Bölüm 1

5.2K 89 19
                                    

Daha saat sabahın 7 si ve ben alarmdan 1 saat önce uyanmıştım. Yerimi ve yatağımı yadırgıyordum. Çünkü anneannem ve dedemle birlikte yaşamaya başlamıştım.

İzmir'den Balıkesir'e gelmiştim ve geleli 1 hafta olmuştu. Yeni okuluma alışmaya çalışmak benim için çok zordu. Babamın işleri yüzünden yurt dışına gitmesiyle birlikte dönemin tam ortasında okul değiştirmek zorunda kalmıştım. Annemi çok küçük yaşta kaybettiğim için babamla birlikte yaşıyorduk.

Babamın geri dönüşü belli olmadığından beni evimizde yalnız bırakmak istememişti. Bu yüzden anneannem ve dedemin yanına taşındım.

Bu sene lise son sınıftım. Ve özel bir okula yazdırılmıştım. Demirtaş koleji.

Dönemin ortasında yaptığım okul değişikliği sebebiyle uyumsuzluk yaşıyordum. Nasıl alışacağımı bilmiyordum.

Okula gittiğim ilk hafta aynı sınıfta olduğumuz Elif ile çok iyi anlaşmıştık. Tenefüs aralarında bana okuldaki insanları tanıtıyordu. Gerçi hiçbiri aklımda kalmamıştı. Ancak biri hariç.

Merih..

Onu ilk gördüğüm an kalbimin attığını, midemdeki kelebeklerin dans ettiğini hissetmiştim.

"Nehiir"

Anneannemin seslenmesiyle düşüncelerim arasından sıyrıldım.

"Efendim" diyerek karşılık verdim.

"Hadi gel kahvaltı hazır tatlım" dedi.

Üzerime okul kıyafetlerimi giydim. Ve belime gelen saçlarımı açık bıraktım. Parlatıcı ve rimelimi sürüp aşağı kahvaltıya indim.

"Günaydın herkese" diyerek masaya oturdum.

"Günaydın güzel kızım okula gitmeye hazırmısın bakalım?" dedi anneannem.

"Hazırım anneannem" deyip kahvaltıma başladım.

"İstersen seni okula ben bırakayım"  dedeme gülümseyerek başımı olumsuz anlamda salladım. Bugün durağa kadar yürümek istiyordum. Temiz havayı içime çekmek iyi geliyordu.

" Gerek yok dedecim sen kendini yorma ben minibüse biner giderim."

" Peki kızım sen bilirsin"

Kahvaltımı yaptıktan sonra aceleyle evden çıktım. Kulaklıklarımı takıp minibüs durağına yürümeye başladım.

Gece yağmur yağmış olmalı ki yerler ıslak ve çamurluydu. Yolun karşısına geçeceğim sırada önümden hızla geçen araba sayesinde bütün çamurlu su üzerime sıçramıştı.

Olduğum yerde sinir krizleri geçirirken arabanın plakasını da almayı unutmamıştım. Dikkat etsene be şerefsiz diye bağırırken çevrede ki insanların bana garipçe bakması hiçte umrumda değildi. Çantamdan ıslak mendilimi çıkarıp montuma gelen çamurları sildim. Tamamen çıkmasada idare ederdi. En azından suratıma gelmemişti.

Sinirle minibüse bindiğimde tabiki oturacak yer yoktu. Kulaklığımı takıp en sevdiğim şarkıyı açtım.

Bütün yolu ayakta gitmek zorunda kalmıştım. Canım İzmir seni ne çok özledim..

Minibüsten itişerek inen insanlar arasında bende sonunda inmeyi başarmıştım.

Okulun bahçesinden içeri girdiğim anda otopark tarafındaki önümden geçen ve bana çamur banyosu yaptıran arabayı gördüm. Kumral uzun boylu çocuk ,arabaya yaslanmış telefonla konuşuyordu.

Elifin sesiyle gözlerimi ordan ayırdım. "Günaydın Nehir nereye bakıyorsun sen" deyip baktığım yere bakmaya çalıştı. Şu kırmızı araba telefonla konuşan çocuğun mu ?diye sordum.

"Evette ne alaka " diye sordu.

" Bu sabah bana çamur banyosu yaptırdı da biraz haddini bildiricem şuna " deyip çocuğa doğru yürümeye başladım.

Elif hızla önüme geçip beni durdurdu. " Sakın yapma "

"Nedenmiş o " dedim

" Bu okul çocuğun babasının ve inan bana bırak onunla konuşmak, yanına bile gitmeyi denememelisin. "

"Sadece biraz dikkatli olmasını söyleyeceğim. "

"Nehir ona laf anlatamazsın yapma"

"Elif bu kadar korkucak ne var?"

"Okuldan mı atılmak istiyorsun sen o çocuk serserinin teki"

"Tamam Elif gidelim hadi sınıfa" deyip okulun kapısına doğru ilerledik.

Dersler oldukça sıkıcı geçmişti. Öğle arasına girmiştik ve Elif ile yemekhaneye doğru ilerliyorduk.

Yemeklerimizi alıp masaya oturduk.

Yemekhaneden içeri giren sabahki çocuğa gözüm takılmıştı arkadaş grubuyla birlikte yan masamıza oturmuşlardı. Ve Merih'te ordaydı.

O da onlarla takılıyordu. Hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Eğleniyor gibiydiler.

Merih'e bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Esmer ve uzun boyluydu. Okulun basketbol takımındaydı. Ama sabahki çocukla samimi olması beni rahatsız etmişti.

"Elif şu sabahki çocuk kim?"

"Söyledim ya okulun sahibinin oğlu ve tam bir serseri"

"Peki Merih'le ne ilgisi var?"

"Onlar çocukluktan beri beraberlermiş çok iyi arkadaşlar. Merih onun aksine çok iyi kalpli ve dürüst bir insan geçen sene aynı sınıftaydık sonra sınıfını değiştirdi."

"Neyse hadi sınıfa çıkalım ben daha fazla yiyemeyeceğim." dedim. Ve ayağa kalktığımızda yan masadaki bütün bakışlar üzerimizdeydi. Bakmasam da bütün grubun baktığını hissetmiştim.

Hızlı adımlarla yemek tepsisini bırakıp yemekhaneden çıktık.

Öğleden sonraki dersler hızlı bir şekilde geçmişti. Sonunda eve gidiyordum. Elif'le vedalaştıktan sonra okul bahçesinden çıktım. Ve hızlı adımlarla minibüs durağına doğru yürümeye başladım.

Arkamdan hızla geldiğini hissettiğim araba bir anda yanımda durmuştu.

"Yine mi sen?"


KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin