oy 90 yorum 200 olmazsa ayın 21'indeki bölüm atma tarihi iptal teşekkürler iyi okumalar öptüm muck
--
Chan kalın ve hiçbir yerinde deliğin olmadığna emin olduğu şeffaf muşambayı aracın demirlerine bir güzel sabitlediği için yağan yağmurun altında gönül rahatlığıyla uzanıyorlardı.
Çoktan üstlerini giyinmiş, arkadaki battaniyelerin birinin üzerine yatmış diğerini de üstlerine çekmişlerdi.
Seungmin koluna yattığı sevgilisine dönüp başını kaldırarak konuşmaya başladı.
"Başka yere gideceğiz, öyle değil mi?"
"Başka şansımız kalmadı." dedi Chan gökyüzünü izlerken. İçeride yaşadığı zaman yapay yağmurların altında uzandığından daha iyiydi şu an. Hafif eden rüzgar, yağmurun sesi, toprak kokusu ve ağaçların hışırtısı onu huzurla dolduruyordu. Yaklaşık yirmi dakika kadar önce yaşadıkları duygu dolu sıcak anların ardından iyi gelmişti.
"Kızları alacak mıyız?"
"Alırız." dedi Chan. "Sana'yla problemin var mı?"
"Hayır, iyi bir abla."
"Sana benim için de iyi bir abla." dedi Chan gülümseyerek. Yan dönmüş, dirseğine yaslanıp küçüğünün yanağını okşamıştı. "Seungmin."
"Hm?"
"Ne kadar güzel olduğun hakkında bir fikrin var mı?" dedi iç çekerek. Seungmin başını iki yana salladığında Chan devam etti. "Güzelliğin beni o kadar delirtiyor ki, soyunup yağmura atabilirim kendimi."
"Hih, saçmalama acıdan ölürsün." dedi Seungmin olası bir deliliği önlemek üzere büyüğüne sarılırken. Chan onun sıkı tutuşuna gülmüş, elini ensesine atıp başını öpmüştü.
"Canın yanıyor mu?"
"Çok azıcık." dedi Seungmin. Ardından kıkırdamıştı. "Çok eğlenceli ve sıra dışıydı."
"Benim için de öyleydi. Arabada sevileceğimizi hiç hayal etmemiştim. Yatağımda olur diye düşünüyordum." dedi gülerek.
"Yani hayal ettin mi?"
"Hm."
"Hayal ettiğin gibi miydim?" dedi Seungmin çekingence.
"Daha iyisiydin. Sakince yatacağını düşünmüştüm ama kucağıma çıktın, deliceydi." Seungmin gittikçe kızarırken Chan kahkaha attı. "Seungmin, az önceki senle şimdiki sen nasıl aynı?" Seungmin omuz silkmiş, yüz üstü dönerek büyüğünün boynuna yüzünü saklamıştı.
"Ağabeyime bahsedemezsin bu anımızdan."
"Muhtemelen beni öldürmeye kalkar."
"Hayır da ben çok utanırım."
"Tamam bebeğim, yok kimseye bahsetmek."
Bir süre öylece uzanırlarken Chan yüzüne damlayan yağmurla kaşlarını çattı. Muşambanın sağlam olduğuna emindi.
Birkaç damla daha muşambadan sızarken Chan üzerlerine örttüğü battaniyeyi Seungmin'in yüzüne kadar çekti.
"Ne oluyor?"
"Yağmurun asit miktarı artmış, muşambayı deliyor. Eve gidiyoruz." dedi Chan koltukların arasından öne geçerken. "Battaniyenin alında kal Seungmin."
"Ama ıslanacaksın!" Seungmin oturduğu yerden kalkmış, sarıldığı battaniyeyi kafasına asıp Chan'ın yanına oturarak başının üstünden battaniyeyi geçirmişti. Hem Chan'a sarılıp hem onları battaniyeyle korurken Chan aracı sürmeye başladı.
"Kendini iyi koru, boş ver beni."
"Sus ve hızlı sür." Chan gülerek hızlanırken Seungmin iyice ona sokuldu.
Kısa sürede eve ulaştıklarında Chan aracın geniş arkasını kapının önüne kadar çekmiş, Seungmin'i battaniyesiyle beraber binanın altına kadar götürmüş ve onunla beraber aracın arkasından inip eve girmişti.
"Tanrı aşkına! Neredesiniz siz?" Hyunjin içeri giren kardeşine hızla sarıldığında Seungmin gülerek ona sokuldu. "Geziyorduk."
"Yağmurda mı?" dedi Hyunjin kardeşinin yüzünü incelerken. "Islandınız mı?"
"Hayır." derken eliyle boynunu kapatmak istemişti Seungmin. İz var mıydı yok muydu bilmiyordu ama Chan oralarda bayağı bir oyalanmıştı.
Hyunjin fark ettiği kızarıklığa parmağını sürttü. "Bu ne?"
"Ağabey..." Hyunjin tek kaşını kaldırmış, anladığında gözlerini kısmıştı. "Çok ayıp." derken kardeşimi rahatlatmak için gülümsedi. "Ben anlamayayım demedim mi?"
"Ama bir şey yapmadın ki hemen gördün." diye mızmızlandı Seungmin. Hyunjin iç çekmiş, kardeşini elinden tutup koltuğa çekerek oturmuştu.
"Birkaç güne yola çıkıyoruz, batıya gideceğiz." dedi Changbin burada olmayan iki gence ithafen.
Chan ve Seungmin onayladığında Jisung ayaklandı. "Bir şeyler yiyelim."
"Otur sen, ellerin yaralı." dedi Minho sevgilisini belinden tutup kucağına düşürürken. Su toplayan ellerini ilaç sürdükten sonra sarmışlardı. Yağmur suyu her zamankinden daha güçlüydü.
Chan ve Hyunjin yiyecek bir şeyler hazırlamak için ayaklandığında Jeongin de yardıma kalkmış, arıtılan sularının sadece bir damacana kaldığını görünce akayla gülmüştü. "Suyumuz bitiyor."
"Pirinci az bir suyla temizleyin, öylece yiyemeyiz." Jisung oturduğu yerden talimat verirken Chan bir bardak suyla pirinci yıkamış, suyu akıtıp ocağı açarak bir tencerenin içinde pişirmeye başlamıştı.
Hyunjin ufak bir kaba su doldurup yenilebilir halde olduklarına emin oldukları birkaç domatesi yıkamış, başka bir kaba doğramıştı.
Seungmin oturduğu yerden bir şeyler hazırlamakla uğraşanları izlemeye bir son vermiş, kalkıp eşyalarının olduğu odaya gitmişti.
Çantasını açıp oradaki aptalca şeyleri çıkarmış, en diplerde bulduğu birkaç paket atıştırmalığı görünce heyecanla içeri girmişti.
"Hey! Bakın, çantamda buldum!" dedi elindeki paketleri sallarken. "Tarihlerine bak." demişti Hyunjin.
"Bir senelikmiş, ne zaman dışarı çıktım ben?" dedi kaşlarını çatarak.
"Altı ay oldu." demişti Chan.
"Harika, altı ayı var."
"Yola çıkarken yemek daha mantıklı." dedi Minho. Hepsi onu onaylarken Seungmin hafifçe yerinde sallandı. "Bunları ne yapayım?"
"Götür ve çantana geri koy. Onlar en başından beri senin yiyeceklerindi." Jisung sevgilisinin göğsüne yaslandığı için boğuk bir sesle konuşmuştu. Seungmin dediğini yaparken dişlerini sıkarak inledi.
"Ellerimi koparmak istiyorum."
"Şşhh, geçecek acın." dedi Minho sargıların üstüne ufak öpücükler bırakırken.
Jisung acıyla ağlamaya başlarken, mutfaktaki üç genç de panik halinde bir şeyler hazırlamakla uğraşıyorlardı ki baş şefleri Jisung artık onları yönlendiremiyordu, Felix ve Changbin gidecekleri için çanta hazırlama işine başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
outside // chanmin
Fanfictionülkenin nüfus politikasına göre başarısız olanlar 'dışarı' gönderilirdi. bu kez dışarı sürülenlerden biri hwang seungmin oldu.