LXIV

5.9K 536 193
                                    

# Canozan - Küfür Mü İltifat Mı?

Aslında text ve düz metni bir arada kullanmayı sevmedim ama hem bölüm sayısı çok fazla oluyordu hem de iki bölüm de kendi başına çok kısaydı. Ben de birleştirdim.

Keyifli okumalar💙

-

Evin içinde attığım yirmi sekizinci turu da başlangıç noktama geri dönerek sonlandırdıktan sonra uzun süredir -Yankı'yla konuşmaya başladığımdan beridir- ihtiyaç duymadığım alkole sarılmamak için verdiğim mücadelede mağlup oluşumu sindirmek için çabalamadan buz dolabını açıp iki kutu bira çıkarttım. Çünkü boşa vakit kaybı olacaktı, bu durumu hiçbir zaman sindiremeyeceğimi çok iyi biliyordum.

Elimdekileri masaya koyup atıştırmalıkların olduğu dolabın üzerindeki raftan yine aynı şekilde, uzun süredir kullanmadığım sigara paketini alıp masadakileri de alarak balkona doğru ilerlemeye başladım.

Elimdeki kötü şeyleri orta sehpaya bırakıp köşe koltuğuna kurulacağım sırada yanıma telefonumu almadığımu fark edince sanki sesim çıkıyormuş gibi söylene söylene mutfağa doğru yürümeye başladım.

Birkaç ay öncesine kadar telefonuma üç hafta bakmasam umrumda bile olmazdı ama şu an farklıydı. Sesini titreşimden çıkarttığım halde dakika başı bildirimlerimi kontrol ediyordum. Her ne kadar benim için kabullenmesi oldukça zor olsa da ona çok bağlanmıştım. Şu an hayatımda olmadığını düşünmek bile içime kasvet çökmesine neden oluyordu.

Balkona geri dönüp bedenimi yığılır gibi koltuğa bıraktıktan sonra şişeyi açıp büyükçe birkaç yudum aldım.

El ele tutuştuğumuz görüntüler zihnime üşüştüğünde  yarıladığım bira şişesinin tamamını diklemeden önce genişçe gülümsedim. Teninden tenime yayılan elektriğin sebebini uzun süredir kimseye dokunmamama bağlamakta dirensem de o anları düşünmekten alamıyordum kendimi. Ben Simay'dan başkasına dokunmuştum. İmkansız dediğim durumu henüz birkaç aydır hayatımda olan, bana yalanlar söyleyen, varlığını bile çok zor kabullendiğim, bana aşık olan adamla yaşamıştım. Fakat bu yalnızca ona güvendiğimin, değer verdiğimin göstergesiydi, başka bir şeyin değil. Asla değil.

Gözlerimin önünden bir an bile silinmeyen muhteşem gülümsemesi dudaklarımın kurumasına sebebiyet verirken ikinci şişeyi açtım. Hızlı gittiğimi fark edince dudaklarımı ıslatması için birkaç yudum almakla yetinerek sehpaya bırakıp bu kez zehir yüklü pakete uzandım. İçinden bir dal çıkartıp dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Masada duran kırmızı çakmağı alıp sigaramı yavaş hareketlerle yaktıktan sonra derin bir nefesle dumanı içine çektiğim ciğerlerim zehirle yıkanırken sigarayı parmaklarımın arasına sıkıştırıp sıkıntılı bir şekilde yüzümü sıvazladım.

Üç yıldır sadece Simay'ı barındıran düşüncelerime yeni birinin sızması ve Simay'ın oradan usulca uzaklaşması ne zaman gerçekleşmişti bilmiyordum fakat bu durum canım sıkıyordu. Birkaç ay öncesine kadar ondan başkasını sevemezmişim gibi gelirken şu an kalbimde yalnızca en iyi dostum olarak yer kaplıyor oluşunu sindiremiyordum. Belki yanlış bir düşünceydi, ama ona ihanet gibi geliyordu tüm bu olanlar. Simay'la asla bir geleceğimiz olmayacağını bilmeme rağmen sanki hep ona aşık kalmalıymışım gibi...

Aniden yaşadığım aydınlanmayla koltukta oturuşumu dikleştirdim. Evet, yanlış bir düşünceydi. Hem de baştan aşağı... Onu sevmeye mecbur değildim ki. Kendimi buna inandırmak zorunda da değildim. Ona karşı eski saf duygularımla bakmak zorunda da değildim. Bizim ilişkimiz bitmişti, o yoluna bakabilmişti. Ben de yapmalıydım bunu. Kalbime yeni birisini alamasam bile onu zorla orada barındırmayı bırakmalıydım.

Kesik İzleri || Texting [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin