outside: 15

3.5K 604 544
                                    


ayrıca kandiliniz mübarek olsun

bölüm sınırı da 50+ oy 200+ yorum

iyi okumalar

"Changbin hadi!"

Chan, arkadaşının banyo yapmasına yardım etmesi için ona seslenirken -yemek yemeye bile hali yoktu gencin- Changbin henüz üzerini bile çıkarmamıştı.

"Geliyorum!" diye seslenip koltuktan kalktığında odadan çıkan kızarık gözlü Seungmin'le burun buruna geldi.

"Neden ağladın?"

"Öyle gerekti, ben yardım edebilir miyim Chan'a?" Seungmin büyüğünden onay aldıktan sonra banyoya girmiş, tişörtünü kenara bırakıp ıslak zeminde kapıya arkası dönük oturan Chan'a yürümüştü.

"Ben geldim." dedi sessizce.

"Seungmin?" diyerek elini karnına götürdü Chan. Oradaki yarık en korkunç yarasıydı.

"Hm, istersen Changbin gelebilir."

"Yaralarım seni etkilemeyecekse sorun yok."

"Hayır, etkilemeyecek. Sadece birazcık ağlarım." Chan dediğine gülmüş, yanına gelen gence başını kaldırarak bakmıştı.

"Oldukça korkunç görünüyorum, değil mi?"

"Hayır, muhteşem görünüyorsun. Yaraların seni çok yakışıklı yapmış ama temiz yüzün daha yakışıklı." Chan'ın bacağına duş başlığını tutarak suyu ayarlamaya başladı Seungmin.

"Ne yakışıklı ama!" dedi Chan alayla.

"Ciddiyim. İnanılmaz hoş görünüyorsun. O yaraları beni kurtarmak için aldığını da hesaba katarsak, sanırım nefes kesici." Seungmin hafifçe kızararak konulurken Chan konuyu değiştirmek için güldü.

"Su gayet iyi."

"Oh, güzel." Seungmin bir süre sessizce büyüğünün yaralarını temizlemiş, karnındaki yarığa gelince yere çöküp suyu oldukça yukarıdan tutarak vücudundan oraya akmasını sağlamıştı. Burnunu çekerek yarığı temizlerken sessizce ağlıyordu.

"Seungmin..." Chan küçüğünün çenesinden tutup başını kendine çevirdi. "Ağlama."

"Ama, ama kocaman yara var benim yüzümden. Üstelik çok acıyordur."

"Sen ağlayınca da canım acıyor." Yavaşça yanağından akan yaşları sildi. "Ağlama lütfen, ölmedim."

"Ölebilirdin de. Of, kim sana beni kurtar dedi? Ya Felix o koca jipi bulup gelmeseydi hık diye ölüp gitseydin?" Chan gülerken küçüğünün saçlarını okşadı.

"Jeongin'le aynı yaşta ama tamamen farklı karakterlerdesiniz. Fazla duygusalsın. Dışarıda olmak hayatta kalma mücadelesi vermek. Bir gün ya vurularak ya açlıktan öleceğim." Seungmin dudak büzüp bebeksi bir ifadeyle ona bakınca Chan kırmızı burnuna parmağının ucuyla dokundu. "Bip!"

Seungmin bir anda ciddiyetini kaybedip gülerken Chan da göz kırpıp gülümsemişti. "Hadi hızlıca bitirelim şu banyo işini. Daha Jeongin duş alacak."

"Bu arada ağlıyordu dışarı çıktığımızda o da." dedi Seungmin gözlerini silip. Ayağa kalkmış, büyüğünün saçlarını son bir kez köpürtmüştü. "Duygusuz görünse de içinde yaşıyor hep."

Chan vücudundaki çeşitli yaralara sızarak yere akan köpüklü suyla dişlerini sıkarken Seungmin büyüğünün yaralarında köpük kalmadığından emin olmuş ve ona havlusunu uzatmıştı.

Chan havluyu beline sarıp, Seungmin'den birkaç saniye sonra dışarı çıkıp odaya girdi.

Seungmin ona temiz kıyafet çıkarmış, iç çamaşırını giyme işini ona bırakıp Jisung'a seslenmişti.

