Şarkı önerisi Lodos'tan, Anıl Emre Daldal - M.
- 26. Bölüm -
"Ben seni kimseye haykırmam, kendime saklarım sadece."
İki gün önce boynuma varlığını kazandırmış ip kolyemde gezdiriyordum parmaklarımı. Lodos beni kendi evine getirmişti ve bana her konuda yardımcı oluyordu, tamamen kendi isteği ve hür iradesiyle. Hatta abartıyordu ve eve dönmeme izin vermeyip, istediğim şeyleri kendi gidip getiriyordu. Savaşta bacağımı kaybetmiş gibi hissediyordum onun yüzünden. İnsanların ilgisinden fazla hoşlanmayan biri olarak bu kişi Lodos da olsa bunalmak üzereydim. Ama ağzımı açınca bana kızıyordu. Dilimin ucuna ne geliyorsa soluk borumda intihar ediyorlardı.
O, Alaz ile bir konu hakkında konuşmaya başlamışken ben de ipin ucundaki taşta gezdirdim bakışlarımı. Bu taş bana Lodos'un anlattığı hikayeden çok onun bana söylediği güzel cümleleri anımsatıyordu. Bu, benim bu hikayeyi reddetme şeklim. Ben artık inanıyorum. Bunu söylemişti kolyeyi başımdan geçirirken, benim kalbim sımsıcak atarken. Aşka inanmayan bir adamın acısını, ona bunu yapan bir kadının acımasızlığını bana hediye etmişti ve bunlardan çok Lodos'un aşkına odaklanmak geliyordu içimden.
Lodos, bana aşıktı.
En azından artık aşka inanıyordu. Benim yüzümden.
Bir yerde okumuştum ve çok beğenmiştim şu cümleyi; 'gönül bağı kurduğun her şeyden sonsuza dek sorumlusundur.' Sonsuza dek bir şeyden sorumlu olmak insanın kulağına biraz da korkutucu geliyor aslında.
Beni tamamıyla korkutmuştu. Ama bu kolyenin bana hatırlattığı şey de bu cümleydi ve korkuyor muydum emin değilim. Bir yandan çok güzeldi. Korkusuz ve kesin hissettiriyordu. Bir yandan da... sonumuzun bilinemezliği beni korkutuyordu. Kadere inanıyordum ve kaderimizi bilmiyor olmam beni korkutuyordu.
Uzandığım koltuğun yanına yerleştiğini hissettiğimde kolyenin ucunu kazağımın altına geçirdim ve gülümseyerek ona döndüm. Aklımdaki tüm düşünceler onun bakışları ve yakınlığıyla, puf diye dağılıyordu. Ben de ona aynı şeyi hissettiriyor muydum?
Yüzünde ciddi bir ifade vardı, konuştukları konu yüzünden olmalıydı ama ben tek kelimesini duymayacak kadar kaybetmiştim onlara olan ilgimi. Parmakları saçlarıma giderken başını hafifçe yana yatırdı ve daha dikkatli baktı yüzüme. "Ben bile incelememişimdir kolyemi o kadar." dedikten sonra dudağının kenarı hafifçe yukarı kalkmıştı ancak asıl gülen gözleriydi. Son on dakikadır kolyeyi izlediğimi varsayarsak haklı bir cümleydi.
"Kolyemi derken yanlış şahıs eki getirdin yalnız, kolyeni olacaktı o. Benim kolyem bu." dediğimde yüzünde oluşan eğlenen ifadeyle dirseğini yanımdan koltuğa yasladı ve böylece aramızdaki mesafeyi azalttı. Yeni duş almıştı, saçları henüz nemliydi ve bu şampuanının kokusunu burnuma getirmeyi kolaylaştırmıştı.
"Bakıyorum sahiplenilmiş hemen?" diye soru sorarcasına konuştuğunda elimi kaldırıp saçlarını karıştırdım. Dirseğini yaslamış olduğu koluyla elimi yakalayıp yanağına yasladı ancak elini oradan çekmedi. Elim biraz soğuktu, sıcak tenine değince anladım.
"Çok sevdiğim biri verdi, o yüzden." diye cevapladım o gözlerini kısarak bana bakarken. Güzel bir cümleydi bence bu ama o hiç istifini bozmamıştı, hala öyle şüpheyle bakıyordu aklından ne geçiyorsa. Tam kaşlarımı çattığım sırada bu merakımı sorduğu soruyla silip atmış oldu.
"Benim adımı da dağlara çıkıp haykırmak istiyor musun?" diye sorduğunda zaten dağınık olan zihnim allak bullak olmuştu. Afalladım ve birkaç saniye neyden bahsettiği hakkında düşünmeye çalıştım. Benim kaşlarım çatık, ağzım hafif açık kalmıştı. Lodos ise tüm ciddiyetiyle cevabımı bekliyordu. Daha önce dağa çıkıp haykırmakla alakalı bir muhabbetimiz mi oldu diye düşünmüştüm, çok kısa bir saniye hafızamı mı kaybettim diye kalp krizi geçirecek gibi olmuştum bunun yüzünden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Sana İstediğinde Gülümser
Teen FictionGündüzü alt edemiyorsan kapında gece bekler. Çünkü yıldızlar sana istediğinde gülümser. Cehennemin dibine hoş geldiniz, derler ki acı bir hapishanedir. Hücremden çıkmama izin veriniz.