kitabın akıbeti hakkında

294 25 9
                                    

Herkese merhaba, tabii hâlâ okuyan varsa. Biz bu hikayeyi iki kişi yazıyorduk, belki bilirsiniz. Beyza ve Helin.

Galiba çok büyük bir sorumluluk almışız, arkadaşlığımızın bitebileceğini hesaba katmamışız. Maalesef bazı sebeplerden dolayı arkadaşlığımızı bitirdik ve bu kitabı yazmak artık mümkün değil.

Ama aklınızda kalan bir ton soru olduğunu biliyorum, bu olanlar çok sorumsuzca onu da biliyorum. Size hikâye hakkında bilgi vermek istiyorum lakin final hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum, o kadar uzun zaman geçti ki.

Aklımda kalanları toparlayacağım. Önce Kürşat'tan başlıyorum. Kürşat, aslında çok farklı bi olay. Kürşat'ın bedenindeki ruh aslında çok farklı birine ait. Kürşat'ın bedenindeki ruhun hikâyesini anlatayım.

Bu ruh aslında bir öğrenci ve bu öğrenci yıllar yıllar önce, çok eskiden Özel Veka Koleji'nde okuyan bir öğrenci. Tabii o zaman okulun ismi Veka değil, Osman Koleji. Bu öğrenci sıska, gözlüklü, çalışkan bir öğrenci. Ama okulda hep ötekileştirilen, ezilen, zorbalığa uğrayan bir öğrenci. Ve bu öğrenciye en çok bulaşan tayfa okulun popüler tayfası, 4 kişilik bir erkek grubu. Bu çocuk okulda yatılı kalıyor. Bir gece uyku tutmadığı için okulda gezinirken sesler duymaya başlıyor ve sesleri takip ediyor. Sesler eski hizmetli odasından geliyor. Hiç düşünmeden odaya dalıyor ve okulun popüler grubuyla karşılaşıyor.

Odadan leş gibi alkol ve sigara kokusu yükselirken suratını buruşturarak bu grubu inceliyor. Hepsi sarhoş ve sinirli bir şekilde bu çocuğa bakıyorlar.

"Okula içki mi soktunuz?" diyerek çocuklara bağırıyor.

"Sanane ezik," diye aynı şekilde bağırıyor grubun lideri ve bir kargaşa çıkıyor. Çocuk sinirlenerek onları şikayet edeceğini söylediğinde olanlar oluyor. Çocuğu içeri çekip kapıyı kapatıyorlar. Alkolun verdiği cesaret ve öfkeyle çocuğa saldırıyorlar ve RESMEN DÖVEREK ÖLDÜRÜYORLAR. Çocuğun çığlıklarını kimse duymuyor. Birkaç dakikanın ardından yaptıklarının farkında olup şok içerisinde ne yapacaklarını tartışıyorlar ve sonunda odayı öğrenciyle birlikte yakıp çıkmayı düşünüyorlar. Perdeleri tutuşturup odadan kaçtıklarında çocuğun cesedi odada yanıyordu. Tam o sırada asıl Kürşat hoca kat sorumlusuydu ve yangını görüp odaya dalıyor. Hatta birkaç bölüm önce bundan bahsetmiştik.

"Duvarlar resimlerle kaplıydı. Resimlerin yanında gazete küpürleri vardı. Efsa'nın elindeki telefonu alıp resimlere tutmaya başladım. Resimlerdeki hep aynı kişiydi. Sarışın, gözlüklü ve sıska bi' çocuk. Resimleri atlayıp gazete haberlerine baktım.

Okulda çıkan yangın sonucunda 1 öğrenci hayatını kaybetti.

Gözlerimi diğer haber küpürüne çevirirken nefesimi tuttuğumu farkettim.

Osman Koleji'nde çıkan yangın sonucunda bir öğrenci yanarak can verdi.

Hemen hemen her haber küpüründe aynı şeyden bahsediyordu. Hizmetli odasında yangın çıkıyor ve bir öğrenci ölüyor. Peki bu Kürşat'ı neden bu kadar ilgilendiriyor? Bu çocukla herhangi bir bağlantısı olabilir mi? Beynime yığılan soruların önüne bir set çekip bizimkilere döndüm." diye bahsedilmişti. Her neyse. Kürşat odaya giriyor.

