"Jeongin'i ilk defa göreceksin bu yüzden ettiğin tüm küfürleri geri çekeceğini düşünüyorum." dedi yorganları katlayan Felix.
"İstediği kadar yakışıklı olsun, kardeşime kötü davrandı." dedi Hyunjin de karşılık olarak. Kahvaltıdan önce yatakları topluyorlardı.
"Günaydın!" Jisung odalarından fırlayıp yüksek ses ve inanılmaz bir enerjiyle konuştuğunda Seungmin, Hyunjin ve Felix ona gülmüştü.
"Sana da sincap."
"Bugün ne yiyelim?"
"Tavşan olmayan bir şeyler." dedi Seungmin kucağındaki hayvanı severken.
"Yemek seçmene son verecek bir teknoloji istiyorum." dedi Jisung dudak büzerek. "Sadece meyve ve sebze tüketiyorsun."
"Tavuk yiyorum."
"Tilkiler tavuk bırakmıyor bize." dedi Jisung elini yüzünü yıkamaya giderken.
Hyunjin arkasından gülmüştü. İki genç topladıkları yatak yorganları Felix'in yattığı yere bırakırken Chan odasından çıkmış ve tavşanla oynayan küçüğünün alnını öpüp saçlarını karıştırmıştı. "Günaydın bebeğim."
"Günaydın, bak, o da günaydın diyor. Yanağımı yaladı." Chan gülerek tavşanın kafasını sevdi. "Çok mıncıklamışsın hayvanı bırak gezsin."
"Ama çok tatlı." Seungmin büyüğünün sözünü dinleyerek tavşanı rahat bırakırken Chan banyoya yürümüş, poposuna vurup geçen Jisung'a gülerek sabah rutinini tamamlamıştı.
"Of! Hepiniz bir anda uyandınız ortalıkta dolaşıyorsunuz!" diye söylenen Jisung'a gülerek Seungmin'in yanına gitti.
"Gel dışarı çıkalım."
"Olur." Seungmin ayaklanmış, aklına gelen ağabeyiyle duraksamıştı. "Hyunjin biz dışarı çıkıyoruz."
"Dikkatli olun." Seungmin onaylayıp büyüğüyle dışarı çıkarken, Chan dönüp Jisung'a çatıda olacaklarını söylemişti. Chan'la beraber dışarı çıkmış, merdivenleri tırmanmışlardı. Çardak gibi olan yere oturduklarında Seungmin büyüğüne yaslanıp elini kucağına çekti.
Chan, Seungmin'in omzuna attığı elinle ensesindeki saçları okşarken Seungmin gülümseyerek başını yana yatırmıştı. "Chan."
"Efendim?"
"Seni seviyorum." Chan gülmüş, gencin kafasını kendine çekip şakağını öpmüştü. "Ben de seni seviyorum."
Seungmin ona dönüp elini büyüğünün yanağına koydu. Dudaklarını ıslatırken oldukça tedirgindi.
"Öpsem ne olur ki?" diye mırıldandığında Chan dikleşmiş, küçüğüne dönmüştü. "Dene bakalım ne oluyor?"
Seungmin başını çevirip kapıya ve merdivenlere bakmış, kimse olmadığını görünce gözlerini kapatıp başını uzatmıştı. Chan gülerek küçüğünün dudaklarına kapanırken Seungmin aralık bırakmıştı dudaklarını.
Chan, dudaklarının arasındaki yumuşak parçaya ufak bir öpücük bırakmış, Seungmin geri çekilmeyince yavaşça emerek öpüşmeyi başlatan taraf olmuştu. Seungmin karşılık vermeye başladığında gencin saçlarındaki eli ensesine, oradan da kulağının altına gelmiş, boştaki eliyle ince beli sıkıca sarmıştı.
Seungmin bir eliyle gerginliği yüzünden Chan'ın kaslı ve çıplak kolunu sıkarken bir eliyle de büyüğünün yanağını tutuyordu.
Gözlerini açtığında onu izleyen bir çift gözle karşılaşmış, gülmesine engel olamamıştı. Geri çekilip başını geriye atarak kıkırdadı. Chan onu gülümseyerek izlerken çocuğu neredeyse kucağına çekmişti.
"Neye gülüyorsun?"
"Çok komik bakıyordun. Böyle bak." diyin gözlerini şaşı yaptığında Chan gülerek onun saçlarını karıştırdı. Seungmin oturduğu yere yayılıp büyüğünün göğsüne yerleştiğinde Chan yanağını okşadı.
"Çok tatlısın Seungmin, seni ısırmak istiyorum."
"Isır."
"Gerçekten ısırırım." Seungmin başını kaldırıp güldü. "Gerçekten ısır o zaman."
Chan gülmüş, eğilip çocuğun yanağını ısırmıştı. Seungmin çığlığımsı bir ses çıkarınca onu oturdukları yere doğru eğip omzunu ve kolunu da ısırdı.
"Gıdıklanıyorum!" Chan gülerek çocuğu hem öpüp hem ısırırken Seungmin kahkaha atıp duruyordu.
"Seungmin yavaş gül, yavaş!" diye bağıran tanıdık sesle Chan durmuş, Seungmin de doğrulmuştu.
Hızla çatının köşesine gitmiş, gayet sağlıklı görünen Jeongin'e el sallamıştı.
Jeongin de el sallayınca dönüp hızla merdivenlere yürüdü.
"Felix'le iddiaya girdik, ağabeyim Jeongin'i beğenir mi diye, hadi inelim." Chan gülerek peşinden ilerlerken, Seungmin Jeongin'den önce içeri girmiş ve Felix'in yanına gitmişti.
"Geliyorlar."
"Bahse varım dibi düşecek."
"Bahse varım siniri beğenisinin önüne geçecek." İkisi gülüşürken Aralık kapıdan içeri önde kızlar, arkada Jeongin giriş yapmıştı.
Hyunjin gelenlere bakmak için başını kaldırdığında duraksadı.
"Beğendi."
"Evet, ama laf sokacak."
"Sanmıyorum."
İki genç fısıldaşırken Jeongin de gözlerini Hyunjin'e dikmişti.
"Tanışıyor muyuz?" dedi ona ilerlerken. "Tanışsak yüzünü unutmazdım."
"Tanışsaydık kardeşime yaptıklarından sonra seni yumruklamaya gelirdim." dedi Hyunjin.
"Tanıştığına pek memnun olamadın ama ben bayağı bir memnunum şu an."
"Gayi açık kalmış." Jisung gülerek konuşurken, Ryujin kollarını çaprazlamış ve surat asarak tezgaha yaslanmıştı.
Seungmin Felix'e yaklaşıp fısıldadı. "Ben Ryujin ve Jeongin'i destekliyordum ama Jeongin bildiğin gaymiş."
"Şu an ağabeyine asılıyor farkında mısın?" dedi Felix gülerek. Seungmin dudak büzmüş, ikili arasındaki gergin enerjiyi dağıtmak için hızla gidip Jeongin'e sarılmıştı. Kulağına yaklaşıp fısıldadı. "Yerinde olsam kendimi sevdirmeden flört etmezdim seni salak, Hyunjin seni öldürmeyi planlıyor."
"Ecelim bu yakışıklı herif olacaksa gıkım çıkmaz." dedi Jeongin kollarını Seungmin'in beline sararken.
Seungmin onu sıkmış, konuyu değiştirmişti. "Hyunjin'e söyleme ama siz gelmeden önce öpüştük biz."
"Sonunda!" Jeongin geri çekilip gülerek arkadaşına baktı. "Ciddi mi?"
"Harbi bak, çok sahici."
"Neyden bahsediyorsunuz?" Chan ve Hyunjin onlara garip bakışlar atarken Jeongin omuz silkti.
"Arkadaşların arasındaki sırlar sizi ilgilendirmez."
Hyunjin göz devirerek sofraya otururken, yaşıt olan üç genç koltuğa yerleşmişti, Hyunjin kızlarla tanışmış ve ufak bir sohbet eşliğinde kahvaltısını yapmıştı diğerleri gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
outside // chanmin
Fanfictionülkenin nüfus politikasına göre başarısız olanlar 'dışarı' gönderilirdi. bu kez dışarı sürülenlerden biri hwang seungmin oldu.