¤Bruno Mars- Talking to the moon¤
•
•
•Taehyung
"Siktir, siktir" diye bağırdığımda Jungkook yanıma koştu. Işıklar daha yeni açılmıştı.
"Lanet olsun ne oldu? Kolun"
"Biri beni bıçakladı ve Jennie'yi götürdü"
"Jennie mi?" Dedi etrafına bakınırken. Sinirle kolumu tuttum.
"Sen koluna baktır. Ben Jungkook ile Jennie'ye bakmaya gideceğim" dedi Namjoon. Suga ile yanıma geldiğinde. Dans pistindekiler benden uzaklaşmıştı. Kızların da bize doğru koştuğunu gördüm.
"Hayır, ben iyiyim. Bende geleceğim."
"Taeh-"
"Sadece bir sıyrık" diye bağırdım çaresizce. Ellerimden almıştı onu biri. Daha iki dakika önce kollarımdaydı.
"Hepimiz çıkalım. Beş dakika sonra ön tarafta toplanalım. Bulan arasın" dedi Lisa. Herkes kafa salladıktan sonra otelin lobisine koştum..
"Jennie buradan geçti mi ?" Dedim personele.
"Hayır efendim. Işıklar kapandığından beri kimse çıkması salondan" dediğinde koşarak dışarı çıktım. Otoparka ilerlediğimde Suga yanımdaydı.
"Yok işte yok hiç bir yerde"
"Bir sakin ol da düşüneyim" diye bağırdı. Panikle etrafa baktım.
"Jimin nerede ?"
"Onu Rose ile içeride bıraktım. Ön tarafa dönelim. Hep birlikte bir yolunu bulalım" dediğinde kafa salladım. Tanrım ben ne yapacaktım. Onun başı beladaydı ve ben yine her zamanki gibi ona yardım edemiyordum. Nerede bilmiyordum bile. Otelin önüne geldiğimiz de Namjoon, Jisoo ve Hoseok oradaydı.
"Herkese sorduk gören yok" dedi Jisoo. Kafamı ellerim arasına aldım. Kafayı yiyecektim sonunda.
"Bak Tae çok kanıyor kolun. Lütfen git içeride en azından sarsınlar" dedi Namjoon. Kafamı iki yana salladım. Jennie'yi bulmadan hiç bir şey yapmayacaktım. Jungkook ve Lisa bize doğru koştu.
"Arkadan çıkmış olabilirler. Personellerden biri çöp atmaya giderken bir araba görmüş ve şoförü burada duramazsınız diye uyarmış" dedi Lisa nefes nefese. Jimin otelden koşarak çıktı ve telefonunu salladı.
"Jin ile konu- aha Jin geldi" dedi karşı gösterip. Jin arabasını park ettiği gibi bize doğru koştu. Yanında şu yeni Kyong Min denilen kız vardı. İkisinin de yüzü bembeyazdı.
"Jennie nerede ?" diye bağırdı bize koşarken.
"Yok biri onu aldı ve götürdü. Asıl sen neredeydin ?" Dedim sinirle.
"Ben Kyong Min'e partiye beraber gitmeyi teklif ettim. Sonra onu almaya gittim. Biraz geç kaldı ama yanıma geldiğinde bana bunu gösterdi" dedi ve kızdan telefonu alıp bana döndürdü. Hepimiz ekrana baktık. Bir odanın içinde bir sürü resim vardı. Kimi fotoğrafken, bir çoğu da +18 çizilmiş resimlerdi ve hepsinde Jennie vardı. Hatta bizim bile bir kaç resmimiz vardı. Video bittiğinde kıza döndüm.
"Bu da ne ?"
"B-bu Kyung Min'in odası" dediğinde Jin'i itip onu yürüdüm ve elbisesinin yakasını tuttum.
"Seni geberteceğim!" Diye bağırdığımda korkuyla kafasını iki yana salladı.
"Bilmiyordum yemin ederim bilmiyordum. Odasına girilmesini asla istemez hatta hep kilitlendi. Bugün evden çok erken ayrıldı. Hazırlanırken kapısının üzerinde anahtar gördüm ve odaya girdim. Bu olanları görünce de direk videoya aldım ve Jin'e gösterdim. Yemin ederim!" Dediğinde Jin aramıza girdi ve kızı benden uzaklaştırdı.
"Cidden bilmiyordu Tae. Baksana şu haline kız titriyor. Ayrıca bilse neden gelip bana anlatsın ?" Dediğinde sinirle ona döndüm.
"Neden haber vermedin bize ? Jennie yok şimdi.. belki önce bilseydik " dedim. Sesim ağlayacak gibi çıkıyordu ama sikimde bile değildi. Sevdiğin kadın şimdi neredeydi ?
"Kaç kere aradım sizi ? Hiç birinize ulaşamadım! Sonunda Jimin açtı" dediğinde kafamı iki yana salladım.
"Ne yapacağız şimdi? Neredeler kim bilir ?" Dedi Lisa ağlayarak. Ellerimi saçıma geçirdim düşün Tae..
"Onu kaçıracak. Başka bir ülkeye. Eşyaları da yok" dedi Jin. Lisa yere çöktüm ve elleriyle yüzünü kapattı.
"Limana gitmiş olabilirler" dediğinde hepimiz Kyong Min'e döndük.
"Kyung Min'in bir gemisi var.
"Bu mantıklı. Üstelik limanlar havaalanları gibi aşırı kontrollü yerler değil." Dedi Jisoo
"Ama hangi liman ?" Dedim kıza dönüp
"Seni götürürüm ama acele edelim"
"Tamam Tae benim arabayla gidelim" dedi Jin.
" Hoseok sen Rose'u al. Jungkook sende Jin ve Tae ile git. Hemen pesiniz de olacağız" dedi Namjoon. Hızla Jin'in arabasına gittik ve arka koltuğa oturduk. Kyong Min öne geçti ve Jin'e yolu tarif etti.
"Bu herif kim böyle ?" Diye sinirle bağırdım.
"Anaokulu Yonsei'de okuduk. O zamanlar Jennie'den çok hoşlanırdı ama Jennie sadece sizinle takılırdı. Sonra babamın işi yüzünden İtalya'ya gittik. Bir daha Jennie hakkında hiç bir şey duymadım ama demek ki..." Dedi Kyong Min. Gözlerimi kapattım ve acıyan kolumu tuttum.
"Kardeşini mahvedeceğim" dedi Jungkook.
"Farkındayım! Bakın bu kadar olduğunu bilmiyordum. Hatta hiç bir bok bilmiyordum. Bilseydim asla susmazdım. O..o normal gibiydi"
"Sen neden ikizini satıyorsun? " Dedi Jungkook. Bir de bu vardı? Doğru söylediğini nereden bilebilirdik ki ? Sonuçta o onun kardeşiydi. Kız bize döndü.
"Kyung Min bir psikopat! Ne kadar kardeşim olsa da birinin canını yakıyor. Hatta bir çok kişinin! Kardeşim olması onu savunacağım anlamına gelmez!" Dedi sinirle. Derin bir nefes aldım.
"Eğer onu bulamazsam senin ne yaptığın umurumda bile olmaz. Seni de gebertirim" diye bağırdım. Kafamı camdan dışarı çevirdim. Jennie bana söylemeliydin. Her şeyi kendi başına halletmemeli ve bana anlatmalıydın. Sana bir şey olmaması için elimden geleni yapacağım çünkü sen benim her şeyimsin. Bu yüzden sadece seni geri istiyorum.
•
•
•
Bu gece final yapalım be zaten tahminimce insta bölümüyle 3 bölüm falan kaldı. En fazla 4 olsun😅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
high society • Taennie
ChickLitBirbirimizin kaderi olmak zorundaydık ve bunu kabullenmiştik. Çocukluğumuzdan beri kaderimiz bizim elimizde değildi zaten. İkimiz de buna alışıktık. Okuldaki son yılımızdan sonra o beklenen düğünle evlenecektik. Fakat önce o bana gelip başka birinde...