Ve olan oluyor.

Bakın bu çocuğun ruhu öfkeli, ezilmiş, intikam istiyor. Ve bedenini terk etmemek için resmen yapışmış durumda. Ve tam o an odaya başka bir canlı beden giriyor. Arafta kalan çocuğun ruhu çölde bulunan su gibi Kürşat hoca'nın bedenine sarılıyor ve hocanın ruhuyla yer değiştirerek bedene giriyor. Kürşat hocanın gerçek ruhu ise arafta kalıyor. Hani Ilgın'a sürekli yardım eden mavi siluet varya, o da Kürşat'ın gerçek ruhu. Kitapta kadın diye tasvir ediliyor, hatta o siluet yani Fiona hikâyesini bile anlatıyor ama hepsi oyun. Kürşat'ın ruhunun araftan kurtulabilmesinin tek şansı Ilgın'ın yardımı. Ve ses değiştirerek Ilgın'a oyun oynuyor. Çünkü Ilgın hayatını başkası için riske atıp Kürşat'la savaşamaz. Mavi suliet bu olaylar sanki Ilgın'la bağlantılıymış gibi hissettirmek istiyor ve başarıyor da. Her neyse, artık Kürşat'ın bedenindeki öfkeli ruh ise şeytanla anlaşma yaparak her yıl ona binlerce kurban vermeyi ve karşılığında sonsuz gücü elde etmeyi kabul ediyor. Çünkü ezilmekten bıkmış ve insanlardan tiksiniyor. Tüm bunların suçlusu, nefret bir bakıma.

Ilgın'a gelirsek, neden Ilgın diyeceksiniz. Aslında bir nedeni yok, bazı insanlar seçilmiştir ve Ilgın'ın içinde bilmediği birkaç güç var. Tabii mavi siluetinde yardımıyla Ilgın daha güçlendi. Hatta gücü o kadar fazla ki Kürşat'ı tek öldürebilecek kişi o. Bunu da kürşat'ın ilk öldürdüğü kişinin okula gömülü olan kemiklerinden birini Kürşat'ın kalbine batırarak yapabilir. Ve bunu yapıyor da. Barlas'ın öldüğünü görünce öyle bir acı çekiyor ki, mavi silute yalvarıyor. Ve o da Ilgın'a yardım edip ne yapması gerektiğini buluyor. Kürşat'ı öldürmeye tek başına gitmiyor tabii. Enes, Efsa ve Berkan'da ona yardım ediyor. Birlikte onu oyuna getirip öldürüyorlar.

Sonunda özgür oluyorlar. Kurtuluyorlar. Kürşat'ın hem bedeni yok oluyor, hem ruhu huzurla öteki tarafa gidiyor. Çocuğun ruhu ise cehhenemin en dibine... Dediğim gibi, kurtuluyorlar. Ama arkada bir sürü kayıp bırakarak.

Kunter'de özgürlüğüne kavuşuyor ve Ilgın'ın sürekli yanında oluyor. Efsa ve Enes başka şehirde birlikte yaşamaya başlıyorlar. Berkan ise ortalıktan kayboluyor. Onları görmek, olanları hatırlamak istemiyor.

Ama 10 yıl aradan sonra tekrar buluşuyorlar. Olanlar hakkında hiç konuşmadan normal bir gün geçirmeye çalışıyorlar. Bu arada kurtulduklarında yaptıkları ilk iş İzem'i gömdükleri okuldan kurtarıp gerçek bir mezara gömmek. Ve Barlas'ı da İzem'le aynı mezarlığa gömüyorlar. Buluştukları o gün ikisini de ziayerete gidiyorlar. Olaylar bu şekilde arkadaşlar, aklınıza takılan olursa ya da benim kaçırdığım şeyler sorun yorumlarda lütfen.

Dediğim gibi her şey çok kesik, küçük bir ton detayı unuttum. Okuduysanız buraya kadar, sizden gerçekten özür diliyorum kendi adıma. Her neyse, kendinize iyi bakın.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin