iyi okumalarSeungmin Minhoların odasında çantasında temiz iç çamaşırı ararken yere oturmuştu. Yan taraftan gelen düzensiz nefes sesiyle başını kaldırıp yatakta uzanan gence baktı.
Sonunda uyanıyordu.
Birkaç kıpırtının ardından kaşlarını çatmış, hemen ardından yüzünü gevşeterek ağzını şapırdatmıştı. "Su..." diye mırıldandığında Seungmin yatağa oturup kaseye koydukları suyu kaşıkla dudaklarının arasından sızdırdı.
Genç, yaklaşık on dakika içinde kendine gelirken Seungmin evde kimse olmadığı için ne yapacağından pek emin olamamıştı.
"Sen... kimsin? Neredeyim?" dedi çocuk doğrulmaya çalışırken. Seungmin omzundan bastırıp cıkcıkladı.
"I-ıh, uzanmaya devam et lütfen. Ben Hwang Seungmin, şehirden çıktığımızda seni buraya kadar güvenle getirdim. Çantanı bile açmadık, güvenli bir yerdeyiz." dedi Seungmin gülümseyerek.
"Neredeyiz?"
"Muhtemelen uzun süre ölmeden yaşayabileceğimiz, bizi güvende tutacak beş gencin daha yaşadığı bir evdeyiz. Dışarı'nın en güvenli yeri." dedi gülümseyerek. "İsmin nedir?"
"Felix, Lee Felix." Genç elini başına götürmüş, guruldayan karnıyla gözlerini kapatıp iç çekmişti. "Ne zamandır buradayız?"
"Üç haftadır." dedi Seungmin sakince. "Acıkmışsındır, sadece su içirebildik, biraz da çorba veriyorduk. Maalesef ki ne yemek istersin diye soramayacağım, sınırlı seçeneğimiz var." Seungmin yerinden kalkacakken genç onun bileğini tutunca durdu.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim, ama en çok teşekkürü Changbin hak ediyor. Sabah akşam seninle ilgilendi."
"Neredeler? Ev çok sessiz." dedi Felix yorgunca. Sürekli nefesini tutuyordu konuşurken, zorlanıyordu muhtemelen.
"Dışarıda işleri varmış, gelirler birkaç saate." Felix onayladığında Seungmin ona yemek almak için salona gitmiş, birkaç saat önce yedikleri pilav ve çorbayı ısıtıp geri dönmüştü. Felix'in oturmasına yardım ettikten sonra ona yavaşça, bol su içirerek yemek yedirmiş, lavaboya gitmesine yardım etmiş, onunla beraber odaya geri dönüp peşlerinde hoplaya zıplaya gezen tavşanı alıp yatağa koymuştu.
Tüm bunların sonunda kapının açılma sesini duyunca Felix'e eliyle sessiz olmasını işaret etmiş, dolabın kenarına asılı baltayı eline alarak yavaş adımlarla odadan çıkmıştı.
"Of, ses çıkararak girsene eve." dedi elindeki baltayı indirirken.
"Korktun mu şehir çocuğu?" dedi Jeongin gülerek. Seungmin elindeki baltayı yerine bırakıp göz devirdi.
"Felix uyandı."
"Felix kim amk?"
"Baygın çocuk."
"He, iyi mi?" derken odaya girdi. "Selam."
"Selam."
"Oh, yüzüne göre sesin fazla kalın. Jeongin ben." Felix onayladığında Seungmin Jeongin'e döndü.
"Diğerleri nerede?"
"Chan hyung ve Changbin hyung Ryujinleri almaya gitti. Sana noonayla beraber bizde kalacaklarmış birkaç gün."
"Neden?"
"Dışarıda fırtına çıkmak üzere, Seungmin. Her ay bu dönemlerde çıkan fırtınadan dolayı kızları alıp buraya getiriyorlar. Dışarıdaki eksiklerimizi tamamlamak için neden uğraşıyoruz? Fırtına dinene kadar evde elektrik olmayacak bu arada, paneli aşağı indireceğiz Ryujin gelince." Jeongin üzerindeki kıyafetleri çıkarmış, temiz bir şeyler giyip kirlileri toparlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
outside // chanmin
Fanfictionülkenin nüfus politikasına göre başarısız olanlar 'dışarı' gönderilirdi. bu kez dışarı sürülenlerden biri hwang seungmin oldu.