Artık eve gitme vakti gelmişti. Evime beş aydır gitmemiş olsam da sanki daha dün o kapıdan annemle yemeğe gitmek için çıkmış gibi hissediyordum. Sanki eve beş aydır gitmemiş gibi değil de birkaç saatliğine gitmemiş gibi hissediyordum. Saniyeler, dakikalar, saatler, günler, aylar birbirinin ardınca sıralanmıştı benim haberim olmadan. Sanki hayatımın beş ayı çalınmış gibiydi. Beş ayda kaybettiğim şeyler çok fazlaydı. Bu hayatta en güvendiğim, sevgisine, desteğine en çok ihtiyaç duyduğum kişiyi kaybetmiştim. Dünyadan bir can ayrılmıştı ama bir can geliyordu. Karnımdaki çocuk benimdi, o benim minik bebeğim olacaktı. Buna hazır değildim hem de hiç. Ona bakamazdım, tek başıma veya Umut yanımda olsa da bunu yapamazdım. Buna hazır değildim.
"Güneş üzerini değiştirmende yardımcı olmamı ister misin?" Beste'nin sorusuyla irkilerek ona baktım. Taburcu olacağım için dün bana hamile kıyafetleri almıştı ve eliyle poşeti işaret ederek gitmek için beni hazırlamakta yardımcı olmak istiyordu.
"Olur Beste." Dedim boğuk çıkan sesimle.
"Erkekler sizi dışarı alalım." Dedi Beste Umut'la Baran'a kapıyı gösterirken. Onlarda hızlıca dışarı çıktılar.
Onlar çıktığında yatakta doğrulup üzerimdeki örtüyü çektim. Beste de üzerimdeki hastane önlüğünü çıkartıyordu. Hastane önlüğünü çıkarttığında çıplak kalan ve kocaman olmuş karnımı görmek garip hissettirdi. En son aynadan baktığımda sadece ufak bir şişlikti ama şimdi. Karnımın içinde bir balon varmış gibiydi. Hiçbir şeye hazır değildim. Sanki beş ayı hiç yaşamamıştım.
Beste poşetin içinden bir çift eşofman takımı çıkarttı ve giydirdi. Yumuşak eşofman biraz olsun daha iyi hissetmeme sebep oldu.
"Canım senin için birkaç parça daha bir şey daha aldım diğer poşetlerde." Derken eliyle yere koyulmuş poşetleri gösteriyordu.
"Teşekkürler Beste sana çok yük oldum."
"Öyle şey olur mu kuzum tabi ki de olacaksın. Ben senin yerinde olsam sen bana yardımcı olmaz mıydın?"
"Olurdum Beste ama yine de kimseye yük olmak istemiyorum."
"Öyle düşünme ben sana yardımcı olmaktan memnunum ve en yakın arkadaşınım. Bir daha böyle dersen gerçekten küserim."
"Teşekkür ederim Beste." Derken sesim titremişti ve ardından birkaç damla gözyaşı onu takip etti.
"Ağlamak yok Güneş yoksa bende ağlayacağım." Derken Beste'nin sesi de titremişti ve bana sıkıca sarılmıştı.
"Tamam." Derken gözyaşlarımı durdursam da içimde akan gözyaşları hiç durmayacak gibiydi.
"Canım birazdan polisler gelecekler ifadeni almak için sonra da eve gideceğiz."
"Tamam Beste." Dedim onaylarcasına. Ardından beş dakika içerisinde polisler hastane odasına girdi ve Beste'yi çıkarttılar.
Bir sürü soru sormaya başladılar, hepsine olabildiğince sakin bir şekilde cevap verdim. Nihayet polislerin soruları bitince eve gitmek için yola çıktık.
***
Umut ve Beste ile sitemize varmıştık. Beste kendi evine giderken biz Umut'la bizim eve gitmek için asansöre binmiştik. Kapımızın önüne gelince boğazıma bir yumru oturmuştu. Umut kapıyı açmak için anahtarı cebinden çıkartıp kapıyı açtığında ise temizlik kokusunun ardından tanıdık koku geliyordu. İçeriye doğru attığım ilk adımımda tanıdık koku daha çok ciğerlerimi doldurdu ve bir damla gözyaşının gözlerimi terk etmesine sebep oldu. Mutfaktan yemek kokusu gelirken annemin odasına yöneldiğimde tanıdık koku bir az daha arttı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya
ChickLit🌼 Bana göre üç renk var dünyada ya da benim hayatımda üç renk var. Siyah, beyaz ve sarı. Siyah benim için kötülük yerine iyiliği temsil eder, kusurlarımızı ve bizim kötülüklerimizi örter. Bu yüzden bizde yaptığımız kötülükleri unuturuz ve iyi bir i...