günaydın hepinizeiyi okumalar geçiş bölümü bu
"Niye geldin Ryujin?" dedi Jeongin bedenine yapışan kızı iterken.
"Ha, hatırladım. Güneş paneli ve arıtıcıyı tamir etmeye geldim. Yağmur da durmamış daha ama." dedi dışarıya bakarken. Tekrar Jeongin'e sarılıp göğsüne yerleşirken diğerleri gülmüştü. Jeongin ise sınan sabrıyla derin bir nefes aldı.
"Bıktım senden."
"Ben de seni çok seviyorum bebeğim." Seungmin ikisinin garip ilişkisiyle fena eğlenirken Minhoların odasından çıkan Chan'ı izlemeye başladı.
Bir saat önce dışarı çıkamadıkları için henüz adını öğrenemedikleri çocuğun bedenini temizlemeye karar vermişti o ve Changbin.
Chan elindeki su dolu kabı götürüp banyoya bırakmış, elinde temiz bezle dönerken Seungmin'le göz göze gelince göz kırpıp gülümsemişti.
"Yardım edebileceğim bir şey var mı?" dedi Seungmin durumu toparlamak için.
"Hallediyoruz ama şu ikisi canını sıktıysa gel yanımıza." Chan odaya girerken Seungmin de gülerek peşinden girmişti.
"Sürekli inatlaşıyorlar." dedi eğlenerek.
"Beraber büyüdükleri için biraz böyleler. Ryujin tanımadığı biri olsa dönüp ağzının suyunu akıtarak bakacağı birisi aslında." dedi Chan.
"Sen de ablasına boş değilsin." demişti Changbin çocuğa yeni bir kıyafet giydirirken.
"Sana benden büyük, aptal."
"Olabilir, neden olmasın?" diye direttiğinde Seungmin gülmüştü. "Belki de kızlarla ilgilenmiyordur."
"21 senedir beraberiz eğer bunu şimdiye dek sakladıysan yersin yumruğu hyung." Chan omuz silkmiş, kirli kıyafetleri kenara bırakıp suyu uzatmıştı içirsin diye.
"Aşkı cinsiyete ayırmıyorum."
"Yani pipicisin?"
"Ne zaman düzgün konuşmayı öğreneceksiniz?"
"Sen bir sevgili yaptığında. Yaşlanıyorsun hyung."
"Changbin, bir çakarım ağzının ortasına var ya, beyaz ışığı görürsün."
Seungmin oturduğu yataktan ikisinin itişmesini izlerken güldü. Hem söyleniyor, hem beraber çocukla ilgileniyorlardı.
"Bu çocuk niye bu kadar güzel, kafayı yiyeceğim." dedi Changbin. Parmağının ucundaki kremi su toplayan yüzünde gezdirirken fazladan oyalanıyordu.
"Bilinci açık bile değil, bas geri."
"Sanki şey yapacağım ha, güzel dedik alt tarafı." Chan iç çekip başını iki yana sallayarak Seungmin'in yanına oturdu. Küçükleriyle uğraşmak onu beş yıl yaşlandırıyordu.
"Alışabildin mi?"
Srungmin başıyla onaylayıp gülümsedi. "Alıştım, çok içten davranıyorsunuz."
"Güzel. Bak ne diyeceğim, ağabeyine mektup yazıp açık adres bırak. Onu ulaştıracağım." Seungmin parlayan gözleriyle ona baktı.
"Gerçekten mi?"
"Elbette." Seungmin bir anda gence sarılınca Chan da gülerek kollarını ona sardı. "Teşekkür ederim."
"Rica ederim, içeriyle bir işim var, o sırada kolayca ulaştırılmasını söyleyebilirim." dediğinde Seungmin geri çekilmiş, burukça gülümsemişti.
"Ağabeyimi çok özledim bu yüzden sayfa sayfa yazacağım. Ne zaman gideceksin?"
"Bu gece." Seungmin onaylamış, koşarak çantasından günlüğünü alıp ortalarından bir yeri açarak kalemini kavramış ve yazmaya başlamıştı.
O uzun süre ağlayarak ağabeyine mektubunu yazarken Jeongin ve Ryujin duran yağmurla çatıya çıkmışlardı.
Genç kız belindeki aletleri sıkıştırdığı kemerden lazım olanları alarak çıktığı çatıya oturup arıtıcıyla ilgilenirken kayan filtreye küfretmişti.
"Ağzın yine bozulmuş." dedi Jeongin ona yardım ederken. Kızın küçük ellerinin kavrayamayacağı kadar geniş olan filtrelerden birini tutuyordu.
"Ellerin hala çok seksi."
"Bana yavşamaktan vazgeç."
"Neden beni istemiyorsun Jeongin?" Kız başını kaldırıp dağınık topuzundan fışkıran saçlarına doğru üfledi.
"Bilirsin, zorlukları aşmayı seven biriyim. Armut piş ağzıma düş olmasını hiç sevmem."
"En başında ablamın sözünü dinleyip sana açılmamalıydım."
"O zaman da ablan ve Chan hyungtan bir farkımız olmazdı, Ryujin. Biz seninle kardeş gibi büyüdük."
Ryujin oflayarak arıtmadaki işini halledip filtreleri yerleştirmiş, güneş panelini kısa sürede elden geçirmişti.
İkisi aşağı indiğinde kız sessizce eşyalarını toplayıp görüşürüz bile demeden motoruna binip giderken Jeongin kendini koltuğa attı.
"Ne dedin de kıza neşesini kaçırdın?" Jisung elindeki meyveyi çocuğa uzatırken Jeongin elinden alıp ısırarak ofladı.
"İki güne yine Jeongin Jeongin diye ötmeye başlar." dedi Jeongin koltuğa başını koyarak. "Sen niye ağlıyorsun be?"
"Ağabeyimi özledim." dedi Seungmin Jisung'ın ona verdiği zarfa kağıtları koyarken.
Jeongin göz devirip iç çekerek elindeki meyveyi tekrar ısırdı. "Hepsi manyak bunların."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
outside // chanmin
Fanfictionülkenin nüfus politikasına göre başarısız olanlar 'dışarı' gönderilirdi. bu kez dışarı sürülenlerden biri hwang seungmin oldu.