LXXIII

5.7K 510 197
                                    

# Dolu Kadehi Ters Tut - Karanlık

~

Okul çıkışında buluşup birlikte geldiğimiz klinikteki seansının bir saatini doldurmak üzere olan Yankı'nın çıkmasını kapı önünde beklerken içeri girdiği ilk andan beri sürdürdüğüm stresli beyleyişin son bulması için saniye sayıyordum.

Kısa bir mesafede yaptığım gel gitleri kapının açıldığını belirten sesi duymamla kesip kafamı kaldırdım. İrislerine değen kahvelerim dokunsan ağlayacak modda olan Yankı'yı görmemle iyice gerilmeme neden olurken dudaklarımı birbirine bastırarak öne doğru atıldım.

Kendini göğsüyle temas eden kafamın üzerinde hissettirmekte geciken dudakların sebebinin birinin bizi bu şekilde görecek olmasının korkusu oduğunu anladığımda dişlerimi sıkmaya başladım. Sığ görüşlü insanlar yüzünden ben sevgilime rahat rahat sarılamayacak mıydım? Çok saçmaydı gerçekten.

Nihayet ortalığın sakin olduğunu kabullenmiş olmalı ki başıma bastırdığı dudaklarına, belime dolanan kolları eşlik etti.

"Sessiz, sakin ve tek olacağımız bir yere gidebilir miyiz? Sevmek istiyorum seni."

Onu büründüğü kasvetli hâlinden az da olsa çıkarabilmek için kenimi geri çekip onun deyimiyle 'katil civciv' modumu açtım.

"Sevmek mi, evcil hayvan mıyım ben?"

Dudakları kıvrılmaya başlayınca gözlerim o noktaya kaysa bile bu denli ileri gidebileceğimiz bir ortamda değildik. Bu nedenle sorduğu soruya istinaden yalnızca "Gidelim Yankı." dedim.

Gözlerini ayırmadığı ellerimi tutup dudaklarına bastırdıktan sonra indirip kolunu koruyucu bir şekilde belime sardı. Alt kata kadar bu şekile indikten sonra çevremizdeki insanlardan çekinerek elini çekti.

İçeriden çıktığı ilk anda fark ettiğim gergin hâlinin katlanarak büyümesi canımı sıkarken dış kapıyı açıp dışarı attık kendimizi. Biraz ileride olan durağı işaret ederek "Hadi gel." dediğimde kendini gülümsemeye zorlayarak kafa salladı.

Taksinin arka koltuğuna yan yana oturduğumuz ilk saniye onunkinin yanında küçük kalan elimi avcunun içine alması şu an bana ihtiyaç duyduğunun belirtisiydi. Bu durum içimde tarifsiz bir sıkıntı oluşturuyor olsa da ona yansıtamazdım. Bunu fark ederse keni sıkıntısını hiçe sayıp benim onun için duyduğum endişeyi geçirmek için çabalardı çünkü. Artık kendine odaklanmasını istiyordum. Yankı Aydıner olarak kendisinin değerli olduğunu hissetmesini istiyordum.

Taksi evime oldukça yakın olan ve bizim için yıkık dökük terk edilmiş bir parktan çok farklı anlamlar taşıyan parkın önünde durunca cebinden ne kadar olduğuna bile bakmadan bir tomar para çıkarıp şoföre uzattı. Ardından kendini hızlı bir şekilde dışarı attı. Şoför de ben de şaşkın bir şekilde eline bıraktığı paralara bakarken adam hızlı bir şekilde payına düşeni alıp para üstünü bana uzattı. Hiç itiraz etmeden alıp hızlı bir şekilde indim taksiden. Her ne olursa olsun parasını bu şekilde çar çur etmesini istemiyordum.

Parkın kırık kapısının yanında bacağını stresli bir şekilde sallayarak beni beklediğini görünce adımlarımı hızlandırıp yanına ulaştım. Elimdeki paraları ceketinin cebine attığımda yüzünde çok hafif bir tebessüm oluştu.

Taksi hızlı bir şekilde uzaklaşırken aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatıp alnıma bastırdı dudaklarını. Çevremizdeki tek tük evlerden de görünmeyecek bir açıda olmamızın da rahatlığıyla elimi tutarak kapıyı araladı. Duvarın önüne geldiğimizde elimi bırakıp bedenini sert bir şekilde duvar dibine attı. Onun duvarla hızlı bir şekilde bütünleşen bedenindeki acıma hissi benim yüzüme yansırken elini iki kere hafif bir şekilde dizine vurması kendimi toparlamamı sağladı.

Kesik İzleri || Texting [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin