Birbirimizin kaderi olmak zorundaydık ve bunu kabullenmiştik. Çocukluğumuzdan beri kaderimiz bizim elimizde değildi zaten. İkimiz de buna alışıktık. Okuldaki son yılımızdan sonra o beklenen düğünle evlenecektik. Fakat önce o bana gelip başka birinde...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
¤BTS- Fake Love¤ • • •
T
aehyung'a attığım mesajdan sonra bizimkilere döndüm. Herkes çoktan eşyalarını almıştı.
"Jin bende seninle geliyorum"
"Ya benimle gelmeyecek misin ?"
"Lisa bugün bir çöp kutusuna çarpıp hiç bir şey olmamış gibi devam ettin. Yani Jin'le gidiyorum" dediğimde Lisa hariç diğerleri güldü. Aceleyle mekanımızdan çıkıp arabalara bindik. Jin hızlı sürse de hep tedbirliydi.
"Jin..aslında sana bir şey soracağım" dedim. Ne kadar bir grup olsakta pek konuşmazdık onunla. Bu yüzden biraz çekiniyorum.
"Sor tabi"
"Bugün seni Suga'la konuşurken gördüm. Onu tanıyor musun ?" Dediğimde kafa salladı. Teneffüste bir ara Jin, beraber yürüyen Hoseok ve Suga'yi durdurmuş hatta Suga'ya sarılmıştı.
"Amerika'daydı. Hatırlıyor musun bir ara aktivite olsun diye basketbola sarmıştı"
"Sonra 3 kez kendi potanıza basket atınca hoca tarafından kovulmuştun"
"Hemde maçın ortasında" dediğinde kahkaha attım.
"Adam işini sağlama almak istedi. Daha maçın yarısında 3 tane attıysan sonuna kadar ne yapardın kim bilir. O gün seni izlemeye geç kaldığımız için hala üzgünüm" dediğimde omuz silkti.
"Çokta önemli bir maç değildi"
"Final maçıydı"
"Hiç bir şeyi de unutmazmışsın. Tae sana boş yere şeytan demiyor" dediğinde sırıttım. Sadece grupta olan muhabbetleri seviyordum.
"Yoongi'le o zamandan tanışıyoruz. Hoseok'ta yakın arkadaşı. İkisi de iyiler ama Yoongi o olay sonunda yollandı işte"
"Ne olayı ki ?" Dediğimde arabayı kaldırımın kenarına çekti.
"Kimse bilmiyor ki. Sadece babasının çok sinirlendiğini biliyorum. O zamanlar kimse babasının o olduğunu bilmiyordu da." Dediğinde kafa salladım. Tam o sırada Taehyung arabasını önümüze çekti. İkimiz de arabadan indik ve Taehyung'a doğru ilerledim.
"Ne oldu öyle ?" Dedi ve valeye anahtarı bıraktı. Kolunu tuttum ve üçümüz restorana girdik.
"Lisa beni bıraktığında Jess'e gıcıklık olsun diye akşam beraber takılıyoruz sende ağla dedi. Jess ne yapmış ne etmiş anneleri ikna etmiş bize katılmak için. O yüzden mekandan çıkmak zorunda kaldık. Babanda seni benimle biliyor. Jess seni göremezsem hemen-"
"İspiyonlar. Aynı ablası gibi şeytan çünkü!" Dediğinde kolunu cimcikmedim.
"Ben şeytansam sende asistanımsın. Boş yapma!" Dediğimde bana dönüp suratını buruşturdu ve restorana girdik. Daha girer girmez bir garsonu tuttum.
