¤Bigbang- Fxxk it¤
"Burada hep birlikte toplanmışken son olarak müstakbel karım için kadeh kaldırmak istiyorum" dedi Taehyung kadehini havaya kaldırırken. Gülümsememe engel olamadım.
"Cidden zekan her seferinde beni şaşırtıyor. Sana boşuna şeytan demiyorum. Yanımda olduğun için minnettarım. Benim koruyucu meleğim" dediğinde gülümsedim ve ona sarıldım. İkimiz de kadehlerimizi tokuştururken diğerleri de kendi arasında tokuşturdu.
"Peki şimdi ne olacak? " Dedi Jisoo. Omuz silktim.
"Belki Amerika'ya gideriz. LA'de bir üniversiteye başvurmayı planlıyorduk. Belki de başka bir şey. Canımız ne isterse yani. Dimi ?" Dedi Taehyung kafasını eğip bana bakarken. Kafamı sallayıp Jisoo'ya döndüm.
"Her şeyden önce şu istediğim villayı alacağım. Sonuçta artık bir şirketimiz var. Hem bu sayede Kore'ye geldiğimiz de aile yüzü görmek zorunda kalmayız" dedim gülerek.
"Peki her şey bittiğinde ? Üniversite falan ? Buraya dönecek misiniz ?" Dedi Lisa. Amerika'ya gitmemi hiç istemiyordu zaten. Kafa salladım.
"Hep istediğim gibi moda okuyacağım. Belki de kendi markamı kurarım" dedim gülerek ve Taehyung'a yaslandım.
"Sen Tae ?"
"Şirket yine. Bir yerden sonra babamdan o işi devralmam gerekecek."
"Şanslısın. İnsanlar bir şirkette çalışmak için ölüyor" dedi Jisoo
"Peki sen ne yapacaksın ?" Dediğimde Jisoo önce yanındaki Namjoon'a sonra da bana baktı.
"Bilmem. Üzerinde çok düşünmedim ama masa başı işler beni hep çeker. Avukat da olabilirim belki bilemiyorum"
"Okursan sana şirkette müdürlük teklif ederim"
"Ne ? Ciddi misin ?"
"Eh şirketi birine bırakmak istesek bu güveneceğimiz biri olsun isterim. Sende paranı alırsın. Benim sevgilim de doya doya resim çizip fotoğraf çeker. Belki sana ileride bir sergi bile açabiliriz Tae" dediğimde gülümsedi ve alnımı öptü.
"Benimle dalga geçiyorsun" dedi Jisoo surat asarak. Kafamı iki yana salladım
"Ben dalga geçmem...genelde. Şirkette Taehyung'dan sonra en yetkili kişi olursun. Tabi önce cvni görmemiz gerek" dedim göz kırparak. Jisoo gülümsedi
"Bu harika olur"
"Peki siz ?" Dedi Hoseok Jin'e bakarak.
"Basketbol kariyerim bittiğine göre babamın izinden gideceğim. İtalya'da aşçılık üzerine bir eğitim alıp üniversite okuyacağım. Beni bir tek yemekler anlar" dediğinde hepimiz güldük
"Ben agust d olarak devam."
"Kesinlikle devam. Ben de bir şirketle anlaştım" dedi Hoseok. Rose ona sarıldı
"Ben psikolog olacağım. Karar verdim buna." Dedi Rose. Hepimiz Lisa'ya döndük. Jungkook'un saçlarını bırakıp bize baktı.
"Ne ?"
"Ne düşünüyorsun okul için ?"
"Haa bilmem. JK nereye ben oraya" dediğinde Jungkook ona sarıldı ve Lisa kıkırdadı.
"Biz Kore'deyiz yani. Ben kendime bar gibi bir yer açmayı düşünüyorum. Bu zeka okumak için çok fazla. Ticarete atılacağım"
"O zaman bende Kore'deyim" dedi Lisa. Bakışlarım Jimin'e kaydı.
"Doktor. Şu aralar hedefim de o var. Puanlarım da tıpa yeter"
"Oha Namjoon'da hep doktor olmak ister" dediğimde bakışlarını Namjoon'a döndü. Namjoon gülerek kafa salladı.
"Umarım hepimizin ki gerçekleşir" dedi Taehyung. Kafa salladım.
"4 yıl sonra"
"4 yıl sonra eskisi gibi burada olalım. Hep birlikte" dedi Rose sessizce. Kafasını Hoseom'un omzuna koymuş uyumak üzereydi. Gülümsedim.
"Tamam. 4 yıl sonra mekanda yani burada olacağım. Söz veriyorum"
"Bende söz veriyorum" diye fısıldadı Taehyung. Herkesten bu sözü aldığımda rahatlamıştım. Sonra herkes yavaş yavaş dağıldı. Taehyung'la ikimiz koltuğa yayıldık.
"İş nereden nereye geldi" dedi Tae gülerek. Kafamı göğsüne koydum ama o kayıp yanıma geldi ve elini kafamın altına koydu. Böylelikle yüz yüze bakabildik..
"Bence iyi geldik"
"Çok iyi geldik" dediğinde gülümsedim.
"Yanımda korkudan altına işeyen kıza aşık olacağımı düşünmedim"
"Aptal sen burnuna o be-"
"Tamam tamam. Utanç verici anıları kapatalım" dediğinde kahkaha attım. Elimi yanağına götürdüm ve parmaklarımın ucuyla dokundum.
"Her şey bitti mi Tae ?"
"Bitti ve sana ne kadar minnettarım bilemezsin" dediğinde gülümsedim
"Acın geçti mi ?"
"Geçt- geçmedi! Yine öper misin ?" Dediğinde kıkırdadım ve çenesini öptüm. Parmaklarım beyaz gömleğinin düğmelerine gitti.
"Sanırım odaya gitsek daha iyi" dediğimde gözleri büyüdü. Üzerinden geçip ayağa kalktım ve onu kaldırırken gömleğini çıkardım. Elimi tutup önden yürüdü ve merdivenleri çıkmaya başladı. Her basamakta sırtını öptüğümde kıkırdadı. Odaya girdiğimiz de kapıyı hızla kapattı ve beni kapıya yasladı.
"Bu neydi şimdi ?" Dediğimde gözleri dudaklarıma bakıyordu.
"Ben..şey" Dedi ve yutkundu. Kaşlarım yukarı kalktı.
"Uyumayacak mıyız ?" Dediğimde panikle bir adım geriye çekildi.
"Uyku şey..evet..uyuyalım" dediğinde elini hızla tutup kendime çektim ve onun sırtını duvarla birleştirdim
"Cidden kafan yerinde değil" dedim ve onu öpmeye başladım. Ellerim uzun saçlarına karışırken sırtımdaki elleri elbisemin fermuarını indirdi. Soğuk parmaklarını omuzlarımda hissettiğimde gülümsedim ve onu öpmeye devam ettim. Elbisem yerle buluşurken beni kalçamdan tutup kucağına aldı. Bacaklarımı beline doladım ve o beni yatağa götürürken ona tutundum. Sırtım beyaz çarşafla buluşurken üzerimdeydi.
"Nini sen..Emin misin ? Yani bunu hiç konuşmadık ama hani...i-ilk ya...daha özel belk-"
"Tae seninle hepsi özel olacak zaten o yüzden siktir et" dediğimde yüzündeki gülümseme her şeye değerdi.
"Kahretsin Jen. Çok güzelsin"
"Biliyorum. Şimdi bana istediğimi ver" dedim ve dudaklarımızı birleştirip onu kendime çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
high society • Taennie
ChickLitBirbirimizin kaderi olmak zorundaydık ve bunu kabullenmiştik. Çocukluğumuzdan beri kaderimiz bizim elimizde değildi zaten. İkimiz de buna alışıktık. Okuldaki son yılımızdan sonra o beklenen düğünle evlenecektik. Fakat önce o bana gelip başka birinde...