8.BÖLÜM

123 76 27
                                    


Anahtarımı çantamdan çıkartıp kapıyı açıyorum. Ve annemle babam kapının önünde dikilmiş bana bakıyorlar. Şaşkınca bakıyorlar çok şaşırmış gibi.

"Saat on bir oldu farkında mısın?" diye azarlıyor annem. Saat on bir olmuş ben o saate kadar ne yaptım gerçekten. Erken saatten beri dışarıdayım ve o kadar süre ne yaptım.

"Hayır, değilim." Ve büyük bir kavgaya başlangıç yapıyorum.

"Bu saate kadar neredeydin?" bu sefer konuşan babam oluyor.

"Seni ilgilendirmiyor." Dedikten sonra odama çıkıyorum.

'Yalnız büyük terbiyesizlik yaptın' diyor iç sesim. Evet gerçekten büyük terbiyesizlik yaptım. Bunun farkındayım ama onlar da hak etti. Babam kredi kartlarımı kapattırdı mesela. Beni önemsemiyorlarsa bende onları önemsemem.

'Onlar senin annen ve baban onlara terbiyesizlik yapamazsın.'

Üzgünüm iç ses yaptım bile. Her şey karşılıklı olmalı bence.

Sabah tam yapamadığım duşu şimdi yapabilirim. Kıyafetlerimi çıkartıp yatağımın üzerine koyuyorum ve bornozumu giyip odamdaki banyoma giriyorum. Aynadan kendimi görünce korkuyorum. Kısa saç yakışmış ama alışık değilim. Sabah yere fırlattığım şampuan kutusu hâlâ orada sinir bozukluğuyla gülüyorum. Bornozumu çıkartıp yıkanıyorum. Kısa saçlarımı yıkamak çok kolay oluyor.

Duştan çıktıktan sonra üzerimi giyinip yatağıma uzanıyorum ve bir an Umut geliyor aklıma kustuğumda benimle ilgilenmesi, beni dinlemesi, beni bir sapıktan kurtarması. Aşık olmuyorum sadece iyi birisi olduğunu düşünüyorum.

Acıktığımı hissediyorum çünkü sadece sabah az kahvaltı ettim ve onu da kustum. Saat on bir olduğu için bir şey yiyemem ve yaptığım terbiyesizlikten sonra aşağıya inmeye yüzüm yok ama pişman değilim sadece onların imalı bakışlarından kaçıyorum.

                                                                                      ***

Sabah harika bir gün olmasını dileyerek uyanıyorum. Ama sıkıcı bir gün daha beni bekliyor gibi gözüküyor. Yatağımdan kalkıp banyodaki işlerimi bitiriyorum. Üzerimi değiştiriyorum ve çantama gerekli eşyalarımı koyup üçüncü kattaki odamdan en alt katta olan mutfağa doğru ilerliyorum.

Aşırı derecede açım dün akşam yemeği yemedim. İki dilim ekmeği kızartıp birinin üzerine beyaz peynir diğerine nutella sürüyorum. Yanına da bir bardak süt.

Ellerimi yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra evden çıkıyorum. Tabi ki iş bulmaya gidiyorum. Bir kafe olabilir bir mağaza para kazanabilmem yeterli ama açıkçası çalışmak istemiyorum. İtici geliyor ben evde kendi eşyalarımı toplamaya bile üşenirim.

İnternette gördüğüm iş ilanı veren bir kafeye doğru yürüyorum. Çalışmak hiç istemiyorum ama müzik kursunu istiyorum ama bazen evde oturup ders çalışmak daha mantıklı geliyor. Pes etmemem gerekli yoksa annemle babamın eline onların istediği şeyler geçmiş olur.

Yanımda bir araba duruyor ve bu annemin arabası "Bin tatlım." Annemin yanındaki koltuğa biniyorum. Bana bir zarf uzatıyor elinden alıyorum. " Bak tatlım bunun içinde senin bir yıllık kurs ücretin var."

"Ne! Neden anne zaten iş bulmaya gidiyordum."

"Tatlım ben babandan gizli para çektim, sen iş bulduğunu söyleyeceksin ve bir hafta sonra işi de kursu da bıraktığını söyleyeceksin ama kursa devam edeceksin. Ben senin maddi olarak her zaman yanında olacağım."

PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin