27.BÖLÜM

44 4 6
                                        


Çiçekler, çiçeklerle dolu bir bahçe mis kokulu bir bahçe. Hayır, papatyalarla dolu bir bahçe, güzel kokusu beni mest ediyor.

"Güneş. Sevgilim." Diyor bir ses duygulu. Gözlerimi yavaşça aralıyorum, Umut'u görüyorum, ağlıyor. Korkuyorum, ne olduğunu kavrayamıyorum. Hafızamı zorluyorum. Bebeğim aklıma geliyor.

"Bebeğim nerede?" diyorum yataktan doğrulmaya çalışırken düz karnımı görüyorum, korkuyorum. Yatakta doğrulmaya çalışınca karnım acıyor. Odanın köşesinde Elmas teyzeyi görüyorum, elinde bir şey tutuyor, battaniyelerle sarılı bir şey. Bana doğru yürüyor.

"Bebeğin burada?" diyor Elmas teyze, mutlulukla gözlerim doluyor.

Bana battaniyeyi uzatıyor, battaniyeyi tutuyorum titreyen ellerimle battaniyenin içinde minik bir yüz görüyorum gözlerim buğulanıyor, çenem titriyor. Minnacık bir yüz, leblebi kadar bir burun, küçük dudaklar. Bu benim bebeğim. Ağlıyorum tutmaya kıyamıyorum o kadar minik görünüyor ki.

"Çok küçük." Diyorum.

"3000 gram annesi." Diyor Elmas teyze. Ben anne mi oldum diyorum kendime, ne ara oldu her şey.

Ağlıyorum hüngür hüngür ağlıyorum. Bebeğimin yüzünü göremiyorum gözlerimi kapatan gözyaşları yüzünden. Etrafımdaki hiçbir şeyi umursamıyorum. Ağlıyorum sadece inanamayarak. Rahatlıyorum, kalbimin bir parçası sevgiyle mutlulukla doluyor. Bebeğimi, minik kızımı kendime daha çok yaklaştırıyorum. Kokluyorum onu, bebeğimi kokluyorum. Sanki bir çiçek bahçesinden çıkmış gibi kokuyor papatya kokuyor benim kızım.

"Papatya." Diyorum.

Umut "Ne?" diyor.

"Kızımızın adı." Diyorum. Umut yanıma geliyor bana sarılıyor ve bebeğimize bakıyor. "Papatya."

"Bizim minik Papatya'mız." Diyor. Yüzündeki tebessümü, gözlerindeki mutluluk gözyaşlarını hissedebiliyorum. Papatyama bakıyorum, masumca uyuyor, çok masum görünüyor.

Odaya doktor giriyor gerekli kontrolleri yapıyor. Bebeğimin gayet sağlıklı olduğunu söylüyor. Ve bebeğimi emzirebileceğimi söylüyor. Emzirmek çok garip bir kelime gibi geliyor. Doktor odadan çıkıyor.

"Nasıl emzireceğim?" diye soruyorum Elmas teyzeye.

"Ah canım benim." Diyor ve yanıma geliyor. "Sen ilk önce Papatya'yı bana ver göğüsün aç." Bebeğimi Elmas teyzeye veriyorum ama göğsümü açmaya utanıyorum. Umut odanın diğer ucunda arkası dönük duruyor ama ben Umut'tan değil Elmas teyzeden utanıyorum. Elmas teyze utandığımı anlamış gibi kafasını çeviriyor. Göğsümü açıyorum, Elmas teyze Papatyamı elime veriyor. Göğsümden birkaç damla süt damlıyor.

"Şimdi göğsünü Papatya'nın ağzına koy." Diyor

"Boğulmaz değil mi?" diye soruyorum.

"Hayır canım, sen merak etme o rahatlıkla sütü içer, sadece göğsünün burnunu kapatmamasına dikkat et."

Göğsümü yavaşça Papatyamın dudaklarına değdirdim, ağzını açıp sıkıca tuttu göğsümü emmeye başladı o emdikçe ben ağladım. Ben anne olmuştum. Bebeğim vardı, bu bir rüya değildi. Ben artık anneydim. Minicik bir kalp, bir ruh, bir beden ve en güzeli de o benim ruhumun bir parçasına sahipti.

"Umut?" dedim ağlamaklı olan bir sesle. "Turuncu saçları var." Dedim bir yandan güldüm bir yandan ağladım.

"Biliyorum sevgilim." Dedi ve gülümsedi ardından gözünden bir damla yaş aktı.

Artık kalbim huzur doluydu üzerimden büyük bir yük kalkıp beni huzursuz etmeyen bir yük binmişti. Korkmuyor değildim ama en azından artık bebeğimin sağlığı için endişelenmeyecektim. Mutlu olabilecekmişim gibi geliyordu bana, ruhum sonsuz huzura kavuşacakmış gibi hissediyordum. Benim bir çocuğum olmuştu şaka gibi geliyordu ama gerçekti. Hüzünle mutluluk karışımıydı hissettiğim duygu ya da sadece hüznün sona erdiğini bildiğim, hissettiğim için böyle düşünüyordum.

PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin