Özet: Shizuo tam bir shounen kahramanı modunu açar.
--------------------------------------------------
Shizuo'yu şaşırtan bir biçimde asansörün kapısının diğer tarafında hiç kimse yoktu. Seyir terası boştu.
Bu, Shizuo'nun omurgasından aşağı süzülen rahatsız edici ürpertiyi durdurmamıştı. O ve Celty büyük cam pencerelere doğru ilerlerken Shizuo kusursuz bir şekilde izleniyormuş hissine kapıldı.
"Celty."
[Biliyorum.]
Aşağıdaki şehrin kaosundan çok uzakta olan Tembo güvertesine sessizlik hâkimdi. Sanki Shizuo ve Celty daha yüksek bir düzleme, dünyanın geri kalanından daha yüksek bir gezegene yükselmiş gibiydi. Shizuo'yu dehşete düşüren, 350 metre aşağıya bakabileceği şeffaf, cam bir zemin vardı. Farklı koşullarda Shizuo manzaranın harika olduğunu düşünürdü –pencerelerden kulenin mavi ışığı parlıyordu. Şu anda, yaklaşan kavgada bu yükseklikten düşmeyi ne kadar da istemediğini düşünüyordu.
Turist tuzağı, herkesin tahliye edildiği zamandan kalma her türlü kargaşayla doluydu. Yine de bir eksik vardı: turistlerden herhangi biri Vultür tarafından ele geçirildiyse... Nereye gitmişlerdi?
Shizuo orada olma nedenine odaklandı: İzaya'yı bulmak ve Vultür sinyalini durdurmak. Bu kulede bir yerlerde bir kontrol odası vardı. Başlamak için en iyi yer orasıydı.
Shizuo "Celty," diye başladı. "Şey yapmamız lazım-"
"Shizuo! Seni tekrar görmek ne güzel."
Ses, tüm seyir terasında çınlamıştı ancak kaynağı görülmüyordu. Duymak, Shizuo'yu daha az kızdırıyor değildi tabii.
"Josiah," Shizuo dişlerini sıkarak selamladı. Adamı bulmak için etrafına bakındı ama nafile. Bunun yerine, koridorlara dağılmış güvenlik kameralarını gördü ve doğrudan en yakın merceğe baktı. "Aynı şeyi hissettiğimi söyleyemem."
"Seni doğru düzgün karşılayamadığım için özür dilerim. Görüyorsun ya, epey meşgulüm. Yeni dünyam-"
"Aynen, umurumda değil." diye hızlıca araya girdi Shizuo. "İzaya nerede?"
Josiah kıkırdamaya başlamadan önce duraksadı. Shizuo'nun alnındaki bir damar seğiriyordu. Bu arada Celty, tesisin etrafında dolaşıyordu. İkili, birbirlerinin görüş açısından hiç ayrılmadı. Birbirlerini kelimeler olmadan iletişim kurabilecek kadar iyi tanıyorlardı ve şu anda ikisi de ilk tehdidin nereden geleceğini belirlemeye çalışıyordu.
"Söylemem gerekir ki Shizuo, beni şaşırtıyorsun. Bu binayı temelinden sökeceğini bekliyordum. Alışılmadık biçimde sakinsin."
Bunu söylediğinde Celty'ye bir şey gözle görülür şekilde dank etmişti. Shizuo'ya baktı ve pencereden çekildi, gizlice Shizuo'ya telefonundaki mesajı gösterdi.
[Altımızdalar.]
Temelinden, öyle mi? Shizuo başını salladı ancak görüntü gözünü korkutuyordu: Skytree'nin kafes örgüsünün dallarında ustaca hareket eden en az yüz Kazbek... Yukarı doğru ilerliyordu. Hızlıydılar, diye hatırladı Shizuo ve her an saldırabilirlerdi.
Tembo güvertesinin pencerelerinin yanında çelik korkuluklar vardı –Shizuo'nun gücü için sadece basit ataşlardı.
Shizuo başka bir güvenlik kamerası buldu ve ona düz bir şekilde baktı. "Verdiğim izlenim bu mu?" Eli metali kavradı ve avucunun içinde büktü. "Pekâlâ, seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Hell And Back | BL Çeviri - Shizaya |
FanficHer şey kartpostallarla başlamıştır. İzaya ortadan kaybolmuş ve süresiz bir tatile çıkmıştır. Ancak Shizuo kendi kendine intikamını almak için onun peşine düştüğünde, ikisinin de planlarında bir değişiklik olacaktır. Nihayetinde, kendilerini birlikt...