XLIV

6K 624 161
                                    

Selamlaar^^

~

●Emir'in Ağzından●

Saatlerdir stresli bir şekilde elimde sallamakta olduğum telefonu koltuğa koyup ayağa kalktım. Derin nefesler alarak sakin kalmaya çalışırken titreyen telefonumla tekrar oturup aceleyle gelen mesajı açtım.

Bankadan gelen aptal bir bilgilendirme mesajı mı? Hadi ama...

Benim zihin dünyama hiç yakışmayacak türden kötü sözleri istemsizce içimden geçirirken evimin salonunda bir ileri bir geri gidiyor, elimdeki telefonu sıkarak sakin kalmaya çalışıyordum fakat bu pek mümkün değildi.

Yankı ile olan sohbetimize girip eskiye, ona Yavuz'la ilk karşılaşmamızı anlattığım tarihe kadar gittim. Yaklaşık yirminci kez baştan sona okuyup ona adını söyleyip söylemediğimi kontrol ettikten sonra söylemediğimi görünce gözlerimi yumdum.

Hayır Emir, hayır... Emin olmadan hareket etme. Belki bir şekilde öğrenmiştir. Her ânını izliyor sonuçta, bu onun için zor bir şey değil.

Zihnimden geçirdiğim şeylere sinirlenince ellerimi devreye soktum.

"Nereden öğrenmiş olabilir ki? O bir sapık, evet ama defter yardımıyla yaptığınız konuşmalara erişebilecek kadar da profesyonel değil o!"

Derin bir nefes alıp, kendime sakinleşmem gerektiğini telkin ederek oturdum tekrar. Yaklaşık iki saattir içinde bulunduğum döngüyü sürdürdüm.

Tüm her şeyi sayamadığımcı kez değerlendirmeye aldığım sırada aklıma gelen şey anlık olarak kalbimin teklemesine neden oldu.

Elimde parkta Yavuz'la yaptığımız konuşmanın belgesi niteliğinde olan notlar vardı. Bir de, Yankı'nın ben hastanedeyken bana bıraktığı bir not..

Heyecanla yerimden doğrulup hızlı adımlarla yatak odama yöneldim. İçeri girip, şifonyerimin yanına kadar bu heyecanlı hâlimle ilerledikten sonra sabırsız bir şekilde en alt çekmecemi açıp içerisinden oldukça büyük olan hatıra kutumu çıkarttım.

Geçen gün Yankı'nın notunu koyduktan sonra anlamsız bir şekilde kilitlediğim için açamadığım kutuya abartmadan söverek dizlerimi yerden ayırıp doğruldum yerimden.

İlk olarak şifonyerimin çekmecelerini açtım. İçindeki her şeyi yere atmama rağmen aradığım minik anahtara ulaşamamanın sıkıntısıyla oflanarak saçlarıma daldırdım elimi.

Çalışma masamın çekmecelerini açıp burayı da aynı şekilde dağıttım. Ama sonuç yine hüsrandı.

Yatağımdaki çarşafı sökerken içimden kendime saydırmayı ihmal etmedim.

"Aptalsın Emir, aptal. Ne diye kilitlersin ki aptal bir kutuyu. Tek yaşıyorsun zaten, kim görebilir ki? Ayrıca senin hatıralarını kim ne yapsın?"

Çarşafı birkaç kez çırpıp kenara fırlattıktan sonra yorganımı da aynı şekilde çırptığım sırada metalin yere düşme sesi kulağıma ulaşınca yüzüme saçma bir sırıtış yerleşti.

Yere eğilip nereye gittiğini göremediğim anahtarı ararken kalbim sonuca yaklaşmış olmanın heyecanıyla hızlanıyordu.

Elime aldığım anahtarla beraber koşarak, az önce yere bıraktığım kutunun yanına çöktüm. Titreyen ellerimle kilide soktuğumda anlık olarak duraksadım.

"Eğer ki Yavuz ve Yankı aynı kişiyse", başlığı altında sıralanan ihtimaller başımı döndürmeye fazla fazla yetmişti.

Eğer ki Yavuz ve Yankı aynı kişiyse;

Yankı bana büyük yalanlar söylemişti. Anlamsız bir şekilde konuşamadığını söylemişti bana. Daha da önemlisi, kimliğini gizlemişti benden.

Yavuz ile olan ikinci karşılaşmamızda kriz geçiren Yankı'dan başkası değildi.

En önemlisi ve en yıkıcı olanı ise, tecavüze uğrayan kişi Yankı'ydı.

Ve ben tıpkı bencil bir geri zekâlı gibi onun nükseden kötü anıları sebebiyle atak geçirdiği günün hemen ertesi günü kendi yaşadığım tecavüzün konusunu açmış, ona kendimden bahsetmiştim.

Şimdiyse bu yıkıcı ihtimalleri doğrulama anıydı. Doğrulama ve o yıkıcı ihtimallerin gerçekle bütünleştiği yerde yok olma anı...

Kilidi yavaşça çevirip kutunun kapağını araladım. İçindeki her şeyi yere döküp, Simay ile olan bir dolu hatıramızın arasından bana göz kırpan nota uzandım. Katlı hâlde duran notu avcumun içinde sıkarken kalbim artık çıldırmış gibi atıyordu.

Kendime güçlü olmam gerektiğini telkin ederek araladım not kağıdını. Ardından eşofmanımın cebindeki not defterime uzanıp eski sayfalar arasından Yavuz ile olan konuşmalarımızın bulunduğu sayfayı buldum. İkisini yan yana getirdiğim an gözlerimi yumdum. Kendime tanıdığım birkaç saniyelik sürenin ardından usulca araladım göz kapaklarımı.

Birbirinin tamamen aynısı olan iki yazı tipi gözlerimin dolmasına sebebiyet verirken, geriye yalnızca nasıl davranması gerektiğini bilemeyen buruk bir Emir kalmıştı.

-Bölüm Sonu-

:)
(:
:)

🔗|19.04.21|🔗

Kesik İzleri || Texting [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin