2.BÖLÜM

297 113 29
                                    

     Çantamı aldım ve adamın bana verdiği kartı hızlıca içine attım, hesabı ödeyerek kafeden çıktım dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Ama olsun çok mutlu hissediyorum ıslanmak umurumda bile değil. Yine de yağmur damlaları vücuduma her değdiğinde irkiliyorum.

     Kafede olanları aklımdan geçirdiğimde içim içime sığmıyor. Anneme hemen söylemek istiyorum benimle gurur duymasını istiyorum. Bunu çok istiyorum. Çünkü ilk defa tüm kalbimle istediğim bir şey var. Annemin buna izin vereceğine eminim çünkü gerçekten iyiyim. Tüm kalbimle inanıyorum.

   Üç katlı beyaz renkli evimizin önüne geldim ve yemyeşil çimenli bahçeden içeriye girdiğimde ilk görünen küçükken sallanırken kendimi uçuyormuş gibi hissettiğim salıncağım oluyor. Kapıya doğru yaklaştığımda burnuma yağmurda ıslanan güllerin harika kokusu geliyor. Adımlarımı yavaş yavaş atmaya başlıyorum mutluluğumu doyasıya yaşayabilmek için. Kapıyı çalmadan önce derin bir nefes alıyorum sonra kapının ziline basıyorum. Zil sesi bir bebeğin oyuncak çıngırağını salladığında ki sese benziyor. Kapı açılıyor ve annemin şaşkın ve sinirli bakışları beni buluyor.

"Bu ne hal böyle!"

"Galiba biraz ıslandım ama çok güzel bir haberim var."

"Biraz ıslandığına emin misin? Taksiyle neden gelmedin? Neyse geç içeri konuşalım."

    Ayakkabımı çıkarttığımda çoraplarımın bile ıslandığını gördüm. Odama çıkmak için merdivenlere yöneldiğimde annem ıhlamur yapacağını söylüyor.

   Odama çıkıp ve kıyafet dolabımdan siyah eşofman takımımı alıp giyiyorum ve sonra saçlarımı kurutuyorum. Çantama yöneldiğimde çok ıslanmış olduğunu gördüm. Çantamın içindeki kitapların sayfaları sırılsıklam olmuş. Kitapları çıkartıp kalorifer peteğine koydum ve çantamı da. Çantamdan adamın verdiği yarısı ıslanmış kartı alıp salona indim annemin elinde tepsiyle koltuğa oturduğunu görünce hemen yanına oturdum. Elimdeki kartı uzattım. Sonra konuşmaya başladım.

   "Anne ben sana Ayça ile ders yapmaya gideceğimi söylemiştim ama onunla gitmekten vazgeçtim. Biraz kafa dağıtmak istedim. Sana yalan söylediğim için özür dilerim. Bir kafeye gittim orada biraz oturdum. Sonra benim yaşımda karoke yapanları gördüm ve bende yapmak istedim. Ve yaptım herkes sesimi çok beğendi. Hatta ikinci defa söylememi bile istediler sahneden indikten sonra Cevdet Kapucu adında bir müzik okulunun sahibi bana bu kartı verdi." Dedim eline verdiğim kartı işaret ederek. Çok düşünceli ve sinirli bir bakış attıktan sonra konuşmaya başladı.

 "Birincisi; bundan sonra bana yalan söyleme. İkincisi; hayır bu kursa gidemesin çünkü senin hedeflerin var. Ve biz senin iyi bir meslek sahibi olman için uğraşıyoruz. Sen bu kursa gidersen sadece müzikle ilgilenmek istersin. Biz senin daha iyi bir mesleğe sahip olmanı istiyoruz. Bir şarkıcı değil. İyi bir iş kadını olmanı istiyoruz." Gözyaşlarımın gözlerime hücum ettiğini hissediyorum. Ağlamak istemiyorum. Güçsüz görünmek istemiyorum. Ama yanağımdaki ıslaklığı hissettiğimde çoktan ağlamaya başladığımı anladım.

  "Hayır, anne giderim çünkü bunlar sizin hedefleriniz sizin istekleriniz ama ben bunu istemiyorum hiçbir zaman da istemedim ve istemeyeceğim. Bu benim hayatım buna siz karar veremezsiniz. Ve bu kursa gideceğim." Annemin elindeki kartı yırtarcasına aldım ve koşarak odama çıktım. Yatağıma oturdum. Şimdi hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdim. Bu hayat benim sadece benim kimsenin istediklerini yapmak zorunda değilim. Nasıl yaşamak istiyorsam öyle yaşarım buna kimsenin karışmasına izin vermeyeceğim.

   Gözümden yaşlar akarken peçete almak için yatağımdan kalktım. Bir an başım döndü. Ağlamaktan ıslanan yanaklarımı sildim. Sonra duşa girdim. Papatyalı şampuanımla saçlarımı yıkadım. Sıcak su bedenimi tamamen olmasa bile biraz rahatlatmıştı. Dolabımdan üstünde papatya resmi olan siyah pijama takımımı çıkarttım. Giyinirken başımda çok acı veren bir ağrı hissettim. Çekmecemden ağrı kesici çıkardım ama su yoktu. Aşağı inmeyi hiç istemiyorum ama buna mecburum. Ayağıma beyaz çoraplarımdan birini giydim ve merdivenlerden inmeye başladım. Başımda dönmeye başlayınca ayakta durmak çok zor olmaya başladı. Annemin salonda olmadığını görünce rahatsız oldum. Babam gelmiş olmalıydı herhalde mutfakta olmalıydılar. Ve ben mutfağa gitmek istiyorum ama onlarla karşılaşmak istemiyorum. Mutfağa girdim. Annem ve babam mutfaktaydı. Babam bana hiçbir şey demedi olanları öğrenmiş olmalıydı, kendime su bardağı çıkarttım ve su doldurdum. Bardağı elime aldım odama çıkmak için bir adım attım ve başım fazlasıyla dönmeye başladı. Bardak elimden düştüğünde sesi yankılandı yere baktığımda paramparça olmuş bardağı gördüm. Başımın dönmesi çok şiddetlendi ve elimde olmadan gözlerimin kapandığını hissediyordum. Ve yere düştüğümde cam parçalarının kollarıma batışını...    

*

*

*

Merhaba bu bölüm biraz daha kısa oldu. Umarım beğenirsiniz. Okuduktan sonra oy verip yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim. :)

PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin