*6.BÖLÜM* COĞRAFYA HOCASI.

1K 77 21
                                    

"Bence çok basit bir şey, kız kesinlikle coğrafyacısını sevmiyormuş, o yüzden öyle söylüyormuş."

Okula dönmüş, olanları bizimkilere anlatmıştık.

İzem bu işe daha fazla bulaşmamızı istemiyor ve sadece istememekle kalmayıp bir ton saçma şey üretiyordu.

"Abi bu kız hangi coğrafyacıdan bahsediyor, Veka kolejinin mi Osman kolejinin mi?"

Berkanın sorusu mantıklıydı. Bunu öğrenmeliydik.

"Her şeyi biz bulmak zorunda mıyız ulan?"

Efsa'da haklıydı. Barlas uzun bir of çekip kolunu omzuma attı. Tabii ki de bir adım öne çekildim ve kolu yere düştü. Ona hâlâ kızgındım. Bana söyledikleri affedilir cinsten şeyler değildi.

"Bi fikrim var ama şey... Biraz tehlikeli."
Berkan'ın tehlike anlayışının sigara içerken öğretmene yakalanmak olduğunu bildiğimden umursamazca "Ne buldun Berkan?" dedim.

"Buranın arşiv odası okuldan ayrı ve kulübe halinde. Yani yangın sırasında orası yanmamışsa Osman Koleji'ninde Veka Koleji'ninde belgeleri oradadır."

İzem ellerini çırpıp "Ay haklısın," diye cıvıldadı. Şu an İzem'le dalga geçerdim ama cidden iyi fikirdi.

"İyi fikir," dedi Barlas zihnimi okurcasına.

"Ama derse girmezsek bunların hiçbirini yapamayız. Millet, ders Coğrafya. Kürşat hoca kız erkek farketmez bi ton laf söyler valla."

Enes'in bu sözleri üzerine hepimiz kantinden kalkıp Coğrafya sınıfına gittik. Kürşat Özdemir sinirli ve bir o kadar da acımasız bi' öğretmendi. Her şeyin tam cevabını ister yarım cevaplarda anında sıfır verirdi. Yani kısaca uyuz öğretmen tiplemesi. Coğrafya sınıfının kapısındayken öğretmenin henüz girmemiş olduğunu farkettim ve rahatladım. İçimi hâlâ rahatsız eden bir konu vardı. Barlas'la aynı sırada oturmak zorundaydık. Tartışmamız üzerinden zaman geçmesine rağmen onunla iletişim bile kurmuyordum. Şimdi aynı sırada olmamız mecburen iletişim kuracağımız anlamına geliyordu. Ben düşüncelere dalmışken, hoca içeri girdi ve düşüncelerime son verdi. Huysuzca sırama doğru ilerlerken Barlas sırıtıyordu ama onunla konuşmayacaktım. Öküz. Bana o kadar şeyi ima ettikten sonra biraz zordu.

"Çocuklar konumuz ekonomi. Beş saniye içinde not alma pozisyonuna geçmeyene sıfır veririm."

Kürşat hocanın gür sesi sınıfı toparlamaya yetmişti. Eğleniyormuş gibi bir sesle "Çocuklar vazgeçtim. Sözlü yapmayı istiyorum," dedi. İşte şimdi tam olarak bitmiştim.

"468 Mustafa, ekonominin tam tanımını yap."

Zavallı Mustafa. Korkudan titriyordu. Onun yerinde olmayı istemezdim.

-

Dersin son beş dakikasıydı. Kürşat hoca ben, Selim, Efsa ve İzem hariç herkese soru sormuştu.
"Son kurbanım da, İzem Sarar. Söyle bakalım 1900lerin ekonomik durumu nedir?" dediğinde gözlerinde alay kırıntıları vardı.

Bilerek bu kadar saçma sorular soruyordu. Sıfır almamızdan hoşlanıyor gibiydi. Kaldı ki biz daha ekonomi konusuna gelmemiştik.

"Iıı şey... Hocam zenginler daha fazlaydı." Kürşat hoca hoşnutsuz bir şekilde İzeme baktı ve "Seni ahmak. Sıfır," dedi. Daha sonra 1900lerin ekonomisini en ince detaylarına kadar anlatıp dersi bitirdi. 1900lerin ekonomisini bu kadar detaylı ve net bilmesi çok tuhaf gelmişti ama üstünde durmadım. İzem ağlamak üzereydi. Hem sıfır almış hem de hakaret yemişti. Onun omzunu sıvazlayıp aşağıya indik. "Arşiv odasına ne zaman bakıyoruz?"

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin