21- SEN MİSİN? 🎠

191 31 76
                                    

Hoşgeldin ;)

Şunu söylemeliyim ki;
Gidenler elbette özleyip dönecekler.
Ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...

Okuduğun saati not et.   》

Vote sınırı : 30

Keyifli okumalar. 🥂

___________________________________

Balkondaki izmarit dolmuş küllükleri çöpe boşalttım ve kalan bir kaç parça bulaşığı makinaya koydum.

Masamın üzerindeki telefonumun saatine bakarak sıkıntıyla nefes verdim. Bir saat sonra olan dersime yetişmek için odama gidip üzerime siyah bir kazak, altıma rahat siyah bir kot pantolon giyip üzerime deri ceketimi giydim.

Yatağımın başındaki takvime gözüm takıldı. Bir gün daha kopardım takvimden.

Gidişi...
Tam 3 yıl olmuş. Ama hatrıma düştüğündeki acısı dün gibi. Yatağımın başında en güzel fotoğrafımız duruyor hâlâ...

Ara sıra derin derin bakıyorum.
Onu hâlâ özlüyorum.
21 yaşındayım. Büyümüşüm...
Saçlarım uzadı, o gittiğimden beri hiç kesmedim. Belime dökülen saçlarımı her akşam özenle tarar sanki onun geleceği günü beklerdim.

Ama artık biliyorum gelmeyecek.
Gidenler geri gelmez...

Derin bir nefes alarak daldığım yerden ayrılıp evden çıktım. Kendime göre dekor ettiğim güzel öğrenci evimde kimsenin bana karışmaması hoşuma gidiyordu.

Sokağa çıktığımda havanın güzel olduğunu görünce arabaya binmekten vazgeçerek evim okula 15 dakika mesafede olduğu için yürümeyi tercig ettim.

Ara sokaklardan geçerken insanların konuşmaları, kuş cıvıltıları, İstanbul'un sesleri ve en güzeli de Beşiktaş İskelesi'nden kalkan vapurların siren sesini seviyordum.

Anlamsız bir huzur veriyor, eski günlerin anısını hatırlatıyordu bana İstanbul.

Keyifle ara sokaklardan geçerken arkamdan gelen hiç kesilmemiş adım sesleriyle işkillensem de arkamı dönmedim.

Biraz yavşladığımda yavaşlayan adım seslerinin kimden geldiğini görmek için arkamı dönmeden önümdeki mağaza vitrininin camına baktım. Şaşkınlıkla kaşlarım havalanırken korkuyla dona kaldım.

Bunlar Kapan'da hastanelik ettiğim kızın korumalarıydı. Babası tam bir kirli çıkı mafyaydı. Muhtemelen beni hastanelik etmek için ıssız bir sokağa girmemi bekliyorlardı.

Dursam anlayacaklardı, hızlı yürüsem yine anlarlardı. Sıkıntılı bir nefes vererek arkamı dönmeden yürürken sağımdaki mağaza vitrinine hafifçe bakıp gelip gelmediklerini kontrol ettim. Biraz daha gidersem beni kıstıracaklardı.

Yapacak birşey yok. Bilmem kaç tane adam var, bunlar beni perte çıkartmadan buradan ayrılmazlar. Tabana kuvvet Asi!

Ani bir hareketle adımlarımı hızlandırmayla kalmayıp koşmaya başladım. Arkama döndüğümde 5 ızbandut da peşimden koşuyorlardı.

Ne yapacağımı bilemeyerek tabelalara bakamadan yol ayrımından sağa doğru döndüm. Koşarken ayaklarım popoma vuruyordu. Depar atarak koşarken gittikçe yoruluyordum.

Labirent gibi ara sokaklardan geçerken aniden köşeyi dönüp durdum.
"Siktir!"

Çıkmaz sokak.

Nefes nefese duraklarken korkuyla arkamı döndüm adamlar bana doğru gelirken ben de çantamı bir köşeye fırlatıp gardımı aldım.

Madem kaçamayacaktım o zaman yumruklarımı kullanayım diye düşünüp gardımı aldım.

SOBE   |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin