denemeye girmedrn önce size günaydın bölümü atıyorum bakın harika biriyim
iyi eğlenceler bolca yorum yapın
"Seungmin, gidiyoruz."
Seungmin elindeki küçük tavşanı severken başını kaldırdı. "Efendim?" Elindeki tavşan o hareketlerini bıraktığı gibi kaçıp giderken Seungmin dönüp ona bakmış, koltuğun altına girdiğinde başını tekrar kapının oradaki Chan'a çevirmişti.
"Hyunjin'i görmek istersin diye düşündüm, gelmiyor musun?" Seungmin ağabeyinin ismini duydupu gibi ywrinden fırlarken koltupun altındaki tavşanı yakalayan Jisung gülmüştü.
"Tabii ki! Ama nasıl göreceğim onu?"
"Şehir güç tasarrufuna geçti, bu saatlerde oradan teslimat alabiliyorum. Geçen sefer mektubunu verdiğimde içine ufak bir not da ben ekledim."
Seungmin duyduklarıyla heyecanlanırken üzerini gösterdi. "Çok çirkin görünüyor muyum? Hyunjin beni paspal görürse çok endişelenir, hayatta ve iyi olduğuma inanmalı."
"Gayet iyisin. Gel, şu yağmurluğu giyin." Chan elindeki yağmurluğu uzatırken Seungmin üstünü düzeltmiş, yağmurluğu giyip ayakkabılarının bağcıklarını sıkıca bağlamıştı. Planları arasında Hyunjin'in kucağına doğru koşmak vardı.
"Bunu da tak, duvara yaklaşınca yüzüne çıkarırsın." Chan konuşurken çocuğun eline hava filtreli maskeyi vermiş, kapıyı açmıltı. "Sabah olmadan dönmeye çalışacağız Jisung."
"Tamamdır, burası bana emanet. Hyung, içerideki çocuk için ilaç sipariş etmiştin değil mi?"
"Ettim, gelmiştir." diyerek dışarı çıktı Chan. Postacı çantasına benzeyen yandan asmalı çantasını boynundan geçirmiş, ellerini ceplerine yerleştirip yürümeye başlamıştı. Seungmin peşinden pıtı pıtı yürürken oldukça heyecanlıydı, heyecanını şarkı söyleyerek bastırıyordu.
Çok eskilerden bir şarkıyı mırıldanırken Chan güldü.
"Youngblood için fazla küçük değil misin?"
"Şarkının yaşı mı olurmuş? Babamın diskinde bulmuştum, güzel bir şarkı."
"Kesinlikle öyle."
Ormanın içine girdiklerinde Seungmin arkada kalmak yerine hızlanmış, Chan'la aynı hizada yürümeye başlamıştı.
"Nasıl korkmuyorsun ormandan? Üstelik gece tek başına yürüyorsun." dedi Seungmin duyduğu her seste etrafa bakınarak.
"Gece görüş lensleri sayesinde her şeyi seçebiliyorum. Üstelik beş senedir buralardayım." dedi Chan gülerek.
"Havalı." Chan gülerken Seungmin'i bileğinden tutup kendine çekti. "Yılan yuvası var, peşimden yürümen daha sağlıklı."
"Ama korkuyorum." dedi Seungmin bir çırpıda. Chan küçüğünün elini tutup parmaklarını kenetledi. "Şimdi oldu mu? Bastığım yerlere basmaya çalış, hayvanları rahatsız edersek bize saldırırlar." dediğinde Seungmin elini sıkıca tutarak Chan'ın arkasından yürümeye başladı.
"Neredeyse iki haftadır sizinleyim, o çocuk hala uyanmadı. Ölüyor mu?" dedi Seungmin kendi dikkatini dağıtmak için. Baykuşların ve yarasaların ay ışığında parkayan gözlerine denk gelip durduğu için korkuyordu.
"Bilmiyorum, birkaç ilaç daha içireceğiz, uyanmazsa ölüyor demektir."
"İlk gece bir zombiyle beraber uyudum." dedi Seungmin irkilerek. Chan dediğine gülerek ona baktı. Ekşittiği yüzüyle deli tatlıydı genç olan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
outside // chanmin
Fanfictionülkenin nüfus politikasına göre başarısız olanlar 'dışarı' gönderilirdi. bu kez dışarı sürülenlerden biri hwang seungmin oldu.