Özet: Hepsi bu kadar.
------------------------------------------------------------
Josiah Hummel: Birkaç ay önce Shizuo'ya hiçbir anlam ifade etmeyen bir isim. Şimdi önemli bir ağırlığı vardı. Hatta onunla ilişkili bir korku bile vardı. Bir dehşet, bir hiddet. İzaya'nınki dışında hiçbir isim Shizuo'yu bu derece mutlak bir nefretle rahatsız etmemişti.
Hayatı boyunca zaten düşmanlardan payına düşeni almıştı: haydutlar, şeytani bir kılıç, suikastçılar, mafya, daha fazla haydut, sarılar giymiş bir kadın, parka giymiş bir pire. Shizuo hepsini yenmişti. Gücü rakipsizdi, gazabı ve cesareti her zaman yeterliydi.
İzaya'nın, Shizuo'yu uç noktadakiyle tanıştıran kişi olacağı belliydi.
Josiah göründüğünde Shizuo'nun ilk fark ettiği şey, Shizuo'nun kullandığı çelik kirişi kavrayan metal kol olmuştu. Shizuo bir de bakmıştı ki etrafında döndürülüyor ve kuleye fırlatılıyordu. Böyle bir kuvvet, yapıda devasa, Shizuo şeklinde bir yarığa neden olmuştu. Hareketin yükünü sırtı çekmişti, Shizuo'nun omurgası hasarla çığlıklar atıyordu.
Gözlerini tekrar açtığında Josiah'ın bulanık silueti ona doğru yaklaşmaktaydı. Dizinin üzerindeki çelik kirişi küçük bir dalmış gibi kırdı ve Skytree'nin kenarından aşağı fırlattı. Josiah aralarındaki mesafeyi kapatmadan önce Shizuo'nun sadece birkaç saniyesi kalmışken Shizuo'nun gözleri, birbirlerini en son yakından gördükleri andan itibaren yeni olan her şeyin üzerinde gezindi.
İlk fark edilebilen gözleriydi, vahşice parlıyorlardı. Artık bir insanınkine hiçbir benzerlikleri yoktu; mercekler gibi kıpırdıyorlardı ve metal levhalarla çevriliydiler. Bir kolunda omzuna kadar uzanan ve beyaz yakalı gömleğinden dışarı çıkan kablolar vardı. Diğeri tamamen sibernetikti. Vultür serumu, kırık vücudundaki her çatlaktan parlıyordu.
Yüzünün paramparça olmasını önlemek için yeterince hızlı olan Shizuo'ya yumruğunu indirirken sırıtmıştı. Yumruğun çarpmasıyla kule parçalandı.
Josiah bir dizini Shizuo'nun karnına geçirdi ve Shizuo bir şeylerin kırıldığını hissetti. Nefesi kesilirken ağzından kan fışkırmıştı. Josiah'ın ellerinden biri Shizuo'nun başına kapandı ve sanki bir bez bebekmiş gibi onu yere fırlattı.
Farkına varmak korkutucu anlamlara geliyordu ama Josiah, Shizuo'dan hızlıydı.
Shizuo'dan güçlüydü.
Ama ben daha bu kavgadan çekilmedim..! Shizuo dişlerini birbirine bastırdı ve kendini hazırladı. Josiah'ın sıradaki hedefi Shizuo'nun koluydu –sağdaki, Kazbek kolu.
Shizuo'nun beklediği de buydu. Shizuo, Josiah'ın kendi kendini iyileştirebilecek olan kolunu kırmasına izin verdi ve bir bacağını Josiah'ın yan tarafına çarparak onu uçurdu. Shizuo'nun hâlâ kendi etkileyici gücü vardı, bu da yetişkin bir adamı kolaylıkla birkaç metre uzağa fırlatabilirdi.
Ayağa kalkan Shizuo, yaralarının boyutu karşısında yüzünü ekşitti. Acıdan hoşlanmaması, bıçaklanmış bir bacağın, kırık birkaç kaburganın, bir kafa travmasının ve incinmiş bir omurganın sonuçlarını hissedemeyeceği anlamına gelmiyordu. Bütün bu darbelerden kurtulabilen tek yeri, Josiah kırmış olmasına rağmen mide bulandırıcı bir çatırt sesiyle eski yerine dönen sağ koluydu.
Josiah, karşısında yepyeni gibi görünüyordu. Kendini toparladı ve sırıttı. "Benden ve yöntemlerimden bu kadar nefret eden birine göre, sana verdiğim koldan kesinlikle yararlanıyor gibisin."
Shizuo "Bu senin hatandı," diye parladı. "Anandan emdiğin sütü burnundan getirecek olan adamı geliştirmemeliydin."
Josiah'ın sonraki hamlesini yapmasını beklememeyi tercih ederek önce Shizuo saldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |
FanficHer şey kartpostallarla başlamıştır. İzaya ortadan kaybolmuş ve süresiz bir tatile çıkmıştır. Ancak Shizuo kendi kendine intikamını almak için onun peşine düştüğünde, ikisinin de planlarında bir değişiklik olacaktır. Nihayetinde, kendilerini birlikt...