"Jisung! Chan'ın yaralarına bir göz atar mısın?" dediğinde genç bir dakika sürmeden odaya gelmiş, yaraya bakıp eliyle gözlerini kapatmıştı.

"Hih, hyung o ne? Çok çirkin bir yara."

"Ne? Ama sen bir sürü hayvanı şey yapıyorsun, korktun mu?" dedi Seungmin şaşırarak.

"Hayır, büyük yaralarla ilgilenirken midesi kalkıyor. Minho'yu çağır, dikiş atalım." dedi Chan yatağa oturup kurulanırken. Seungmin yanına gitmiş, Jisung odadan çıkarken Chan'a eşofmanını giydirmiş ve sonrasında onun yatağa uzanmasını sağlayarak omzunu ve yanağını öpmüştü.

"Neydi bu?"

"Yanağını öptüm, teşekkür içindi. Omzunu öptüm, bir an önce iyileşmen içindi." Chan gülümserken Seungmin yere oturup elini tutarak yatağa yaslandı. "Çok acırsa elimi sık."

"Odadan çıkarsın diye düşünüyordum. Bayağı gürültülü olacak."

"Hayır, gitmiyorum bir yere." Seungmin şımarık bir çocuk gibi omuz silktiğinde Minho odaya girmiş, çocuğa göz kırpmıştı. "Korkarsın abisi, git Jisung'ın yanına."

"Çok değilim."

"Tabii, ne demezsin!" Minho yatağa oturup büyüğüne öpücük attı. "Hazır mısın seksi adam?"

"Çok." Minho eğlenen bir ifadeyle elindeki rulo haline getirdiği bez parçasını büyüğünün ağzına yerleştirmiş, tıbbi araç gereçlerin olduğu küçük kapla beraber içine başlamadan önce Seungmin'e dönmüştü. "Bağıracak, son kez söylüyorum. Korkacak veya ağlayacaksan çık odadan."

"Kalacağım."

"Sen bilirsin." Minho işine başlarken Seungmin gözlerini kısarak yarayı izliyordu.

Sadece birkaç saniye sonra Chan acıyla inlerken ağzındaki bez dişlerinin kırılmasını engelleyecek kadar güçlü mü diye düşünmeye başlamıştı. Artık yaraya bakamıyordu.

Chan inledikçe, Seungmin yüzünü buruşturup geri çekiliyor, eliyle gözlerini kapatıp aradan bakıyor veya başını eğiyordu. Elini sıkmamaya çalışan güçlü el sonunda iyice gevşemiş, sık nefesler alarak terleyen göğüs kafesinin inip kalkmasına sebep olmuştu.

Minho yaranın üzerini sargı beziyle kapatırken büyüğünün ağzındaki bezi aldı.

"Teşekkür..." Chan nefes almaya çalışmaktan konuşamazken Minho onayladı. "Rica ederim, Yarın ve hatta öbür güne kadar yataktan çıkma ki tutsun. Eğer çıkarsan bu kez dikiş atmayacağım." Chan onaylarken Seungmin odadan çıkan Minho'nun yerine oturarak büyüğüne eğildi.

"Nasıl dayandın?"

"Bu dayanmış halim mi?" dedi Chan gülerek. Seungmin alnına yapışan saçları geriye ittirdi. "Evet, bayılırdım ben korku ve acıdan."

Chan küçüğünün bileğini yakalamış, elini sallamıştı. "Bu güç verdi."

"Yalan."

"Ciddiyim."

"Hah, komik şaka. Acıktın mı?"

"Yerim sonra, halim yok." Seungmin onaylamış, yatakta dubara yakın uzanan büyüğünün yanına, yastığına, başını koyup parmaklarını kenetlemişti.

"Kalkmayacaksın değil mi?"

"Hayır."

"Güzel. O zaman bir şey söyleyeceğim." derken kulağına yaklaştı. Elini büyüğünün elinden çekmiş, her an kaçmaya hazır bir hale gelmişti.

"Ben senden çok hoşlanıyorum." dedikten sonra cevap beklemeden odadan fırlamıştı.

"Ne?" diyerek gülen Chan arkasından seslendi. "Hwang Seungmin! Buraya gel!"

"Tüh, Jisung iş buyurdu. Sonra gelirim!" diye bağıran gençle yarası acısa da gülmüştü.

outside // chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin