*33.BÖLÜM* SAVAŞ.

584 59 15
                                    

Burnumdan nefes alıp ağzımdan verirken nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Üzerimde ki profesyonel mayo en sevdiğim mayoydu ve tartışmasız en rahatıydı. Kapalı ve bomboş olan spor odasına baktım. Sonra gözlerimi önümde ki maviliğe çevirdim. Suyun berraklığı bana göz kırpıyordu. İcinde bulunduğumiz durumdan, çırpınışlardan, çaresizlikten kurtulmanın yolunu suda arıyordum. Ben bir ateştim ve devamı suda bulmaya çalışıyordum.

Biraz ilerleyip ayağımın ucunu suya değdirdim. Yeterince soğuktu. Gecenin bu vaktinde havuza girme isteğim neyin nesiydi bilmiyorum ama bir an önce suya kavuşmak istiyordum. Suyun temizliğine karışıp her şeyi, kısa bir anlığınada olsa unutmak istiyordum. Etraf karanlıktı. Sadece küçük camlardan içeriye sızan ayın ışığı vardı. Huzur bu muydu? Bu hissi uzun zamandır hayatımdan çıkarmıştım. En sonunda düşüncelerimden sıyrılıp havuzdan biraz uzaklaştım ve nefesimi iyice içime çektim. Kollarımı düz bir şekilde başımın üstünde birleştirip suya doğru atladım. Atlarken dizlerimi kırmamıştım ve bu yüzden başarılı bir şekilde suya balıklama dalabildim. Suyu vücudumda hissettiğimde rahatladığımı hissettim. Basınç iyi gelmişti.

Suyun dibinde yavaşça yüzerken suya bir daha atlamak isteği vardı içimde. Bir daha atlamak ve o basınçın kısa bir süreliğine nefesimi kesmesini hissetmek... Suyun yüzeyine çıkmak için hareketlenirken birinin ayak bileğimi kavramasıyla suyun dibine çekildim. O panikle çığlık atmaya çalıştığım için ciğerlerime dolan su beni mahvetti. Hemen ağzımı kapattım ve sakin olmaya çalıştım. Beni suyun dibine çeken neydi bilmiyorum ama görünmüyordu. Suyun en dibine çöktüğümde sırtımda bir ağrı hissettim. Sert bir şeyle bana vuruluyor gibiydi. Aynı ağrıyı kollarımda hissettim ve yemin ederim kemiklerimin kırılma sesini duydum. O kadar şiddetli bir ağrıydı ki, bu suyun içinde bile beni yakıp küle çevirebilirdi.

Suyun içinde çırpınırken sakin olmam gerektiğini anlayıp gözlerimi kapattım. Ama aynı anda bacaklarımda hissettiğim ağrıyla gözlerim açıldı ve tam dibimde olan bir çift siyah gözle karşılaştım. Simsiyah gözler bana ölümü çağrıştırırken çığlık atmaya başladım. Siyah gözler kaybolduğunda vücuduma ki ağrılarda azalıyordu. Artık içime dolmaya başlayan su ve tükenen nefesim yolun sonuna geldiğimi gösteriyordu. Gözlerim kapanırken saçımda bir el hissettim ve aynı anda suyun dibinden çıkarıldım. Öksürüklerim spor salonunu inletirken beni kurtaran kişiye bakamıyordum bile. 'Kurtarıcım' beni yere yatırıp sakinleşmemi söylerken gözlerim kapalıydı. Sesi aşina olduğum bir ses değildi. Kendime geldiğimde yavaşça gözlerimi açtım ve gözlerim buz mavisi gözlere kilitlendi. Kumral saçları ve çiğ beyazı teniyle tanrıça kavramına yakışıyordu. Sert hatları, çıkık elmacık kemikleri... Tanrım, bu insan olamazdı. Onu tanıyordum. Okulumuzun tartışmasız en yakışıklı ve en zeki çocuğu Kunter'di.

"Biraz daha iyi misin?" dedi ifadesiz yüzüyle. Kadifemsi sesi içime huzuru taşırken kafamı onaylar biçimde salladım. Vücudumda ağrı yoktu. Oysa ki kemiklerimin kırılma sesini bile duymuştum.
"Çok teşekkürler..." Sesim güçsüz bir şekilde çıkmıştı. Kunter ayağı kalkıp bana elini uzattı. Elini yavaşça tutup sakin hareketlerle doğruldum. Ciğerlerim yanıyor, burnum ve boğazım parçalanıyordu.
Kunter bana yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı.
"Gecenin bu vaktinde küçük kız, burada ne işin var?" Sesini en alçak tonda tutuyor oluşu muydu içimi titreten?
"Ilgın..." dedim bana bakan buz mavisi gözlere.
"Adım, Ilgın. Ve sadece biraz yüzmek istedim. Galiba... Ayağıma kramp girdiği için öyle oldu. Tekrardan teşekkürler." Bu kadar ağrıyla bu cümleleri sıralayabilmem mucizevi bir olaydı.
"Bu saatte okul hiç tekin değildir, Ilgın. Bence doğruca odana git." Burnuma işaret parmağıyla küçük bir fiske vurdu ve tüm heybetiyle spor salonundan çıktı. Bugünü asla unutmayacaktım.
-

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin