Gözlerim yoğun ışık yüzünden kamaşıyordu. Tam olarak önüme bakamasam da önümde mavi bir şeyin olduğunun farkındaydım. Tatlı bir sesi vardı ve ne kadar uzağımda olsa da kulağıma fısıldıyordu.
"Merhaba güzel kız."
Gözlerimi biraz daha kısıp sesin geldiği yöne doğru baktım, hiçbir şey görünmüyordu. "Korkma." tekrardan fısıldadığında sesi şu an baktığım yerin tam tersinden geliyordu. Gözlerimin kaldıramayacağı kadar ışık başımı ağrıtırken gözlerimi kapattım.
"Hayatta kalman için bana ihtiyacın var, sana yardım edeceğim minik savaşçı."
Bu sefer daha fazla dayanamayıp sesin geldiği yöne doğru baktım. Karşımda bembeyaz ışıkların arasında mavi bir ışık topluluğu görünüyordu. Farklı olarak hiçbir şey yoktu. Sesimi toparlayıp "Ben savaşçı değilim," diyebilmiştim. Işık huzmesi kıvrılarak farklı şekiller alıp yanıma geldi.
"Sen bir savaşçısın küçük. Ve fazla vaktin olduğu söylenemez."
Bu sözlerden sonra bir anda gökyüzü yırtılırcasına bir gürültü duyuldu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken sesler git gide daha da arttı.
"Sakın direkt olarak hiçbir yere bakma."
Tekrar bir patırtı duyulduğunda gözlerimi sımsıkı kapattım. Kulağıma tekrar fısıldadı.
"Sonraki durak temizliğin eski başlangıcı. Temizliğin ana yerinde başladı bu kirli ruhlar savaşı. Unutulmuş eski kaynağa git ve bitir bu savaşı."
Bir anda içeriye dolan buz gibi soğuk iliklerime kadar donmamı sağlarken konsantre olmaya çalıştım.
"O sizi öğrendiğinde kapanacak tüm kapılar ve mühürlenecek burada sağ kalanlar."
Tuhaf çığlıklar duymaya başladığımda tekrardan kulağıma fısıldadı.
"Sonraki durak temizliğin kaynağında. Orada başladı tüm pislikler. Git ve orayı yeniden temizle. Git ve orayı yeniden temizle."
Siyah bir siluet tüm maviliği kapladı ve çığlıklar git gide çığırdan çıkarken gözlerimi tamamen kapattım. Zayıf bir sesle yeniden kulağımda bir fısıltı duydum.
"Temizliğin ana kaynağı."
Son gücümle gözlerimi açtığımda gördüğüm tek şey karanlıktı.
Tüm bunlar kabustu. Aptal bir kabus, çok gerçekçi bir kabus. Temizliğin ana kaynağı. Çok saçmaydı ama aklıma tek bir şey geliyordu. Hizmetli odası.
Ruhum bedenimden çıkarcasına yataktan fırladığımda Efsa başucumda duruyordu.
"İyi misin?"
Sesi duyduğum anda kafamı diğer tarafa çevirdim ve yatağın yanında yere çömelmiş oturan bir Efsa gördüm.
"Ben ne ara buraya geldim?" dedim buz gibi bir sesle. Beynimdekileri toparlamaya çalıştım. En son coğrafyacının odasında... Aman tanrım. O çığlık. Ruhumu koparıp atan, tüylerimi diken diken eden o çığlık! Bir erkek sesine aitti ve o kadar şiddetli bir çığlıktı ki kulaklarım parçalanmıştı.
"O odadan sonra fenalaştın ve bayıldın. İki saattir uyuyorsun," demişti ama anlamlandıramadığım bir huzursuzluk vardı üzerinde.
Kafamı tamam anlamında salladığımda yataktan çıkmaya hazırlanıyordum."Okul bitmedi, değil mi?"
"Hayır. Tahminimce üçüncü dersteler."
"Şey, Efsa bir şey isteyebilir miyim?" dediğimde Efsa ayağı kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Paranormal"Yine de bize bu gerçeği söyleyebilirsin değil mi?" gözlerime ciddi bir şekilde bakmaya başlamıştı. Gözlerinde ki o alay yok olmuştu. Artık gözleri duygularını yansıtmıyordu. Boş bir duvara bakar gibi Barlas ve bana bakıyordu. "Gerçek," dedi ve o z...