Bölüm 34: İkebukuro (Final)

19 1 2
                                    

Özet: Sonrasında olanlar.

------------------------------------------------------------------

Kaos bir anda Tokyo'ya geri dönmüştü. Bir gün sakin ve doğal geçmişti. Sonraki gün Tokyo Skytree'nin tepesi yıkılmıştı.

Postacı Sato, ailesiyle akşam yemeği sofrasında olduğunu hatırlıyordu. Evde sessiz bir akşamın tadını çıkarırken ağzına pilav götürüyordu ki birdenbire bütün motor fonksiyonları durmuştu. Ağzı açık bir şekilde donmuş olduğu için pilav yemek çubuklarından düşmüştü. Tüm ailesinin –karısı ve iki çocuğunun da donup kaldığını hatırlıyordu.

Saatlerce o şekilde donmuş durumdaydılar. Sato çevresinin farkındaydı ancak herhangi bir şey yapmaktan tamamen âcizdi. Kulaklarında çınlayan tiz bir frekansı ve bunu izleyen sirenleri hatırlıyordu. Oturduğu yerden televizyonu görebiliyordu. Her nasılsa, herkes donup kalmamıştı. Haberler kanalları sarmış ve sokaklardan görüntüler göstermişlerdi. Şehrin her yerinde vatandaşlar kontrollerini kaybetmişti. Ortalığı kırıp geçirmemişlerdi gerçi. Bunun yerine, frekanstan etkilenenler birbirleriyle örgütlenip saldırganlaşmıştı. Sistematik bir biçimde Tokyo çetelerini çökertmeye, polisi yenmeye ve şehri almaya teşebbüs etmişlerdi.

Sonra haberler Skytree'nin yandığını göstermişti. Alışveriş merkezinde bir patlama, bir helikopter kazası, bir tahliye... Hepsi kulenin tepesinin yıkılmasıyla sonuçlanmıştı.

Sonra bitmişti.

Sato, tıpkı ailesi gibi, gözlerini kırparak kendine geldi ve az önce korkunç bir şey atlattıklarını fark ederken hep beraber sarıldılar.

Kaosa rağmen Sato, ertesi gün her zamanki rotasına döndü ve sanki hiçbir şey olmamış gibi postaları teslim etti. İkebukuro'da hayat buydu. Normalleşmenin son birkaç ayından önce, Sato nasıl olduğunu unutmamıştı... Her Allah'ın günü çeteler, eşkıyalar, zombiler ve canavarlar. Yaşadığı mahallede sükûnetin bir son kullanma tarihi olduğunu varsayması gerekirdi.

Ortalık yatıştıktan sonra bir sabah Sato, İkebukuro'daki tanıdık bir apartmana döndü. Mütevazı bina son zamanlarda birkaç değişiklik görmüştü. Hâlâ aynı sakinler, hâlâ aynı faturalar ve dağıtılacak el ilanları, hâlâ 9 numaradaki aynı meraklı Mihasi-san vardı.

Sato 8 numaraya yaklaşırken iç çekti. Saldırgan kiracı, son birkaç aydır postalarını alamamıştı ve Sato'nun kutuya daha fazlasını sığdırmak için yeri bitmek üzereydi. Kiracı ortalardan kayıp mı olmuştu? Sato, sigara bağımlısı olan uzun boylu bir sarışını hayal meyal hatırlıyordu.

Sato kendine, bugün ihmal edilen tüm postaları nihayet toplayacağını ve adresi bildireceğini hatırlattı. O faturalar yakın zamanda ödenmeyecekti.

Ama, Sato'yu şaşırtan bir şekilde, posta kutusu boştu.

Sato yaklaşırken gözlerini kıstı. İçinden tek bir zarf bile çıkmıyordu ve kutu, aylar önce kiracı onu yumrukladığından beri hâlâ ezilmiş durumdaydı.

O zaman ben de... Sato kafasını yoracak biri değildi. 8 numara için postalarını çıkardı –sadece bir iki zarftı– ve kutuya koydu.

Sato 9 numaraya ilerlemek üzereyken 8 numaranın içinden sürüyerek yaklaşan ayak sesleri duydu.

Kapı şakkadanak açılmıştı.

Çarpıcı şekilde yakışıklı genç bir adam eşikte duruyordu. Sato'nun alışık olduğu adamın aksine, bu esmerdi ve birkaç santim kısaydı. Sato'nun karşısında afalladığını görünce gülümsemişti.

"Ah güzel!" demişti, "Sizi yakaladığımıza sevindim!"

Yakaladığımıza mı? Sato büyülenmiş hâlde gözlerini kırptı. "Affedersiniz?"

To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin