Birbirimizin kaderi olmak zorundaydık ve bunu kabullenmiştik. Çocukluğumuzdan beri kaderimiz bizim elimizde değildi zaten. İkimiz de buna alışıktık. Okuldaki son yılımızdan sonra o beklenen düğünle evlenecektik. Fakat önce o bana gelip başka birinde...
"Gözün hep daha fazlasında" dedi Jess. Sinirle ona döndüm. Cidden dayak yicekti sonunda. En azından okuldan çıkar çıkmaz şoförü ona yolladım ve onu aldırdım.
"Ne ?"
"Taehyung'u sen aldın. Ailenin bütün ilgi odağı sensin. Bir de utanmadan yaygara koparıyorsun" diye bağırdığında karşısına dikildim.
"Sen dalga mı geçiyorsun ? Taehyung eşya mı lan sen aldın diyorsun ?" Diye bağırdığımda alayla güldü.
"Aa eşya değil mi ? Baksana Taehyung'un takıldığı kızla eve geliyorsun" dedi Jisoo'ya bakarak.
"Yarın bir gün hamileyim diyip para isterse de ev açarsınız ona. Sırf Taehyung'ın parasını kaybetmemek için 3 kişi sürünürsünüz!" Dediğinde saçına yapıştım.
"Seni var ya gebertirim ben" diye bağırıp onu saçından sürükledim. Annem çığlık atıp bize doğru gelirken Jisoo onun önüne geçti.
"Karışma teyze! Ufaklık hiç de az değil" dediğinde Jess'i arka bahçeye çıkardım
"Yaa bırak beni"
"Seni geberteceğim" dedim ve havuza attım. Havuzun kenarında eğildim ve kafasına bastırdım. Kurtulmak istercesine debelendiğinde elbisem ıslandı. Sonunda onu bıraktığımda hızla kenara tutunup derin nefes almaya başladı.
"Kafayı yemişsin sen" dediğinde yakasını tuttum.
"Yedirttiniz!" Diye bağırdığımda elimi tutup itmeye çalıştı.
"Bırak"
"Seni öldürmeyeceğim. Beter edeceğim. Almanya'daki bir okul ayarladım sana. Yatılı. Yarın oraya gidiyorsun"
"Beni oraya yollayamazsın"
"Ah hadi bakalım yapıyor muyum yapmıyor muyum? Ucaktayken ararım seni böcek" dedim ve elini bıraktım. Kalkıp eve doğru girip annemin yanında durdum.
"Kızına veda et. Lise hayatını Almanya'da geçirecek. İtirazın olmasın zaten işim başımdan aşkın" dedim ve Jisoo'nun koluna girip onu odama çektim
"Yalnız baya iyiydi. Anneme teyze dedin. Köpürüyordur şimdi o" dedim gülerek ve üzerimi değiştirmek için öteki odaya geçtim
"Seni tehdit eden kim ?"
"Bilmiyorum. Ses değiştirmek uygulaması kullanıyor. Tek bildiğim erkek ve pahalı bir parfüm kokuyor. Koku çok tanıdık ama çıkaramıyorum" dedim ve odama geçip yatakta uzanan Jisoo'ya baktım.
"Yani okulda 5 tane burslu hariç bütün erkekler olabilir" dediğinde kafa salladım.
"Jisoo bu tehlikeli" dedim yanına otururken. O sırada kapı açıldı ve içeri Lisa ve Rose girdi.
"Aynen böyleydim" dedi Lisa beni işaret edip.
"Bu benim en iyi arkadaşımdı ve o gerçekten kötü bir sürtük" diye şarkı söylerken poposunu salladı ve Rose'la kahkaha attılar. Şaşkınlıkla hızla yataktan kalktım.
"Ev halkından bahsediyorum. Aşağıdakilerin yüzü beş karış ve Jess ağlıyor. Geldiğime bu kadar sevineceğimi sanmıyordum" dedi keyifle.
"Ne yapıyorsunuz burada?"
"Eh sana geldik. Jess için yaptığın şeyi duydum. Aşırı iyiydi. Keşke orada olsaydım"
"Video va- Yah Lisa o kadar laf ettim neden hala buradasınız ?"
"Çünkü bir şey var bu işte ve öğrenmeden adım bile atmam." Dedi Rose ve yatağa oturdu.
"Bende gitmem" dedi Lisa onun yanına otururken. Yataktaki üç kıza baktım ve göz devirdim.
"Buna karışamazsınız"
"Psikoloğa gitmeyi bıraktım ama hala deli sayılırım. Yani yapacağım hiç bir şeyden sorumlu değilim" dedi Rose. Sinirle yere oturdum.
"Bunu onlara söyleyemezsiniz"
"Buraya geldiğimizden bile haberleri yok. Babam üzerine yemin ederim. Bak kutsal bir şeye yemin ettim" dedi Lisa gülerek. Rose da söz verdikten sonra boş parmaklarıma baktım. Onlara bunu nasıl söyleyecektim ?
"Üstelik bunu kız meselesi ilan ettik" dedi Lisa.
"Bence de anlat hadi Jennie. Yardım edelim" dedi Rose. Hayır yapamazdım. Bunu yapamazdım onlara. Sadece daha çok tehlikeye çekerim.
"Çocuklara o kadar laf etmeme rağmen nasıl gelirsiniz buraya ?" Dedim sinirle.
"Bay Min ikisine izin verdi. Bugün Suga söyledi. Bir şey için babasına gitmişti. Neden izin verdiğini bilmiyor ama ben tahmin ediyorum" dedi Lisa. Kafamı iki yana salladım.
"Üstelik senin onları değmeyeceğini biliyoruz. Tamam sinirliydim ve sana tepki koyduk çünkü gelip anlatırsın sandık ama lanet bir inadın var" dedi Rose. İç çektim. Onlar benim en iyi arkadaşlarımdı. Tabi ki anlayacaklardı.
"O gün tuvalete diye çıktım ve okuldan gittim. Bir..telefon aldım. O kimse beni özel numaradan aramaya başladı. Bir kaç gündür de böyle gidiyor. Beni kıskandığını, onunla olacağımı bu yüzden bir erkeğin koluma bile dokunmasına izin vermeyeceğini söyledi. Onlardan uzak durmam lazımdı çünkü...konuşan kimse bağırıp çağırıyor, tehditler ediyordu."
"O şerefsizi bir elime geçirirsem var ya onu geberteceğim" dedi Lisa.
"İnan bende" dedim. Jisoo araya girdi.
"İyi de bizimkiler daha kalabalık. Ne kadar tehdit ederse etsin. Onu alt edebilir"
"Kim olduğunu bilseler belki Jisoo ama..karşımdaki kişi gerçek bir psikopat" dedim. Gözlerim dolduğunda ellerimle yüzümü kapattım.
"O mal herif onlara cidden zarar verebilir. Onlara bu kadar ağır konuşmak istemedim a-ama dalga geçiyorum sanıp bana gelirler sandım. Canım yanıyor çünkü onların başı cidden belada olabilir..benim yüzümden" dediğimde Lisa yanıma çöktü.
"Ne oluyor ? Ağlama nini" dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım.
"Lili..Jackson öldü. Bunu o yaptı v-ve beni tehdit etti. Sıradaki için Taehyung dedi ve ondan uzak durmazsam bunu yapacak"
