- 10. Bölüm -
"Zamanda yolculuk zararla son bulur"
Kütüphaneye yine Lodos'un teşrif etmediği bir ders çalışma saatimizin sonunda, kızlarla kafeteryada oturmuştuk. Ben her zamanki gibi çayımı almıştım, Defne ve Ayla ise tercihlerini kahveden yana kullanmışlardı. Onlarla olan samimiyetimin gittikçe artması bana iyi geliyordu. İkisi hakkında da hiç kötü düşüncem yoktu şimdilik, güzel insanlardı.
Çayımın son yudumunu da aldığımda omuzlarımın üzerine iki el kondu ve tepemden Zamir Barkın konuşmaya başladı: "Hanımlar, izninizle Melina'yı bir süreliğine sizden alabilir miyim?"
Eğer canımın sıkkın olduğu günlerden birinde olsaydık bu isteyeceğim son şey olurdu. Bu yüzden kızlara kaşlarımı kaldırarak bu teklifi reddetmeleri için baskı kurardım. Ancak şaşırtıcı şekilde iyi hissediyordum. Aklım ister istemez dün gece aldığım hediyeye kaydı, belki de Lodos'un kurduğu 'bunu taşıdığın her günün güzel olsun' cümlesi bende bu değişikliği yapmıştı.
Pekala, belki biraz abartmış olabilirim.
"Sonra görüşürüz kızlar," diyerek onlara gülümsedim ve Zamir ile birlikte kafeteryanın çıkışına ilerlemeye başladık. O sırada karşıdan gelen Lodos Ertekin bir kez ikimizi süzdü sadece ve eskisinin aksine rahatsız edici bakışlar atmak yerine tam ilerisine bakarak bizi görmezden geldi. Beni hiç tanımıyormuş gibi yanımdan geçip gitti. İşte bu afallamama yetmişti. Bir an iyiydik ve bir anda da buz gibiydik. Bunun tüm suçlusu onun bozuk dengesiydi. Benim alanıma girdiği an onun hareketlerini kestirebilmek için harcadığım enerji beni yoruyordu ama onun dengesizliği onu asla rahatsız etmiyordu. Bu nasıl mümkün olabiliyordu ki?
Omzuma dokunan Zamir ile düşüncelerim bir bulut gibi dağıldı. Gerçek dünyaya dönerek dikkatimi ona vermeye çalıştım.
"İyi misin? Az önce söylediğimi duymadın bile." dediğinde kaşlarım çatıldı. Gerçekten de tek kelimesini bile duymamıştım.
"Özür dilerim, bir an aklım dağıldı. Ne diyordun?"
Zamir tatlı bir gülümsemeyle şapşallığımı görmezden geldi ve sorusunu tekrarladı: "Dün nasıl geçti diye soruyordum."
"Şey, aslında sabah ruhsuz bir şekilde uyanana kadar ne yapacağım hakkında hiç fikrim yoktu. Ama sonra büyük bir kısmımın onların yanına gidip içini dökmek istediğini fark ettim. Yanlarına gittim, ben gittiğimde işleri bitmişti. İkisini son kez yan yana yakalamışken içimden ne geliyorsa söyledim." dedim ve oldu bitti der gibi omuz silktim. Zamir tüm dikkatiyle beni dinliyordu. Söz sırasının ona geldiğini fark ettiğinde "O halde senin için iyi geçmiş gibi." diye bir yorumda bulundu. Dudaklarımı birbirine bastırarak bir saniye düşündüm.
"Bu olaya ne kadar iyi denir bilemiyorum ama benim rahatladığım kesin."
"İyi misin Melina, gerçekten?" diye yoğun bir bakışla sorduğunda bu soruyu gerçekten düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Sana İstediğinde Gülümser
Teen FictionGündüzü alt edemiyorsan kapında gece bekler. Çünkü yıldızlar sana istediğinde gülümser. Cehennemin dibine hoş geldiniz, derler ki acı bir hapishanedir. Hücremden çıkmama izin veriniz.