Özet: Shizuo bir çözüme ulaşır.
----------------------------------
Çığlık sesleriyle uyandı.
Televizyonun parlak ışığı hariç odadaki her şey karanlıktı. Shizuo kendini zorlayarak gözlerini açtı ve ayıldı. Gürültü şüphesiz bir biçimde çığlık atan birine aitti. Televizyondan görüntüler geçiyordu ancak çıkan herhangi bir ses, diğer odadaki ölüm perisi tarafından bastırılıyordu.
"Ne oluyor amına-" Shizuo yatak odasında tökezledi. Puslu görüşü gittiği yeri görmesine engel oluyordu ve parlayıp sönen televizyon da görmesine yardım etmek yerine daha çok sersem hissetmesine neden oluyordu. Hıçkırık seslerini takip etti. Ortak odaya giden kapıyı açtığında çığlıklar öyle gürültülü olmuştu ki Shizuo'nun bilincini şak diye açıvermişlerdi. Tek ışık kaynağı, şehrin ve ayın balkonun camından, Fransız kapılarından yansıyan ve sesin kaynağını aydınlatan ışıklarıydı.
Kanepede yatan, şiddetle debelenen ve saf bir dehşetle çığlık atan İzaya'ydı.
Shizuo kapının pervazına yaslandı ve kaşlarını çattı. "Bu sadece sinir bozucu."
İzaya'nın onu şehirde ekmesi ve sonra gecenin ortasında bu ayinle onu uyandırması Shizuo'nun sabrını sınıyordu. İzaya'nın bavulu açıktı ve getirdiği tüm o eşyalar konusunda yalan söylemiyordu. Bazı sabit diskler vızıldıyordu ama dizüstünün ekranı ve harici monitör kapalıydı. Açık bir biçimde İzaya çalışıyordu. Şimdiyse orada dikilen Shizuo'yu sinirlendiriyordu, Shizuo lambanın düğmesini açıp kapattı. İzaya'nın sesi daha da yükselmişti.
"İzayaaaa... İzaaaaaayaaaaaaa kes sesiniiii." Değişiklik olmamıştı. "Yoksa seni boğarııımmm."
Ama İzaya devam ediyordu. Korkulu bir his Shizuo'yu sardı.
"İzaya?.."
Shizuo yavaşça kanepeye yürüdü. İzaya'nın çığlıkları, yorgan olarak kullandığı montunun altına sokulup dönerken inlemelere ve sert nefeslere karışıyordu. Gözleri sımsıkı kapalıydı ve alnı ile boynu boncuk boncuk ter olmuştu.
Hâlâ uyuyor, diye düşündü Shizuo.
Boş yere odaya bakındı, ne aradığından emin de değildi aslında. İzaya'nın görüntüsü onu korkutuyordu. İzaya kesinlikle berbat bir kâbus görüyordu. İğrenç bir parçası İzaya'yı acı çekmeye terk etmesini önerdiğinde Shizuo neredeyse kusacaktı. Öylece gidip yatağa dönebilirdi ama dönmeyecekti. İzaya öyle sıkıntılı görünüyordu ki Shizuo bile ona üzülmüştü, o günkü davranışlarını düşündüğünde üzüntüsü katlanarak çoğalıyordu. Çirkin düşüncelerini yutan Shizuo, İzaya'yı dehşetinden uyandırmaya karar verdi.
Ancak pek de nazik olmayarak İzaya'yı omuzlarından tuttu ve sarstı. Aksine, İzaya'nın çığlıklarının sesi yükselmiş ve sıklığı artmıştı. Kollarını çılgınca sallayarak Shizuo'yu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu, gözleri hâlâ kapalıydı.
"İzaya!" Shizuo ona bağırdı. "Uyansana lan!!"
"Hayır!" İzaya sarsıldı. "Hayırhayırhayırhayırhayırhayırhayır! Hayır! Olmaz! Kes şunu kes dur duR DURSANA! DUR BIRAKBENİBIRAK BIRAK!! HAYIR! H-"
"KÂBUS GÖRÜYORSUN LAN!" Shizuo yüzüne doğru bağırdı. Kalbi hızlanmaya başlamıştı.
"HAYIR! HHNG YAPMAYACAĞIM- KES ŞUNU!!"
"İZAYA!!"
Gözler şak diye açılmış ve anında Shizuo'ya odaklanmıştı. Bir el kayboldu ve bir saniye içinde geri döndü, Shizuo'nun yüzüne doğru bir bıçak savuruyordu. Bıçağın ucundan kaçınmayı becerebilirken tepki süresini kısalttığı için İzaya'yla yaptığı yıllar süren boğuşmalara minnettardı. İzaya'nın bileğini tuttu ve zorlayarak bıçağı düşürdü ama İzaya her şeye bir çare buluyordu. Bıçak yere düşmeden İzaya en yakındaki masa lambasını yakalamış ve kuvvetle savurmuştu. Sapı Shizuo'nun tam da kafasına vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |
أدب الهواةHer şey kartpostallarla başlamıştır. İzaya ortadan kaybolmuş ve süresiz bir tatile çıkmıştır. Ancak Shizuo kendi kendine intikamını almak için onun peşine düştüğünde, ikisinin de planlarında bir değişiklik olacaktır. Nihayetinde, kendilerini birlikt...