İzin

4.9K 433 39
                                    

_bungeegumm_'a itafen saksomuz hayırlı olsun. Hiç alışkın değilim şöyle sahneler yazmaya dndnndjd iftarda okursunuz artık millet gerekirse 😂ben uyarıyı yaptım.

Akar

Toplanan orduyla bu sefer yanımda er'imle Karakurum'a döndük. O kadar mutluydum ki tekrardan buralara döndüğüme.. Çadırları, iplikten kilim döşeyen insanları, herşeye yasak diyen muhafızları hatta mahremiyetimi yok etmek için üstün çaba harcayan ayaqaçları bile görmeyi özlemiştim. Yine de şu yasak işi böyle gitmez, kesinlikle bu yasakları er'imle konuşmam gerek. Madem geçmişe geldim, bu gözlerimin gördüğü dağ taşın sadece manzara olarak kalmasına izin veremezdim. Yani ha kartpostala bakmışın ha uzaktan manzaraya... Gidemedikten, o yemyeşil çimlere ayak basamadıktan sonra ne yararı var ki bana? Tamam yine de sadece bakmak bile fena değil. Lakin artık bakmak insana yetmiyor. Hem ata binmeyi de öğrenmiştim, hızlı ve seri hareketlerim yoktu belki ama inip binip sürebiliyordum artık.

Girdiğim otağıdan farklı olarak ilk başta banyo yapıp ardından vakit kaybetmeden onların verdiği üstü attım ve ayaqaçların getirdiği kıyafetleri giydim. Saçımı da aynı şekilde kenardan örgüyle düzeltirken kenarına süslü başlığı da takmayı ihmal etmemiştim. Şu yüzümdeki iz de geçseydi pek iyi olurdu ama.. Neyse...

Herşeyin mükemmel olduğunu düşündüğüm vakit de çıkıp beni kapıda bekleyen ayaqaçı peşime taktım. "Er'im otağında mı?"
Sorduğum soruya olumlu anlamda baş sallarken sevinçle adımlarımı gittiğim yolda daha da hızlandırdım.

Han'ın otağı önünde bekleyen muhafızlar beni görünce kenara kayıp geçmem için müsaade ettiler.
İçeriye adımımı fazla oyalanmadan attım ve kenarda üstünü değiştiren yarı tanrı emsali er'imi gördüm. Çok fazla mükemmel değil mi bu adam?..

O da beni fark edip olduğu yerde döndü ve tatlı bir gülümseme sundu yüzüme karşı. Ben bu gülüşe karşılık saygıyla ilk başımı eğdim, ardından hızlıca ona doğru sarıldım.
"Senin hasretini çok çektim er'im." Bir elini belime sarıp diğer eliyle saçlarımı okşadı bir süre.
"Benim için de pek çetin bir haldi senden ayrı düşmek Hüreyre'm. Hele senin canını yaktıklarını düşündüm de... İçim nasıl yandı bir bilsen."

Yüzümdeki ize baktığı belliydi. Tatlı bir gülümseme ile ellerimle tuttuğum yakasından eğilmesi için kendime çektim ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.
"Öyle özlemişim ki seni... " Bu tatlı gülümsemeye biraz da cilve katmıştım.
O ise beni kendinden itip alaycı bir şekilde konuştu. "Şu atlattığın şeylere bak, ettiğin hareketlere bak. Önce taam edelim hele, zayıf düşmüşsün bellidir Hüreyre'm."

Yüzümü asmak istesem de yapmadım. Bilirim ki beni düşündüğü için yapıyordu bunları. O yüzden sadece gülümseyip başımla onaylamakla yetindim.
Ortaya kurulmuş sofrada ikimiz de yerimizi almışken aklıma şu yasaklar konusu gelmişti. Bence şimdi bu konuyu açmakta pek sakınca yoktu.
"Er'im senden bir isteğim olacak."

Başladığı yemeğe devam ederken bakışlarını bana çevirmiş ne istediğimi söylemem için işaret yapmıştı. Hadi bakalım Akar, yaparsın sen aslanım.
Öksürür gibi hareket yaparken lafa girdim. "Ben derim ki sen işlerinle meşgulken ben de oba dışında beygirle gezsem. Yanımda bir kaç nöker de olur elbet. O yüzden-.."
Lafımı bitirmeme izin vermeden o lafa girmişti bu sefer. "Olmaz Hüreyre'm." diye kesmişti resmen.

Hadi bakalım kim daha inatçı!
Sofradan ufaktan ayrılıp ona doğru sokuldum bu sefer. Yapmaya çalıştığım şeyi anlamış olacak yüzüne yaramaz bir gülüş kondurdu ve sofradan geriye kayarak kucağına geçmem için yer açtı.
Bir elimle yüzünü okşarken, kendi yüzüme de hüzünlü ve tatlı bakışlar kondurarak acındırma çalışmalarına başladım. "Neden reddedersin beni er'im?.."

Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin