Özet: Shizuo'nun çaresizliği büyür ve sonunda bir doktora gider.
---------------------------------------------
Josiah'ın Ruzzini Palace'taki odası Shizuo'ya kendini resmen berduş gibi hissettirmişti. Yastıklar satenden ve ahşaplar koyu maundandı. Çoğu mobilyada zarif oymalar ve altın süslemeler vardı. Shizuo'nun yattığı kanepe, Japonya'daki dairesindeki kendi yatağından daha büyük ve kabarıktı. Lüks bir yana, Shizuo doğru düzgün bir banyoda bulunduğu için şükrediyordu. Alçısına dikkat ederek banyo yapabilmiş ve Josiah'ın ona ödünç verdiği usturayla tıraş olabilmişti. Dişlerini fırçalayabilmişti! Kolu olmasa kendini neredeyse yepyeni bir adam gibi hissedecekti.
Sahiden, alçısı kokmaya başlamıştı.
Sabah, Shizuo'nun çoğunlukla boş olan midesinin es geçemeyeceği bir kahvaltı ikramı bile vardı. Shizuo hem Josiah'ın bariz meşgul olan hayatına engel olmamak hem de kendisi hakkında fazla bir şey açık etmemek için kendini küçük göstermeye ve mümkün olduğunca az şey söylemeye çalışmıştı. Son zamanlarda dünyada bir dizi güvenilmez insanla karşılaşmıştı. Bununla birlikte harika insanlardan oluşan bir grup kişiyle tanışmayı da başarmıştı. Josiah şu ana kadar ikinci gruba ait görünüyordu. Shizuo, kendi başına kaldıktan kısa bir süre sonra Sousuke'nin cömertlik seviyesindeki biriyle tanışabildiği için şansına şükrediyordu.
"Bugün de arkadaşınızı arayacak mısınız?" Josiah otelden çıkarlarken sordu.
Çıkarken yakındaki limandan bazı ağır yükleri boşaltan bir tayfanın yanından geçtiler. Josiah ve Shizuo'nun yürürken yaklaştıkları bir binaya büyük kasaları taşımak için tekerlekli platformlar kullanıyorlardı.
Shizuo "O benim arkadaşım değil," diyerek düzeltti. "Ve evet. Onsuz çalışamıyorum."
"Mesleğiniz ne demiştiniz?"
"Dememiştim."
"Ah." Josiah bunun geri basması için bir işaret olduğunu anlayabiliyordu. "Pekâlâ, nereye bakacaksınız?"
"Hem her yere," dedi Shizuo. "Hem de hiçbir yere. Sanırım insanlara onu görüp görmediklerini sormaya devam edeceğim. Olmak istediği kadar görünmez değil. Çok komiktir, herkesin dikkatini çekmek istiyormuş gibi davranıyor ama beklenmedik bir şekilde utangaç. Bu bazen inanılmaz derecede sinir bozucu ama..!" Shizuo'nun gözü, konuşmasına dalgınca gülümseyen Josiah'a takılmıştı. "Yani, neyse. Büyük ihtimalle birkaç tane daha müzeye falan gideceğim. Gerçekten de bayılır bunlara. Sanırım birkaçına daha girmeye yetecek miktarım var..."
Josiah düşünceli görünüyordu. Şu ana kadar birlikte yürüyorlardı. Shizuo'nun belirli bir varış yeri olmadığından Josiah her nereye gidiyorsa ona ayak uyduruyordu.
Ağır kasalarla binaya giren tayfanın yanından geçtiler. Tam o sırada, daha büyük kargo kasalarından biri taşıyıcıların birinden kurtuldu. Josiah ve Shizuo'ya doğru hızla geliyordu ve adamlar onlara yoldan çekilmeleri için bağırıyorlardı. Diğer herkes kaçmıştı, Josiah da kesinlikle kaçmıştı. Normal bir insan olsa ezilirdi.
Ama Shizuo, durmadan önce sandığı sinek ezer gibi savuşturmuştu. İşçiler afallamışlar ancak yine de özür dilemeye ve yüklerini almaya gelmişlerdi.
Shizuo Josiah'a rahat bir biçimde "Pardon." dedi. "Gideceğiniz yere gitmenize izin vermeliyim. Ben diğer yöne gideceğim."
Josiah, yüz ifadesi sanki hiç olağanüstü bir şeye tanık olmamış gibi normal hâline geri dönmeden önce bir an için ona ağzı açık bakakalmıştı.
"Hayır, lütfen." Josiah onu durdurdu. "Sohbetinizden keyif aldım."
Shizuo "Çalışacaksınız, değil mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |
FanficHer şey kartpostallarla başlamıştır. İzaya ortadan kaybolmuş ve süresiz bir tatile çıkmıştır. Ancak Shizuo kendi kendine intikamını almak için onun peşine düştüğünde, ikisinin de planlarında bir değişiklik olacaktır. Nihayetinde, kendilerini birlikt...