Bölüm 23: Alp Dağları 3. Kısım

31 2 2
                                    

Özet: Shizuo ve İzaya ortalığın anasını ağlatırlar.

Uyarı: Bölüm göz oyma, kurşunlanma ve genel manada şiddet içerir.

-----------------------------------------------------

Shizuo Heiwajima zorla bayıltılmaktan ve ait olmadığı yerlerde uyanmaktan bıkmaya başlamıştı.

Huzurlu günleri hatırlayabiliyordu. İyi bir daireye, güzel bir yatağa sahip olduğu ve pazar günleri öğlene kadar uyuyabildiği daha huzurlu günler. Dürüst olmak gerekirse Shizuo artık haftanın hangi günü olduğundan bile emin değildi. Kim bilir ne zamandır üstünde olduğu soğuk, çelik bir masaya vidalanmışken bunun bir önemi yoktu gerçi. Gece geç saatlerde televizyon izlerken kanepede uykuya dalmaya ne olmuştu?

Josiah ve ekibinin ona ne yaptığını ya da ne kadar zaman geçtiğini net olarak hatırlayamıyordu. Yıllardır kurcalanıyor ve dürtülüyormuş gibi hissettiği kesindi. En büyük korkunuzun başınıza gelmesi gerçeküstü bir şeydi. Büyük olasılıkla Shizuo'nun bu kadar bağırmasına neden olan şey gerçek acı değil, bu korkuların canlanmasıydı. Sonunda birinin onun ciğerini biliyor olmasının acı verici farkındalığıydı.

Ve bu da başka bir olaydı. Bir yerde üzerindeki bedenleri, ona şunu bunu yaptıklarını, kemikleri kırdıklarını ya da eti deldiklerini ve hiç tepki vermediğini hatırlayabiliyordu. Notlar alıp tekrar denemişlerdi. Sonra diğer zamanlarda, bayılacağı kadar keskin ve yakıcı bir acıyı hatırlayabiliyordu. Kendine geldiğinde iyi hissediyor ama etrafındakiler yine aynı şeyi yapıyordu.

Ama bu yanlıştı, değil mi? Shizuo acı hissetmezdi. Fiziksel acı değildi fakat tüm vücudu ağrıyordu.

"Shizuo..?"

Belki daha az fiziksel bir acıydı.

Parmaklar alnında gezindi, kaşının hemen üzerindeki kırışıklıkları yatıştırdı. Shizuo'nun göz kapağındaki nemli bir tutam saçı nazikçe okşadılar. Shizuo'ya yapışan acı hatıraları ansızın yok olmuştu, sanki Shizuo onları hiç hissetmemiş gibi.

"Shizu-chan, beni duyabiliyor musun?"

Shizuo sert bir yanıt homurdandı ve bir gözünü açtı. Solgun bir ten ve üzerindeki koyu renk saçları bulanıkça zar zor görebiliyordu. Yüz netleşirken Shizuo kahverengi gözlerin altındaki koyu halkaları ve birbirine yaklaşmış ince kaşları fark etmişti.

İzaya, Shizuo'nun durumuna dikkatle bakarken yutkunuyormuş gibiydi. "Açabilir misin... diğer gözünü?"

Shizuo bunu şaşırtıcı bir kolaylıkla yaptı ve İzaya tamamen netleşti. İzaya'nın daha fazla duygu ifadesi göstermemek için dudağını ısırmadan önce rahatlayarak iç çektiğini görmüştü. İzaya'nın yüzü Shizuo'nun görüş açısından kayboldu, Shizuo metalin tıkırtısını duyabiliyor ve ayaklarının dibindeki ellerin zarafetini hissedebiliyordu.

İzaya "Hareket edebiliyor musun?" diye sordu.

Shizuo el ve ayak parmaklarını oynattı. "Öyle görünüyor."

İzaya Shizuo'nun sağ ayak bileğini serbest bırakıp soluna ilerlerken "Sana hangi yatıştırıcıyı vermişlerse etkisi geçmiş o zaman." dedi. Anahtar çalmış olmalıydı. "Emin olmam gerekiyordu ama... Josiah sana herhangi bir gerçek, kalıcı hasar vermek istememiş gibi duruyor. Zarar verdiği her şeyi düzeltmiş."

"Neden..?" Shizuo sert bacağını uzattı ve çevresini biraz daha inceledi. Oda, derme çatma bir ameliyathane için gerekli olan masalar, monitörler ve cihazlar dışında geniş ve boştu. Shizuo üzerinde bir kamera olduğuna inanıyordu. "Ve nereden biliyorsun?"

To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin