Bölüm 26: Toskana 2. Kısım [M]

28 2 2
                                    

Özet: Herkes için bir sürpriz.

----------------------------------------------------------------

Shizuo, yüzüne düşen güneş ışınlarının lütfuyla huzurlu bir uykudan uyandı.

Shizuo ışığa gözlerini kırpıştırarak homurdandı ve şilteye doğru gerindi, batan yayları artık onu rahatsız etmiyordu. Memnuniyetle mırıldandı; sıcaktı. Kolları yatağın üzerine yayılmıştı, uzandı ve aylak aylak karnını kaşıdı. Tişörtü gövdesine kadar sıyrılmıştı. Derin bir nefes alarak çevresini süzdü.

Shizuo'nun dışında, yatak boştu. Kolu, yastığın buruştuğu ve çarşafların kırıştığı boşluğa düştü. Sabah ışığında hâlâ bulanık olan gözleriyle etrafına bakınan Shizuo, eşofmanının bel lastiğinin hemen üstündeki kısa tüyü tembelce kaşıdı. Giysiler oraya buraya dağılmıştı ya da pirinç karyoladan laubalice sarkıyordu. Odanın karşısındaki küçük ahşap masanın üzerinde bir çift bardak ve kâse, yemek kalıntılarıyla duruyordu.

İçinde bulunduğu küçük kulübenin lambaları kapalıydı, tek ışık kaynağı pencereden süzülen ve muhteşem bir parlaklıkta olan güneş ışınlarıydı. Pencereler de açıktı ve hafif bir esinti Shizuo'nun hassas tenini gıdıklıyordu. Dışarıda ötücü kuşların cıvıltılarıyla koro hâlinde eşlik ettiği bir böcek vızıltısı vardı.

Şarkıları aniden tiz bir çığlıkla bölünmüştü.

Shizuo iç çekti ve gözlerini kapadı.

Çığlığa bir dizi kıkırtı eşlik etmiş ve şamataya başka sesler de katılmıştı.

Cumartesiydi ve Shizuo geç kalkmayı tercih ediyordu. Ancak bu, diğerlerinin de geç kalktığı anlamına gelmiyordu. Shizuo baş ucundaki komodine uzanarak telefonunun ekranını açtı ve 10.07 yazdığını okudu. Galiba uyumaya devam edebilirdi ama penceresinin hemen dışındaki yaşam tantanasının davetkâr bir çekiciliği vardı.

Ayrıca son zamanlarda yatak boşken tekrar uykuya dalmakta biraz zorlanıyordu.

Böylece kalktı, ayak parmaklarının boğumlarından başının üstündeki ellerinin eklemlerine kadar yeniden gerindi. Boğazından aslanımsı bir esneme kaçtığında Shizuo dişlerini fırçalamanın kesinlikle öncelikli olması gerektiğinin kokusunu alabiliyordu. Her şey sıraylaydı, Shizuo banyo kapısını arkasından kapattı.

O ve İzaya, Petrillo ailesiyle birlikte yaşamaya geleli yaklaşık bir ay olmuştu. Daha da uzunmuş gibi geliyordu. Villaya vardıklarından beri Shizuo saçlarını yeniden sarıya boyamıştı ve artık görünüşe göre küçük kızların ondan bahsettiği gibi erimiş dondurmaya benzemiyordu. Ayrıca, dünyanın dört bir yanındaki deneyimlerinin stresi bünyesine zarar verdikten sonra biraz da kilo almıştı. Vücudu Sawako, Bianca ve Alfie'nin pişirdiği karbonhidrat ağırlıklı yemeklere hevesle yanıt veriyordu. Şansına, tüm kaloriler Shizuo'nun çiftlikte yaptığı yorucu işlere harcanmaktaydı.

Alberto ve Alfie, Shizuo'nun traktörleri kaldırabildiğini ve ağaçları kökünden sökebildiğini fark eder etmez kendisinin ve İzaya'nın oradaki konaklamalarını hak etmesi için onu hemen işe koşmuşlardı. Shizuo'nun kısa sürede öğrendiği üzere yapacak da çok şey vardı, bahar gelmişti ve dünya çiçek açıyordu.

Gerçi Shizuo çalışmaya aldırmıyordu. Hem de hiç, gerçekten. Bu onu meşgul ediyor ve İzaya etrafta yokken diğer erkeklerle iletişim kurmak zorunda kaldığından İngilizcesini geliştirmesine yardımcı oluyordu. Ayrıca, ailenin ineği Nana ile hatırı sayılır bir zaman geçirme fırsatı bulmuştu. Toskana'da güneş de sıcak ve parlaktı ve Shizuo'nun ne zaman boş vakti olsa çimenlerin üzerine uzanıp onu içine çekiyordu. Bu, çoğu şeyi telafi ediyordu. Son bir iki ayda ten rengini bir iki ton koyulaştıracak kadar D vitamini emmişti.

To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin