....BİR AŞK MEVSİMİ.. ÖZEL 29 BÖLÜM.

19.7K 601 70
                                    

....BİR AŞK MEVSİMİ.. ÖZEL 29 BÖLÜM.. Sevgilisi olmayanlara benim gibi evde kalanlara daha da özel bölüm keyifle okuyun.heart ifade simgesi

Evlen, evde kaldın, kız kurusu oldun sapta kaldın, kapalı çarşıya gideyim de bir fıçı alıp senin turşunu kurayım, diyen anamın dilinden ne çektim. Hamamlara götürdü terletti, hiç acımadan kesecilerin eline kurbanlık koyun gibi verdi, naaş mı ayaküstü okuttu saçımdan tutun ayak tırnağıma kadar kazınırken bir offffffff çektim. Çıkışta yüzülmedik ciğer gibi kızartılmış derim kalmamışken, eve gideceğim yolda, bacaklarım birbirine sürtünmesin diyerek bir öfff çektim.

Akşamsefası gibi her akşam babamın karşısında biten, yamyam bakışlı görücülere tepsi tepsi kahve taşıdım. Giyindim, kuşandım, saçlarıma fön, dudağıma ruj, gözüme maskara çektim. Şövalyeyi bulmadan önce Ömer'in arabasına yağlı ballı yumurtalar serpip evliliğe tövbe ettim. Planlar ters tepince döndüm kendime bir nutuk çektim. Yüreğim ezme kazanı gibi kaynarken geçmişime bir sünger çektim. Şövalyeyi içeri Ömer'i kapı dışarı ederken rabbim bana bir erkek nasip et diyerek üçüncüyü garantiledim.

Sonunda dualarım kabul, gözlerim mutluluk gözyaşıyla doldu. Mendil neyime gerek babama fazla masraf olmasın diye içten içe ağladım, başıma kırmızı tülbent bağlayıp bir güzel göbek attım. Kurtlar, böcekler döküldü, pireler yorgan değiştirdi. Artık nasıl oynadıysak ayak tabanlarım şişmiş gözbebeklerim morarmıştı gülmekten.

Topuklu ayakkabıların üzerinde ah diye inledim, düğünümde bir güzel halay çektim. Koca ayaklı ayıdan aldığım öpücükle intikam yemini içerken, onsuz yattığım gecelerde yorganı kafama çektim. Ağladım, zırladım, yalanlarımla zurnalar çaldım. Dört ayaklı kedi gibi şanslıydım ama bazen de başı dertten çıkmayan mafya kılıklı kadındım.

Torun torun dediler elime iki aslan parçası vermekle kalmadılar, yedi yıla bir kız çocuğu daha doldurttular. Altın saçlı Bahar'ımı doğururken doğum sancısı, emzirirken meme sızısı çektim. Baktım Yalçın gülüyor, acılar paylaşıldıkça güzel dedim, tuttum saçını çektim.

Şimdi çekme sırası İhsan'daydı. Biricik oğlum pipisinin derdine düşmüş dedesinin ballandıra ballandıra erkeliğiyle övündüğünü gördükçe, sünnet gününü iple çekiyordu. Palyaço gelecek, hokkabazlar düğünde oynayacak diyerek tatlı hayaller kuruyordu.

Babasının aldığı asayı hiç elinden düşürmüyor, tacıyla, sırtına geçirdiği pelerinle yatağa giriyordu. Hayallerden büyük acılara geçişe bir gün kalmıştı. Bir bilse kesileceğini, bir kazan pilavın içine et niyetine atılıp kim tarafından yenileceğini, bırak sünnet alayını meydan savaşına çıkmazdı.

Birde Melek var ki hıh demiş anasının burnundan düşmüş. Aynı dilden konuştuğum aynı dertten muzdarip olduğum, bir yakışıklı görünce ne tarafa bastığını görmeyen sakar kızım. Takıp takıştıran, rujlarımı dudaklarına sürüp palyaço kesilen, topuklu ayakkabılarımın baş düşmanı, gece elbiselerimin küçük katili o yok mu o! Daha geçen gün İhsan'ın en yakın arkadaşı Murat'ı ağaç ardından izlerken, yerde ters çevrilmiş tırmığın ucuna bir basmış, tak kafaya sapını yemiş. Keşke bir kere yese ikinciye de basınca alnı tokmak gibi şişmiş.

Buz tuttuk şişi insin diye, babaya yalan konuştuk kızın pilotonik aşkını gizleyelim diye. Onca koşuşturmanın arasında, sulu gözlerini dindirmek için yarın ki alaya gelecek yakışıklılardan bahsettim. Baktım susuyor, gelecekte giyeceğini gelinliği anlattım. Bir de ne demesin, büyüyünce anne olacakmış. Dört kız, dört adet erkek doğuracakmış. Ahhh Yalçın ahhhhh. Bir kadından çekeceğini zannederken ikincisi geriden türüyordu.

Kahvemin kreması, çiğköftemin isotu Antep baklavamın şerbeti, has balımın kaymağı, mesir macunun has erkeği diyerek övdüğüm adam, gün geçtikçe huy değiştiriyordu. Olmadık yerlerde beni öpüyor çocukların yanında zor durumlara düşürüyordu. Bazen kıymıklı bir odun kadar canımı yaksa da genellikle yumuşak kaz tüyü gibi, bir sarınca ısıtıyordu beni. Tıpkı şimdi ısıttığı gibi!

BİR AŞK MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin