Özet: Birtakım buluşmalar.
--------------------------------------------------------------
Shizuo, İzaya'nın elini tuttu ve koştu.
Yangın hızla yayılıyor, meyve bahçesini is ve külle kaplıyordu. Kıvılcımlar yüzlerini, giysilerini ve tenlerini yalayıp geçiyordu. Shizuo acıyı zar zor hissediyordu, tek hissedebildiği hızla atan kalbi ve tuttuğu İzaya'ya ait eldi.
Shizuo'nun görebildiği her yerde, yanlarında mavi ışıklar parlıyordu. Attıkları her adımda daha fazla göz beliriyor gibiydi – ağaçlardan atlayıp karanlıktan çıkıyorlardı.
Yirmi... Otuz... Shizuo onlara yaklaşan Kazbekleri saymaya çalıştı, hayır, daha fazlaydılar. Belki yüz tane.
Birkaçı yeterince yaklaşır yaklaşmaz hemen saldırmıştı. Bir tanesi Shizuo'ya zıplayıp kavramaya çalıştı ancak Shizuo kurtuldu. Birkaçı etraflarını sardı. Shizuo ve İzaya, onları savuşturmak için ellerini bırakmak zorunda kalmışlardı. Shizuo'nun sağ kolu ağrıyordu ama bir Kazbek'e vurup onu epeyce ağacın içinden geçirmeye yetecek kadar güçlüydü. Bir diğeri İzaya'nın kolunu yakaladı. İzaya bir bıçak çıkarıp onun eline sapladı. Kazbek ciyaklayıp onu bırakmıştı.
Bir tanesi İzaya'nın bacağına tutunmuş, onu yere devirmişti. Shizuo kafasına yumruğu indirmiş, onu kendinden geçirmişti. Shizuo ve İzaya, her fırsatta villaya doğru koşmaya devam ediyordu.
Shizuo'nun bu çılgınlık arasında gözlemleyebildiği kadarıyla bunlar, Josiah'ın malikânesinde dövüştüğü Kazbeklerden daha zayıftı. Örneğin, malum bir doğal sarışının yapacağı türden bir mücadele vermiyorlardı. Bu düşmanlar Shizuo ve İzaya'nın üzerine zombiler gibi, defalarca ve korkusuzca abanıyorlardı.
Koştukça koştular ama sanki hiçbir yere varmıyorlarmış gibi geliyordu. Çok fazlaydılar.
Ancak Shizuo'yu en çok endişelendiren şey, onunla dövüşmekten ziyade İzaya'yı ele geçirmekle meşgul olmalarıydı.
Çok geçmeden Shizuo kendini aynı anda bir düzine Kazbek ile dövüşürken bulmuştu. İzaya yanında ellerinden kaçmaya devam ediyordu. Ama İzaya bile bu kadar çoklarken sonsuza dek onlardan kaçamazdı. Onu belinden tutup kaldırmışlar ve kaçırmaya başlamışlardı. İzaya onları yavaşlatmak için çaresizce ağaç dallarına tutunuyor ve kabuklarını sıyırıyordu.
"İzaya!!" Shizuo, onlardan bir duvarı yumruklayarak yolunu açarken bağırdı.
Kendi sesini güç bela duyabiliyordu. Helikopterin pervaneleri bir rüzgâr ve mekanik bir gök gürültüsü yaratıyordu. İzaya'nın çığlık attığını duyabilmekten ziyade görebiliyordu. Shizuo ona doğru hızla ilerledi ama Kazbeklerin sayısı eziciydi. Shizuo, İzaya'ya ulaşamadan hemen önce bir tanesi Shizuo'yu saçından yakaladı ve geriye doğru çekti.
Shizuo saldırganın kolunu kırarken "HAYIR!" diye bağırdı ama bir diğeri çabucak onu yakalamıştı.
Shizuo tam da yenileceğini düşünürken Kazbeklerin ağırlığı üstünden kaldırılmıştı.
Hiçliğin ortasından gölgeler büyüyordu. Karanlık, Kazbekleri birbirine dolanmış bir ağa sarmış, onları hareketsiz bırakmış ve hem Shizuo hem de İzaya'yı onların pençelerinden kurtarmıştı. Bir anda düşmanları ya yere çakılmış ya da mürekkep gibi iplerle havada asılı kalmıştı. Shizuo bu tür gölgeleri anında tanımıştı.
Celty?! Shizuo onu hiçbir yerde görmüyordu ama bu şüphesiz onun işiydi.
Bu Kazbek tarlasının ne kadar geniş olduğunu merak etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |
FanficHer şey kartpostallarla başlamıştır. İzaya ortadan kaybolmuş ve süresiz bir tatile çıkmıştır. Ancak Shizuo kendi kendine intikamını almak için onun peşine düştüğünde, ikisinin de planlarında bir değişiklik olacaktır. Nihayetinde, kendilerini birlikt...