- 3. Bölüm -
"Yenilen insanlar eğlenmezler."Oldukça yavaş geçen bir hafta sonu geçiriyordum. Bir cumartesi günü, böyle olmamalıydı bence. Sanırım çok erken kalktığım için böyle hissediyordum. Çünkü kahvaltımı yaptığım gibi hafta sonuna kalan tüm derslerimi bitirmiştim. Artı olarak yarım bıraktığım kitabımı da bitirmiştim ancak yenisine başlamak gibi bir niyetim yoktu. Bu yüzden hoca isterse falan diye not alarak okuduğum kitabın notlarını temize geçirdikten sonra bile saat yeni yeni öğlene denk geliyordu. Canım bir şeyler izlemek istemiyordu. Temizlik yapmama gerek yoktu, çünkü dün derslerimin hapsini hafta sonuna bırakmak için evi temizlemiş, sonrasında da Cheddar ile birlikte uyuyakalmıştım. Geriye akşam karnımı doyurabilmem için yemek yapmak kalıyordu. Çalışma masamdan oflayarak kalktım ve adımlarımı mutfağa yönlendirdim. Üzerimde çilekli pijamalarım vardı. Bu aklıma çilekli turta yapma fikrini düşürdü. Ancak evde tam buğday unum kalmamıştı ve çilek de yoktu. Ayrıca dolabı açtığımda da pek iç açıcı bir manzarayla karşılaşmadım. Sebzelerim bitmişti. Makarna tarzı hamur işi canım istemiyordu ve bu durumda bu evde yaşayan birilerinin markete gitmesi gerekiyordu.
Buz dolabının kapağını kapattıktan sonra Cheddar'a döndüm. "Markete gitme sırası sende." dedim otoriter olduğunu düşündüğüm bir ses tonuyla. Fakat Cheddar öyle düşünmüyordu anlaşılan, ayaklarımın dibinde dönüp duruyordu. Aslında, onun da yürüyüşe çıkması gerekiyordu.
Geriye sadece ben kaldığım için pijamalarımı değiştirme amacı ile odama geri döndüm. Üstüme koyu gri bir eşofman takımı geçirdim. Saçımı topuz yapıp makyajsız olduğumdan dolayı güneş gözlüğümü taktım. Makyajsız olmak sıfır sorundu ama göz altlarım bugün yorgun görünüyordu ve ben bir şey sürmek istemiyordum. Dolayısıyla güneş gözlüğü ile kendimi rahatlatmam gerekiyordu.
Cheddar'ın tasmasını ayarladıktan sonra beyaz spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Havalar yavaştan serinlemeye başlıyordu ve bugün hava çok güzeldi. Ne üşütüyordu ne de terletiyordu.
Siteden çıkıp market için sağa dönüş yaptım, Cheddar'ın coşkusu ve tuvaleti yüzünden on dakikalık yol neredeyse iki katına çıkmıştı. Sonunda markete vardığımda çıkış kapısında beliren bir adet Lodos Ertekin dikkatimi çekti. Aynı şekilde ben de onun dikkatini çekmiş olmalıyım ki beni hemen fark etti ancak Cheddar ona benden daha çekici gelmişti sanırım. Aslında düşününce Cheddar gibi bir köpeğe taviz vermemek elde değil. Kendi köpeğim diye söylemiyorum. Lodos eğilip Cheddar'ın ön partilerinden birine uzanırken "Durun kendim hatırlayım, siz... Mozarella olmalısınız!" diye soğuk espirileri ile donatılmış cümlesini kurdu.
"Ha-ha-ha." derken yapmacıklığı iliklerine kadar hissettirmiş olmalıydım. "İsim seçimim ile dalga geçme artık."
"Artık?" diye sordu tek kaşını kaldırarak.
"Sana ilk söylediğimde de suratından kendi kendine dalga geçtiğin belli oluyordu. İçinden 'Cheddar ne alaka mesela?' diye sorduğunu sanıyordun ama hayır, yüzünden de okunuyordu."
"Sakin ol lütfen. Parmesan huysuzlanıyor." diye peynir isimlerini sıralamaya devam etti ve ona bezgin bir şekilde bakarak boşuna sarf etmiş olduğum nefesime acıdım.
"O gün gördüğüm abin miydi?" diye sorduğumda Cheddar ile flörtü bırakıp ayağa kalktı. Böylece iletişim için aşağı bakarken yukarı bakmaya başlamıştım. Malum, boy farkı.
"Evet."
"Buralarda mı oturuyorsunuz?"
Kafasını salladı. "Ortak evimiz var, Defne sitesinde." Benimle karşılaştığı gün hemen hemen aynı yere gittiğimizi söylerken oldukça ciddiymiş. Karşı sitemde oturuyordu resmen!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Sana İstediğinde Gülümser
Teen FictionGündüzü alt edemiyorsan kapında gece bekler. Çünkü yıldızlar sana istediğinde gülümser. Cehennemin dibine hoş geldiniz, derler ki acı bir hapishanedir. Hücremden çıkmama izin veriniz.