Bölüm 44

456 11 5
                                    


NİKAH GÜNÜ UYGAR'IN AĞZINDAN

"Beni öpmende mi saçmalık Uygar? Sence polis seni arayıp eve çağırmasaydı, o gece sadece basit bir öpücükle kalırmıydı?"

"O geceden sonra senden defalarca kez özür diledim, daha ne istiyorsun benden?" 

Bunları konuşacak, bugünü mü bulmuştu cidden?

"Kafan esti, sevgilinle kavga ettin diye benimle oynaştın yani öyle mi?"

Daha fazla sinirlerime hakim olamayıp, duvara dayalı olan sandalyeyi tekmeledim.

"Yeter artık, basit bir öpücüğe bu kadar anlam yükleyemezsin. Defol git evimden!"

"Ben senin kullanıp atabileceğin bir kız değilim Uygar!" Başımı ellerimin arasına alarak gözlerimi kapattım. Benimle olan derdi bir türlü bitmiyordu.

Birazdan aşağı inip sevdiğim kadınla evlenecektim ve şuan da uğraştığım şeye bak.

"Ben seni kullanmadım lütfen şu kelimeyi söylemeyi kes!" Nehir bu konuşmalarımızı duysaydı nasıl açıklardım bilmiyorum.

"Bu kadar kolay değil, bunu sevgilinde dahil herkes öğrenecek." Kapıya doğru bir hamle yaptığında, onu kolundan tutarak durdurdum.

"Saçmalamayı kes! Birazdan aşağı inip sevdiğim kadınla evleneceğim ve seninde bunu bozmana asla izin vermeyeceğim!"

Lanet olsun! Bunu yapmasına izin veremezdim.

"Yaptıklarının arkasında dur biraz!" Beni itip kolunu benden kurtardığında hızla odadan çıktı.

Tüm hızımla peşinden giderken, merdivenlerin başında Elif'le karşılaşmıştık. Endişeli gözleri beni bulduğunda bir şeyler olduğu kesindi.

Dilara önümde durmuş tek kelime etmeden bekliyordu.

"Nehir hiç bir yerde yok." Elif zorlukla konuştuğunda şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Buralarda olmalıydı nereye gidecekti ki?

"Nasıl yok Elif ne diyorsun sen?" Kendime hakim olamayıp, koşarak odasına ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde gözlerime inanamamıştım.

Gelinliğini yatağın üzerine bırakmış, bütün dolapları boşaltmıştı. Daha kaç dakika önce üzerinde olan gelinlik, şimdi yatağın üzerinde duruyordu. Odanın ortasında öyle kalakalmış bir vaziyette etrafa bakıyordum. Ona ait hiç bir eşya kalmamıştı.

Hızla odadan çıkıp merdivenlerden indim. Etrafta deli gibi onu arıyor, her önüme çıkan kişiye onu soruyordum.

"Kimse görmedi mi?" Diye bağırarak onu aradım ancak hiçbir yerde yoktu.

"Kardeşim dur telaşlanma bir yere gitmiştir." Gürkan'a aldırış etmeden evden dışarı çıktım.

Arabada kapının önünde yoktu. Bir anda nereye gitmiş olabilirdi ki?

Aklıma Dilara'yla olan konuşmalarımız geldiğinde başımı ellerimin arasına alarak yere çöktüm. Duymuş olmalıydı, Allah kahretsin!

Nereye gideceğimi, nerede arayacağımı bile bilmiyordum. Bir kişi bile onu evden çıkarken görmemişti.

"Bizi duydu kesin. Allahım ne yaptım ben?" Kaldırım taşına geçirdiğim yumruklarımdan, ellerim kan içinde kalmıştı.

"Yapma Uygar dur bulacağız onu."

Gürkan, Merih ve Elif başıma toplandığında göz yaşlarıma hakim olamadım. Beni terketmişti.

"Belki acil bir durum çıktı, ne olduğunu bilmiyoruz?"

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin