alıp ovaladım. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.
"Elini yüzünü yıkayalım istersen?"
Başımı olumlu anlamda sallayarak ayağa kalktım.
Uygar anında elimi tutup banyoya kadar bana eşlik etmişti.
Ellerimin arasına aldığım suyu yüzüme çarparak kendime gelmeye çalıştım. Gündüz uyuduğum için başım fena halde ağrıyordu.
"Daha iyi misin?" Uygar'ın endişeli yüz ifadesine gülümseyerek musluğu kapattım.
"Banyoyu kullanabilirmiyim? Belki duş almak iyi gelebilir."
"Tamam güzelim istersen odamdakini kullan."
"İyi olur." Onun bu endişeli hali beni gülümsetmeye yetiyordu.
Uygar'ın odasına girip kapıyı kapattım. Üzerimdeki kıyafetlerden bir çırpıda kurtulurken gözüm komodinin üzerindeki kurabiyelere takılmıştı.
Karnım adeta zil çalıyordu. Sabahtan beri birşey yememiştim. Kurabiyelerden bi tane alıp ağzıma atarken aynı zamanda pantolonumu yatağa fırlattım.
İç çamaşırlarımla kaldığımda banyoya girip saçımdaki tokayı çözdüm.
Aniden gelen bir bulantıyla kendimi klozetin başında buldum. Ardı arkası kesilmeyen öğürmeyle midemde olan herşeyi çıkardım. Ve tam o sırada Uygar'ın sesi kulaklarımı doldurdu.
"Nehir iyi misin ne oldu?" Cevap veremeden yeniden gelen bir öğürmeyle midemde kalan son kurabiye parçasıda çıkmış oldu.
Uygar saçlarımı yüzümden çekip yanıma eğildi.
"Güzelim ne oldu sana?"
Ağzımdaki acı tadı yok etmek için olduğum yerden kalkarak musluğu açtım. Ağzıma suyu alıp geri tükürdüğümde daha da rahatlamış hissediyordum.
"Bilmiyorum midem bulandı bir anda." Bakışlarım aynada Uygar'la kesiştiğinde bakışlarının üzerimde olduğunu gördüm.
Bir dakika üzerimde mi?
Kırmızı iç çamaşırlarımla Uygar'ın karşısında dururken yanaklarım da kıpkırmızı olmuştu.
"Ya Uygar bakma çık dışarı!" Hızla Uygar'ın elinde tuttuğu havluyu üzerime alıp kapıyı işaret ettim.
Utanmıştım. Hem de çok.
"Sana havlu getirmiştim." Bakışlarını benden kaçırıp yere odaklamıştı."
"Özür dilerim ben seni öyle kusarken görünce hemen yanına geldim." Diye konuşmaya devam etti.
"Tamam iyiyim ben teşekkür ederim."
Panikle tuttuğum havluyu daha da sıkı sararak banyodan çıkmasını bekledim.
Hızla banyodan çıkıp kapıyı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SAHİBİ
ChickLitİçimdeki yanan yangını daha da alevlendirmiş. Kalbimin ritminin artmasına neden olmuştu. Dudaklarıma bıraktığı öpücüklerle midemdeki garip sancı tarif edilemezdi. Dudaklarımın yandığını hissediyordum. Dudaklarımız ayrıldığında gözlerimin içine baka...