*12.BÖLÜM* ODA.

930 61 11
                                    

Karalara bürünmüş olan gece yerini doğmak için sabırsızlanan güneşe bırakırken uykum ve halsizliğim bedenimi terkedememişti. Ağzımın tamamen kurusa da su alabilecek gücü vücudumda hissedemiyordum. Gözlerimi yavaşça araladığımda tavandaki is lekelerinden başka hiçbir şey göremiyordum. Her bir kemiğim biraz daha sızlarken boynumu yavaşça sağa çevirdim. Komodinimin üzerinde bir bardak su bulduğum için şükür namazı kılabilirdim. Yatağımda doğrulmak için ellerimi yatağıma bastırıp kendimi yukarıya çektim. Bir anda karnıma saplanan acı ve ıslaklık hissiyle donakalırken beynimin dün ile ilgili karanlık kısmına ince ama yeterli bir ışık huzmesi süzülmüştü.

Dün yaşadığım bütün olaylar beynimde sarsıntıya sebep olurken tüm vücudum saf nefretle yanıp tutuşuyordu. Başımı yatağımın başlığına yaslayıp derin bir nefes aldım. Susamış olmam umrumda bile değildi. Artık suyun varlığı ya da yokluğu benim için önemli sayılmazdı. Su, yemek, içmek... Bunlar önemli değildi. Vücudumda yankılanan nefret, bunların önemini kaybetmesini sağlıyordu. Parmaklarım bana bol gelen tişörtün uçlarını kavrarken kendimi birazdan karşılaşacağım manzaraya hazırlamaya çalışıyordum. Bir anda tişörtümü göğsüme kadar çekerken gözlerimi sımsıkı kapattım. Birkaç saniye gözlerim kapalı düşünürken kirpiklerimi kıpırdatarak gözlerimi yavaşça açtım. Ellerim titrerken ağzımdan istemsizce bir hıçkırık sesi çıktı. Başım dönerken ağzımda iğrenç denilebilecek tuhaflıkta bir tat yayıldı.

Midemde tuhaf bir sızı hissederken karnımın morarmış yerlerine bakıyordum. Sararan tenimin çoğu yeri morluklarla kaplıydı. Bazı yerleri mor-kırmızı arası bir renk almıştı. Berbat durumda görünüyordum. Aldığım her nefes zehre dönüp akciğerlerimi yakarken kendimi durduramıyordum. Sıklaşan nefesim ve titremeyi kesmeyen bedenim beni daha da zor duruma sokuyordu. Elimi sağa doğru uzattım ve bardağı kavradım. Bardaktan bir yudum su içip tekrardan komodinin üzerine bıraktım. Beynimle düşünürsem şu anda hiçbir şey hissetmiyordum. Tüm vücudum sızlasa da bunun karnımdaki ağrıyla hiçbir ilgisi yoktu. Parmaklarımı yavaşça mosmor ama pürüzsüz karnımda gezindirirken bunu anlamıştım. Canım acımıyordu. Hayatım hiçbir zaman toz pembe olaylardan ibaret değildi, biliyorum. Yaşadığım çoğu olay bir filme konu olacak olaylarla eşdeğerdi. Ev içinde maruz kaldığım baskı, şiddet ise bunun en büyük örneğidir. Annemin veya babamın bana ceza vereceklerini anladığım zaman hemen evden kaçar, arkama bakmadan, küçük ayaklarımla, nefessiz kalıp yakalanana kadar koşardım. Yıllarca koşmuş gibi hissetsem de sadece birkaç dakika koştuğumu biliyordum. Beni alırlardı ve üst katın en arka odasına tıkarlardı. Suçum ne olursa olsun, gerek fazla çikolata yemek, gerek arkadaşlarımı dövmek, fark etmezdi ve günün sonunda kendimi bu odada bulurdum. Saatlerce karanlık odada bir köşeye siner korkmamak için şarkı söylerdim. Bu yüzden karanlıkla aram pek iyi değildir, ama ne olursa olsun karanlıktan korkmuyorum. Acı ve korku eşiğim ailem sayesinde yüksekti. Belki de bu yüzden yaşadığımız şu olaylarda korksam bile kendime hakim olabiliyorum. Şu an karnına o darbeleri alan başka biri olsaydı, sürekli ağlar ve acıdan bayılabilirdi. Ama dediğim gibi. Acıya dayanıklılığım oldukça iyiydi.

Yatağımdan yavaşça kalkıp dolabıma doğru ilerledim. Merhem bulaşmış tişörtümü ve eşofmanımı değiştirip asla beğenmediğim sarı saçlarımı sıkı bir topuz yaptım. Barlas'a 'neredesin' konulu bir mesaj atıp tekrardan yatağıma doğru ilerledim. Heyecandan ellerim titriyor, midem kasılıyordu. Odayı sonunda görebilecektik. Polarımın cebinden telefonumu çıkarıp saate baktım. 12.00'dı. Öğle arasının bitmesine 30 dakika vardı. Telefon hala elimdeyken Barlas eski müdür odasına gelmem gerektiğiyle ilgili bir mesaj atmıştı. Spor ayakkabılarımı giyinip eski müdür odasına doğru ilerledim. Attığım her adımda mideme bir sızı saplanıyordu ama görmezden gelebilirdim. Koridorda kimseyle karşılaşmamam büyük bir şanstı. Günlerdir okulda yoktuk. Delirdiğimizi düşünüyor olmalıydılar. Son merdiveni de çıkıp sola döndüm ve eski müdür odasına girdim. Uzay dahil herkes buradaydı. Gözlerimi Uzay'dan kaçırarak Barlas'ın yanına doğru ilerledim.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin