İsyan

4.7K 454 118
                                    

Akar

"Hayır!" diye sesini yükseltti bir anda kız. "Han'ımızdan değil..." Bu dedikleriyle aklım iyice karışmıştı. Tamam sevinmiştim er'imden değil çocuk ama o zaman nasıl hamile kaldı bu kız?? Yoksa..

"Kim?" diye sordum sesimi alçaltırken şayet bizi birinin duyması beni olmasa bile onu kellesinden edebilirdi.

Kız omzunun üzerinden tedirgin bir şekilde etrafına bakındı. En az benim kadar korktuğu kesindi. Korkmalıydı da. "İkinci ordunun baş nökeri..." diye mırıldandı.

Baş nöker! Hem de Han için çalışan kıdemli bir komutan! Şuan resmen şaşkınlıktan ağzım bir karış açık kalmıştı. Han'a en yakın kişilerden biri o ve er'imin hareminden birisini hamile bırakması! Benim umrumda değil, isteyen istediğiyle oynaşsın zaten bu harem işini de kesinlikle çözeceğim. Gururum, er'imi başkasıyla paylaşmaya tövbe el vermez. Ama şuan konumuz bundan öte, bu kızın hayatı...
Hale bak, resmen beş sezonluk Türk dizilerine döndü iş. Kim kimi s*kiyor kim kimin arkasından vuruyor belli değil!

Bir süre ikimiz de öylece sustuk. Sahra ise biraz bile olsa sakinleşmişti. Belli ki sırrını birine açmak ona iyi geldi...
...
Hamile!

"Kaç kere yaptınız?.." dedim.

"Beş ya da altı..."

"Altı mı? Deşifre olsaydın başına neler geleceğini biliyor musun sen! Elbette biliyorsun, sorumun saçmalığına bak!"

"Deşifre olmam yakındır Akar Katun," dedi eliyle karnını tutarken. Doğru... Şimdi belli değildi ama ileride karnı büyüdükçe ortaya çıkacaktı sakladığı sır.

Bıkkınlıkla bir nefes verdim. Tamam sakin olup düşünmek lazım. Koskoca haremde Han ile yatmadan başkasından, daha doğrusu baş nökerden, hamile kalan kız nasıl ölmeden kurtarılır.
Cevap, kurtarılamaz...
O an aklıma başka bir soru geldi. "O baş nöker... Seninle ciddi mi?" eğer sevdaları varsa birlikte kaçmaya çalışabilirler.
Olumlu anlamında başını salladı. Sevinmiştim, en azından kız ortada kalmayacaktı.
"Bir vakit kaçsanız?" diye aklıma gelen ilk fikri sundum.

"Nökerler sık kolaçan ederler obanın etrafını. Çok dikkat çeker..." kız umutsuzca başını yere eğdi.

O da haklı, sonuçta burası toprakların ikinci baş merkezi. Elbet sıkı bir güvenlik olacaktı. Lakin başka bir yol daha olabilir. Zor ve imkansız gibi görünse de olabilir... Hem benim onurumu hem de kızın ve karnındaki masum bebeğin hayatını kurtaracak birşey.
Harem dağıtılıp, kanımlar gönderilse?

"Seni elbet bu beladan kurtaracağım." enine boyuna hiç düşünmeden söylemiştim bu sözleri.

"Ama Akar Katun bana nasıl yardım edeceksiniz? Ne edebilirsiniz?"

"Sen bekle. Buradan gideceksiniz. O baş nöker de senle beraber gelecek işin sonunda."
_____________________________________

Konuşma sonrası kızı diğerlerinin yanına gönderip sakin kalmasını tembihledim. Şuan en çok ihtiyacımız olan şey sükunetti. Ben ise vakit kaybetmeden bu harem işini halletmeliydim. Şayet ben oyalansam bile Sahra'nın karnındaki bebek durmazdı, büyüyüp gelişmeye başlayacak, kendini ele verecekti elbet.

İçine düştüğüm durumu düşündüm. Lan işe bak! Sen git Han'ın hareminden birini hamile bırak, sonra gel de çöz bu durumu.
Kendime bir arşiv tutsam mı diye düşünmedim değil bir an. Şöyle adını da "Oba'da Entrikalar" diye koyarım.
Gelecek okusun bunları, görsün ne pislikler dönüyor.

O günü marangozda Dokuma makinenin hazırlanışını izlemekle bitirdim ve akşamı buldum. Er'imle konuşmak için özellikle bekledim. Şimdi de yüzleşme vaktiydi.
Marangozdan çıkıp otağımın yolunu tuttum. Ardından çok vakit geçmeden varıp muhafızları arkamda bıraktım ve içeriye girdiğimde klasik bir selamlama sundum.

Bir Moğol Hikayesi- Hülagü Han {Tamamlandı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin