*10.BÖLÜM* ALEV.

924 61 11
                                    

"Hayvan. Ne yaptın lan sen? Bu kadar mı korkuyorsun yakalanmaktan? Öldürdün sen onu, öldürdün. Orospu çocuğu. Ben aynı durumda hiç tereddütsüz Ilgın'ın boynunu kesseydim ne hissederdin lan? Seviyordum lan ben onu! Seviyordum ben onu. Bu işte bundan sonra yokum Barlas. Unut beni."

Uzayın ağzından çıkan kelimeler beni korkutuyordu. Çıldırmıştı. Onun yerinde kim olsa onu yapardı ama bu... Uzay için bile fazlaydı. Beyaz, demirden yapılan kapıya doğru yürüdü. Birkaç adım attıktan sonra yerde kanlar içinde yatan cansız bedene baktı ve buruk bir şekilde gülümsedi.

"Ilgın'a dikkat et Barlas. Sen benim en sevdiğimi aldın. Ilgın'ın kalbini sökmemem için bir sebep söyle bana."

Gittikçe ruhsuzlaşırken kapıya döndü ve odadan çıktı. Daha fazla gücüm kalmamıştı. Bacaklarım beni taşımıyordu ama bilincim hala yerindeydi, fazla yerinde. Kan ile boyanan beyaz zemin halısının üzerine yığıldım. Eşofmanımın çoğu yeri kan içindeydi. Beyaz koşu ayakkabılarım kırmızıya boyanmıştı. Hiçbir şey yapamadan karşımdaki mavi ahşap dolaba bakıyordum. Odadaki beyazdan farklı olan az eşyadan birisiydi. Takırtıları duymaya başladım. Yan odadaki birisi kafasını duvara vuruyordu. Burası acil durum katıydı. Umursamadım. Efsa'nın nefesi sıklaşırken ağzından çığlığa benzer bir hıçkırık kaçtı. Berkan kendi halinde bir köşeye çekilip dolabın tam önüne oturmuştu. Enes ise şoktaydı.

"Biz ne yaptık? Biz ne yaptık? Ben ne yaptım? Ben... Ben öldürdüm onu. Ben arkadaşımı öldürdüm. Ben İzem'i..." Barlas'ın nefesi sıklaşırken durumu daha da kötüleşiyordu. Gırtlaktan gelen bir sesle kahkaha atmaya başladı. Kriz kahkahası. Yalvarış dolu bir kahkaha. Onun yanına gidip kanla kaplı elini tuttum. Ellerindeki sıcak kan elime bulaştığında midem bulanmıştı. Elim kana bulanmıştı çünkü. İzem'in kanına. En yakınımın kanına... Elimi hissetmediği açıkça ortadaydı. Kahkahalarının arasında ufak ufak konuşabiliyordu.

"Ben." Kahkaha.

"Ben mi İzem'i öldürdüm?" Daha uzun süren bir kahkaha.

"Evet, ben artık bir katilim." Sıklaşan nefes, saçlarına dolaşan kanlı eller...

Kırmızı renkli kumral saç ve bu hastanedekilerin görünümüne yaklaşmış bir Barlas.

"Uzay haklı. Ben tam bir şerefsizim. Öldürün beni. Öldürün. Ilgın öldür beni."
Hiçbirimiz toparlanacak halde değildik. Beynimin duygusal tarafı o kadar ağır basıyordu ki... Mantıklı davranamıyordum.

"Ilgın öldür beni. Kurtar beni, lütfen öldür beni."

Barlas sarsılmaya başlamıştı. Titremesi o kadar kuvvetleniyordu ki ne yapacağımı bilmiyordum. Kanlı elim istemsizce havaya kalktı ve Barlas'ın suratına sert bir tokat attı. Mantığım beynimi ele geçiriyordu. Tokat sesiyle birlikte herkes bana bakmıştı. Barlas'ın titremesi ve sayıklaması dururken elini demin tokat attığım yüzüne tutmuştu.

"Beni dinleyin. Vakit kaybediyoruz, çıkmamız gerek buradan ve çıkmadan önce de..." dedim e'leri uzatarak.
"Bu odayı yakmalıyız." Hepsinin gözleri büyümüş bana bakıyordu.

"Saçmalamayın İzem'i burada bırakmayacağız tabii ki de," dedim. Bakışları yine normale dönmemişti.

"Öncelikle etrafında hiç kan lekesi olmayan bir kişi muşamba almak için dışarı çıksın. Bir alt caddede ıvır zıvır satan bir dükkan görmüştüm. Vakit kaybedemeyiz. Yakıt jeli de almanız gerekecek. Çakmak vardır zaten bizde. Yüzünüzü gizlemeyi unutmayın. Enes sen git istersen. Tek olmak istemiyorsan yanına Efsa'yı da al. Berkan sende kontrole git, yani kapının önünde ol."
Bu sözlerimden sonra üçü de hep bir ağızdan "Tamam," demişti.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin