Gözyaşlarımı silerek elimi yoğun bakımın camına dayadım. Onu böyle görmeye dayanamıyordum. İçimden binlerce kez keşke onun yerinde ben olsam diyordum.
5 gündür Ayliz'le beraber hastane koridorlarında perişan olmuştuk. Emir'in annesi ve babası yanıma gelselerde burdan ayrılmak istemiyordum. Belki uyanır ümidiyle bekliyordum işte.
"Güzel kızım hadi sen eve git biraz dinlen. Çok yoruldun buralarda." Ağlamaklı gözlerle Emir'in annesine baktım.
"Onu burda bırakamam."
"Ama Ayliz'i düşünmen gerek bitanem. Siz eve gidin ben burdayım, sonra yine gelirsiniz."
Bakışlarımı tekrar yoğun bakım odasına çevirdiğimde çaresizce Emir'e baktım. Omurgasındaki kırıktan ve beyin sarsıntısı geçirmesinden dolayı hayati tehlikesi devam ediyordu.
"Gidemem lütfen beni zorlamayın." Diyerek cama yaslandım. Aramızda geçen kavgayı onlara anlatamamıştım. Belki de bana kızarlar diye korkmuştum.
Babam omzuma dokunduğunda ona döndüm.
"O zaman burda bir oda ayarlayalım orada istirahat et olur mu?" Kendi babamın da yanımda olması bana destek sağlamıştı.
Başımla onaylayarak son kez Emir'e baktım. Babamın beni odaya yönlendirmesiyle yatağın üzerine oturup Ayliz'i kucağıma aldım. Emir'e bir şey olsaydı güçsüz kalırdım. Yanımda ki en büyük dayanağım oydu.
Ayliz ve benim için her şeyi göze almıştı. Her ne kadar kendimi ona mahcup hissetsemde beni hiçbir zaman üzmek istememişti.
"Üzülme bitanem iyi olacak." Babamın elimi tutmasiyla gülümsemeye çalıştım.
"Ne zaman her şey iyi oldu ki baba?"
"Böyle söyleme bitanem." Kendisi de yanıma oturduğunda Ayliz'i yatağın üzerine bıraktım. Uykusu geldiği için iyice huysuzlanmıştı.
"Baba, Ayliz'in babasını bana hiçbir zaman sormadın. Ama gerçeği sende biliyorsun. Ayliz'in babası Emir değil. Ve bunu ailesi öğrenirse kıyamet kopar."
Emir ailesine bir çocuğu olacağını söylemiş, ve ailesi de evlenmemizi böyle kabullenmişlerdi. Şimdi gerçeği öğrenirler diye ödüm kopuyordu.
"Ben yanındayım güzelim. Ben arkandayım senin. Eğer ailesinin bunu öğrenmesini istemiyorsan bir çaresini buluruz bitanem." Kolunu bana sardığında başımı omzuna dayadım. Emir'in uyanmasını beklemekten başka çarem yoktu. Benim tek çarem Emir'di.
Dışarıdan gelen bağırışlar üzerine ikimizde merakla birbirimize baktık. Gelen sesin Emir'in annesine ait olduğunu anladığımda hızla yerimden fırladım.
"Ben oğlumu burada tutmayacağım daha fazla! Hiçbir şey gelmiyor ellerinden nasıl doktorsunuz siz?"
"Anne sakin ol lütfen." Ağlamaklı gözleri beni bulduğunda hızla bana sarıldı. Anlık bir sinir krizi geçiriyordu.
"Oğlum ölecek burada hiçbir şey yapamıyorlar. Benimde elimden bir şey gelmiyor. Nasıl doktorum ben?"
"Lütfen sakin olun. Emir'e bir şey olmayacak, kızı için uyanacak." Diyerek gözyaşlarını sildim.
"Hayır olmaz burada olmaz. İstanbul'a dönelim. "
Emir'in doktoru ikimize de şaşkınlıkla baktığında, annesinin kararı kesindi.
"Buna ben karar veremem. Siz nasıl uygun görürseniz öyle olsun." Dediğimde daha da içten sarıldı.
Orada yatan her ne kadar benim eşim olsa da, onun da evladıydı. Bu kararına saygı duyarak bir şey söylemedim.
![](https://img.wattpad.com/cover/215951013-288-k863819.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SAHİBİ
Literatura Femininaİçimdeki yanan yangını daha da alevlendirmiş. Kalbimin ritminin artmasına neden olmuştu. Dudaklarıma bıraktığı öpücüklerle midemdeki garip sancı tarif edilemezdi. Dudaklarımın yandığını hissediyordum. Dudaklarımız ayrıldığında gözlerimin içine baka...